1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Peki sizin B planınız ne?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Peki sizin B planınız ne?

A+A-

“Çözüm olmasa KKTC ile devam ederiz”…

Bu sözler bana ait değil, son zamanlarda sıkça kullanılır oldu.

Biraz altını irdeleyelim mi?

Kıbrıs sorununda neler dönüyor, ya da neler olacak kimse kestiremiyor.
Ancak net olan bir şey var ki, her şey muhtemeller arasında…
Bütün mümkünlerin kıyısındayız vesselam.

Üstelik en acısı da herkesçe dillendirdiği "kalıcı bölünme" riski…
Şimdi belki de birileri krizin açıklamasını erteliyor, kim bilir.

İşte bu ‘bekleme anı’nda bazı ‘derin’ iddialar gündeme gelmeye başladı.
Tanıdık, bildik meseleler...
Hem gizli gizli eller hem de liderlik olası “B Planı” ya da planlarından söz etmeye başladı yine...
İki farklı propaganda ile konu gündemde yine…
Kimileri de seçim sürecini fırsat bilerek bir hayır propagandasına dönüştürülmeye çalışılan propaganda günleri ile gündeme gelen "ayrı devlet" meselesi…
Son söylediğim KKTC korosuna bir dönem Akıncı da katılmıştı üstelik, not etmekte fayda var.
“Çözüm olmasa KKTC ile devam” demişti, tarihe not düşelim.
“Mont Pelerin öncesinde böylesi bir açıklamaya ne gerek vardı” diye hayıflanmıştık, unutmadım.

Hani, kimileri o dönemde “masada elini güçlendiriyor” dese de ona oy verenler de çok olumlu bulmamıştı bu git gel durumlarını…
Neyse, konumu o değil… B planı!.. KKTC, ya da ilhak!..

Aslında işin doğrusu şu; Kıbrıslı Türklerin bugüne kadar hiçbir zaman bir ‘B Planı’ olmadı, olamadı!
En uç milliyetçiler ‘taksim’i, ‘entegrasyon’u bile hayal ettiler etmesine de, rüyadan öteye gidemediler.
En iddialı argüman olması gereken “KKTC’nin tanıtılması” bile sadece lafta kaldı.
Ne “KKTC” denen devleti yönetenler bu konuda adım attı, ne de Türkiye!..
Denktaş'ın oyunuyla Ankara’da dönemin Cunta iktidarı KKTC’nin kurulmasına yeşil ışık yaktı, ama ertesi gün aldığı tepkilerden dolayı doğan çocuğu cami avlusuna terk etti!
Türkiye KKTC ismini sadece Lefkoşa’daki ve Ankara’daki resmi törenlerde kullandı.
Geri kalan başkentlerde adını bile anmadı, konuşmadı, savunmadı, ileriye taşımadı.
15 Kasım 1983 sonrası Kıbrıslı Türkler dünyadan daha da izole oldu, bunları hep birlikte yaşadık.
Uluslararası bağlantıları tamamen koptu.
Ne spor yapabildi, ne narenciyesini satabildi.
Müzakerelerin ilerlemesi, bir sonuca varması için taraflar sözüm ona hazırlanırken, biz bu eksen üzerinde seçimlere hazırlanırken bizzat liderlik eliyle ortaya ‘B Planı’ ya da ilhak iddiaları ne anlama geliyor peki?
Bunun kime, ne faydası vardır?
Allah aşkına kim, kimi kandırmaya çalışıyor?
Cevap bellidir dostlar: Bu iddialar tamamen boş sözlerdir ve herkesin de karnı yeterince toktur!
Özellikle de Kıbrıslı Türklerin!
Eğer bir ‘B Planı’ varsa Ankara’nın ve şimdi bu dönemde ortaya atılıyorsa, burada durup düşünmek gerekiyor, konjonktürü iyi izlemek gerekiyor.  Ki Ankara bu konuda bir şey de dile getirmiyor üstelik…   

Yıllar yılı KKTC’nin kuruluş yıldönümlerinde bildik nutukları dinledik, durduk biz..
İlelebet... Egemenlik... Yaşayacak... Sonsuza dek... Devlet... Bayrak...
Oysa herkes de biliyor ki Lefkoşa’daki tören alanında atılan nutuklar, uluslararası platformda tekrar edilmedi hiç...
Kimse gidip BM’de “KKTC’yi tanıyın” demedi Türk diplomasisinden...
AB’den KKTC için bir talep olmadı.
Olmayacak da...
Hem zaten 15 Kasım 1983’te kurulan “KKTC” bizzat ‘A Planı’ değil miydi?
Bizim aradığımız ‘B Planı’ nedir peki?
Nerededir, hangisidir, kimin dosyasındadır?
"KKTC ile devam ederiz" diyenlerin bile bu planın içeriğinden haberi var mıdır?
“Yeni Osmanlı” çatısı altında daha muhafazakar, daha İslami, daha içine kapanan, çok daha fazla anasına bağlanan bir Kuzey Kıbrıs mıdır alternatif olarak sunulan bize?
Şimdi herkesin A planını da B planını da açıkça dillendirmesi gereken bir dönemdeyiz.

Nedir siyasetiniz? Açık açık anlatın, anlatın ki yurttaş da ona göre bakıp karar versin… 

Zira siz söylemezseniz, birileri çıkıp başka planlardan, başka siyasetlerden söz edecek… Hatta söz etmeye başladı bile…  Söz sizde! Siz konuşun… “İlhak olacak, aman ha” korkulu rüyasını gösterip gösterip suni kabuslar yaratacağınıza, bu suni krizlerden somut olarak nasıl çözüme gideceğinizi anlatın… Anlatın da dinleyelim…

 

Bu yazı toplam 1586 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar