Demokrasi düzeyi ileri ülkelerde, “yasal denetim kurumları” etkindir!
Evet, medya "dördüncü güç" olarak denetim yapar.
Ancak elindeki “anahtar” sınırlıdır.
Polise direktif veremez, muhasebe dosyalarına giremez, soruşturma açamaz.
Medya ışık tutar, gündeme taşır.

*  *  *

Nereye gidecek bu ülke, söz kendini tüketir, onca iddia yanıtsız kalırken?
Örneğimiz çok...
Büyük bir otelin 9 milyon TL elektrik borcu silindiği konuşuluyor.
Mahkemede “anlaşmalı hüküm”le!
Yani, ilgili kurum mahkeme önünde "razı" olmuş, “itirazım yok” demiş, böylece “anlaşmalı hüküm” çıkmış.
Günün sonunda  “ne yapalım mahkeme kararı” denmiş...

*  *  *

Böylesi zamanlarda “bağımsız otorite”lere ihtiyaç doğar.
Herkesin güveneceği güçlü denetim kurumlarına...
Ama tüm ülke, Meclis’i kilitleyen "Sayıştay üyesi"ni konuşuyor!
Emekliliğine birkaç ay kala alacağı "avanta terfi"yi...
Sayıştay, denetim kurumlarından biri (!)

*  *  *

Başbakanlık Denetleme Kurulu var ya, orası da bir "müşavir" ve "avanta" yaratma mekanizması olarak karşımıza çıkmıyor mu?

*  *  *

"Yavuz Çıkarma Kumarhanesi" dediğim bir başka örneğimiz var...
Plaj kiralanacak, güya, halkı malı!
Bu “kıymetli” araziye biçilen değer “yarı yarıya” düşürülmüş...
Sözleşmeden "casino yapılmamak kaydıyla" ibaresi silinmiş!
Tüm bu iddialar, hepsi teyide muhtaç!
Kim denetleyecek peki?

*  *  *

Güzelyurt'a “Bir Karış Verilmez Hastanesi” yapılacak ya, orada da, üç farklı makamdan "rüşvet var" iddiaları yükseliyor!

*  *  *

Yeni dönemde önerimdir, "Planlama ve Denetim Bakanlığı" oluşturulmalı, en etkin denetim mekanizmaları için geniş bir organizasyon yapılmalıdır...
İhalelerden terfilere, kiralanan arazilerden kamuda ikinci işe, idari işlemlerden istihdamlara, yurttaşlıktan sosyal yardımlara kadar her mesele çok etkin, objektif, güçlü bir yapı ile denetlenmeli, tüm iddiaların peşine düşülmelidir.
Ağzımıza kadar "yasa" dolduk, "tüzük" taştık, denetlemedikten ve yaptırım uygulamadıktan sonra ne işe yarar ki?