PES’TEN SONRA…
Akıncı – Anastasiadis görüşmelerinin son bir yılı Kıbrıs Türk tarafının gayretleri, Kıbrıs Rum tarafının da ayak sürümesi ile geçti. Varılan son aşamayı Eide açıkladı: Ortak zemin yok, mekik diplomasisinin de gereği yok. Diplomasi dilinde kullanılmıyor ama “Pes” demeye getirdi…
Sonucun bu olacağı en azından Eylül 2016’dan beri belli idi; Anastasiadis uzatmaları oynadı, uzatmalarla ilgili sermayeyi de tüketti ve noktayı koydu. Eide de pes etti. Eide’nin bu aşamada yapabileceği BM Genel Sekreteri’ne bilgi aktarmak, durumu BM Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) raporlamak ve onlardan mandası ile ilgili yeni direktifler istemek olacaktır. BMGK taraflar için acıtıcı yorumlar yapmazsa, Eide’ye vereceği her türlü manda Şubat 2018’e kadar kozmetik olacaktır.
Önemli olan liderlerin masaya tekrar oturtulması değil, Anastasiadis’in oturduğu masada çözüm yönünde irade kullanmasıdır. Güney Kıbrıs’a bakıldığında, Kıbrıslı Rumlar BM ölçütlerinde bir çözüme henüz hazır değil, siyaset onları hazırlamamış, dolayısıyla bir referandumda ‘Evet’ çıkması sürpriz olacak. Anastasiadis bunu en iyi görebilenlerden biri, irade kullanmamasının nedeni de budur. Onun, yeniden seçilerek halkını çözüme hazırlamaya zaman kazanmak istediği düşünülebilir; üçüncü taraflara da bunu böyle satmaya çalışarak seçimlerde aleyhine bir durum gelişmemesini sağlayabilir. Ancak şu sıralarda Güney Kıbrıs kamuoyu ile paylaştığı görüşleri, yeniden seçilse bile halkını çözüme hazırlamasının zor olacağını gösteriyor.
Şubat 2018’e kadar Kıbrıs Türk tarafı ne yapabilir?! Kuzey’in de seçimleri var ve ne yapılacaksa Haziran 2018 yerel seçimlerinden sonra, Nisan 2020 KKTC CB seçimlerinden önce yapılabilecek. Bu da iki tarafın lideri en çok on sekiz aylık bir sürede etkili çalışma yapabilecekler demektir. Eğer Akıncı bu süreyi verimli kullanmak isterse, Şubat 2018’e kadar ev ödevlerini yapmalı. Bunlar da paralel çalışılabilecek iki başlıkta toparlanabilir. Birincisi, BM, AB ve Kıbrıs sorununda etkili olabilecek ülkeler nezdinde lobi çalışması yapmak, ikincisi de Şubat 2018’den sonra başlayacak görüşme süreci için ön hazırlıklar yapmaktır.
Lobi çalışması için Akıncı’nın, seçim kampanyası süresinde sözünü ettiği büyük ve birikimli ekibini yola çıkarmasında, kendi özel temsilcisi sıfatıyla da bir yakın çalışma arkadaşını özellikle BMGK’nin beş daimi üyesi nezdinde girişlimler yapmaya talimatlandırmasında yarar var. AB merkezine ve özellikle Kıbrıs sorunu konusunda Kıbrıslı Türklere yakın ve benzer düşünen ülkelere sık ziyaretler yapılmak gerekir. ABD’de AB’de etkili olan düşünce kuruluşları, etkili yabancı medya kuruluşları, Kosova sorununu çözmüş ve bu nedenle Nobel Barış ödülü almış Finlandiya eski cumhurbaşkanı Ahtisaari gibi dünya siyasetinde etkili karar önderleri ile iletişim içinde olmak yol almaya yardımcı olacaktır. Sivil toplum örgütlerini de kendi dış bağlantıları nezdinde hareketlendirmek katkı sağlayacaktır. Lobi faaliyetleri konusunda uzman yabancı kuruluşlardan hizmet satın almakta da yarar vardır. En önemlisi de Akıncı’nın kendisinin yurt dışı ziyaretlerine yoğunluk vermesidir; Silihtar’da oturmak yok…
İkinci ödeve gelince… Şimdiye kadar yapılan görüşmelerde yakınlaşma gerçekleşen konuları, yakınlaşmanın mümkün görüldüğü konuları ve yakınlaşmanın henüz sağlanamadığı konuları listeleyip, son ikisi için starteji çalışmaları yapmak gerek… Bunlarla ilgili öneriler, açılımlar, açılımların duracağı sınırlar belirlenmeli… Yaratıcı öneriler elde etmek için bilimsel yöntemlerle, değişik uzman ve birikimli kişilerle ve meslek örgütleri ile ekip çalışmaları yapılması, strateji ve taktik geliştirme planlaması çalışmaları yapılması ilerideki sürece hazırlanmak için çok yararlı olacaktır. Bu çalışmalar lobi faaliyetleri için de malzemeler hazırlamaya yarayacaktır.
Bunlar ve benzeri çalışmalar yapılırsa, 2018 Şubat’ından sonra başlayacak görüşmelere Kıbrıs Türk tarafı çok hazırlıklı olarak masaya oturacak, görüşmelerin verimliliğini artırabilecek, masanın sürükleyici unsuru olabilecektir. Rum tarafının önerilerine karşı önerileri anında yapabilecek, kendi önerilerinde atabilecekleri adımları da önceden çalışmış oldukları için zaman kaybetmeden masaya koyabileceklerdir. Kıbrıs Rum tarafını masada sürüklemenin iki yönde yararı var; ya Kıbrıs Türk tarafının önerileri yönünde ilerlerler, ya da terse giderlerse çıkmazın nedeni olurlar…
Eğer Akıncı da Anastasiadis gibi, Şubat 2018’den sonra kendi seçiminin derdine düşmezse, yapabileceği çok iş var, kısa zamanda alabileceği çok yol var. Ama, “Anastasiadis akıllı ben aptal mıyım?!” der ve Şubat 2018’den sonra Anastasiadis gibi ayak sürürse, doğru dürüst görüşmeler 2020 yazına kalacak…
Akıncı’nın şimdiden Şubat 2018’e kadar yapacağı veya yapmayacağı çalışmalar onu ele verecek…