1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Peynir, ekmek gibi vatandaşlık dağıtılıyor”
“Peynir, ekmek gibi vatandaşlık dağıtılıyor”

“Peynir, ekmek gibi vatandaşlık dağıtılıyor”

Sol Gençlik Yeniden Yakınlaşma Sekreteri Beste Su Özarın, Kanal SİM’de yayınlanan Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Gün Arası’ programına konuk oldu.

A+A-

Lema GÖZAY

Sol Gençlik Yeniden Yakınlaşma Sekreteri Beste Su Özarın, Kanal SİM’de yayınlanan Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Gün Arası’ programına konuk oldu. Sol Gençlik Yeniden Yakınlaşma Sekreteri Beste Su Özarın, Kıbrıs’ın kuzeyindeki gençlerin sorunlarının ‘Kıbrıs Sorunu’ndan kaynaklandığına dikkat çekti, gençlerin perspektifini anlattı.

“Suni gündemlerle sürekli enerjimizi harcamamızı hedefliyorlar”

Beste Su Özarın, en büyük sorunun ‘Çözümsüzlüğün, çözüm olarak kabul edilmesi’ olduğunu belirterek, Kıbrıs’ın güneyinde artan silahlanmaya ve Orta Doğu’da devam eden savaşlara dikkat çekerek şunları söyledi:

“Ülkemizin en büyük sorunlardan biri çözümsüzlüğün çözüm olarak kabullenmesidir. Kıbrıs’ın kuzeyinde özellikle gençler olarak sıkışıp kalma durumu var. Ben bir genç olarak böyle hissediyorum. Suni gündemlerle sürekli enerjimizi harcamamızı hedefliyorlar. Bu esnada ise adamızın güneyinde, özgür topraklarında silahlanmalar arttı, yanı başımızda Orta Doğu ülkelerinde süregelen soykırım ve işgal politikaları devam eder. İsrail ateşkes sonrası gene insanlara saldırdı ve tutukladı. Global anlamda böyle sorunlar var.”

“Güney ile kuzey arasındaki tüketim fiyatları aslında çok farklıdır”

Hayat pahalılığı altında belirlenen asgari ücrete dikkat çeken Özarın, hükümetin güneydeki asgari ücretle kuzeydeki asgari ücreti kıyaslamasına işaret ederek aradaki tüketim fiyatları farkına değindi:

“Asgari ücret hayat pahalılığının altında belirlendi. Belirlenen asgari ücreti de adanın güneyi ile karşılaştırıyor hükümet olduğunu iddia eden bu yapı. Aslında tüketim fiyatlarının ne kadar farklı olduğunun farkında olduklarını düşünmüyorum. Güney ile kuzey arasındaki tüketim fiyatları aslında çok farklıdır. Kıbrıs’ın kuzeyindeki gençler bir kahveye 250, 300 TL gibi bir fiyatla erişebiliyorken, aynı kahvenin fiyatı güneyde 2-3 Euro aralığındadır. Bir yemek yemek istediğiniz zaman ise güneydeki bir porsiyon yemek ücreti 4-5 Euro aralığındadır, fakat adanın kuzeyinde bu fiyatlarda bir menüye erişmek neredeyse imkânsızdır”

Kıbrıs’ın kuzeyindeki regülasyon eksikliğine işaret eden Özarın, “Kıbrıs’ın kuzeyinde işletmelerin kendilerine uygun gördüğü fiyatlar ve zamlar uygulanıyor. Herhangi bir regülasyon mevcut değil. Tabii ki tüketiciyi düşünen işletmelerde mevcuttur. Elindeki şartlarla en kaliteli en makul fiyata satış yapan işletmeler var ancak bu işletmelerin sayısı oldukça azdır” ifadelerini kullandı.

“Birleşik Federal Kıbrıs’a ulaşana kadar insanca yaşamak en büyük hakkımızdır”

Tüketilen ürünlerde gıda denetimlerinin yeterli olmadığına dikkat çeken Özarın, güneyden alınan ürünlerle kuzeyde satın alınan ürünlerin arasında ciddi kalite farkı olduğunu belirterek, “Ayrıca tükettiğimiz ürünlerin fiyatı porsiyonuna ve kalitesine da uygun değildir. Bu noktada gıda denetimlerimiz de yeterli seviyede değildir.” Dedi.

Birleşik Federal Kıbrıs’a ulaşana kadar insanca yaşamın en büyük hak olduğunu vurgulayan Özarın, ‘Kıbrıs’ın kuzeyindeki bütçe arttırılma politikaları adı altında önerilen çözümlerin, çözüm olmadığını’ belirterek şunları söyledi:

“Birleşik Federal Kıbrıs’a ulaşana kadar insanca yaşamak en büyük hakkımızdır. Elimizde bütçe, kaynak ve imkân da vardır. Fakat bütçe arttırılması adı altında bize önerilen çözümler, çözüm değildir. Asgari ücret gülünç durumdadır. Gençlere bu reva görülür. Vergiler arttırılsın ama vergiler niye herkese arttırılsın? Daha yüksek kazananlara vergi arttırılmalıdır. Düzgün regülasyonlar yapılmalıdır. Daha fazla kazanandan daha çok vergi alınsın. Ayrıca herhangi bir bütçe arttırılması yapılacaksa Kalecik Anlaşması’nı fesh edebiliriz. Kullanmadığımız elektriği ödüyoruz. Ürettiğimizden çok daha yüksek maliyete bir elektrik satın alıyoruz. Bunlar normal şeyler değildir. Hiçbir ülkede olan şeyler değildir. Düzgün yaşanılabilir bir ülkede olan şeyler değildir.

“Transkript belgelerinden üniversiteler çok yüksek meblağlar talep ediyor”

Gençlerin devlet burslarındaki sorunlara değinen Özarın, tek sorunun ‘düzensiz ödemeler’ olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:

“Herhangi bir eğitim kurumunda eğitim gören biri için eğitim de çok ciddi bir sorundur ülkemizde. Devlet Bursu alıyor birçoğumuz, ‘güya’ Ama bu burslar vaktinde yatmaz. Burslar konusundaki tek sorun bu? Hayır. Sol Hareket ve Sol Gençlik olarak bizim sürekli dile getirdiğimiz noktalar da vardır. Burslar, Ocak ayında belirlenen Asgari Ücret üzerinden saptanmaktadır. Bunun yanında öğrencilerin haklarıyla elde ettikleri notların yer aldığı ‘Transkript’ belgelerinden üniversiteler çok yüksek meblağlar talep ediyor, bu da ciddi bir sorundur.”

Özarın, devlet burslarının neden geç yattığı ile ilgili yeterli bir açıklamanın yapılmadığına, Bakanlıkların bu konuda birbirini suçladığına dikkat çekerken, düzensiz ödemelerin aile bütçelerini de etkilediğini ifade etti. Resmi Hizmet Araçları’nın kişisel ihtiyaçlar için kullanıldığına işaret eden Özarın, “Özellikle covid-19 döneminde gözlemlediğim Devlet Resmi Hizmet Araçları’nın kişisel amaçlar için kullanımı söz konusuydu.  Devletin şoförleriyle, bazı partilerin milletvekillerinin özel ihtiyaçları giderilmekteydi. Güncel zamanda da hafta sonları eğer yine RHA plakalı araçlar, devlet çalışanları tarafından aileleriyle kullanılabiliyorsa, böyle bir ücret var ise gençlerin burslarını yatırmaya yetecek de bir bütçe vardır. Kısacası aslında gücümüz var.” Dedi.

“Apolitik olmak sadece sömürü düzeninin devam etmesine neden olacak”

Kıbrıs’ın kuzeyindeki kamu hastanelerinin yetersizliğine işaret eden Özarın, “Mesela hastanelerimizin durumu ortadadır. Çoğu kişi yurtdışında sağlık hizmetine başvurur. Ada içerisinde ise özel kliniklere başvurur. Devlet okullarımız yetersiz olmasıyla, insanlarımız özel okullara yöneliyor. Kamu hizmetlerinin güçlendirilmemesi özel sermayenin işine gelir. Çözümler üretilmemesiyle sömürü daha kolay gerçekleşir.” İfadelerini kullandı.

Genç nesillerin apolitikleştiğine değinen Özarın, bu konuda aile baskısının da önemli etkiye sahip olduğunu belirterek şunları ekledi: “Gençler ilk başlarda genellikle aileler tarafından apolitik davranılmaya zorlanır. Aileler gençleri belirli yaşlara geldikten sonra kendi partilerine yönlendirirler. Aile baskısı önemli bir sorundur. ‘Göze batma, sessiz ol, işin olsun, işsiz kalma’ gibi baskılarla sindiriliyorlar. Ama biz sessiz kaldıkça, çok az bir kesim ses çıkardıkça kimse ciddiye almak istemez, bakmak ve görmek istemez. Hâlbuki sorunlarımız ortaktır. Çok iyi seviyede diplomalara sahip gençlerimiz, işsizdir. Ve göç etmeye zorlanırık. Bunlar biz ses çıkarmadıkça devam edecek. Apolitik olmak sadece bu sömürü düzeninin devam etmesine neden olacak”

“Sayımız azaldıkça bu çözümsüzlükten faydalanan kesim daha çok güçlenecek”

Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun ‘göç eden gençlerle’ alakalı açıklamalarına tepki gösteren Özarın, sessiz kaldıkça sömürünün daha da yükseleceğini belirterek şunları ekledi: “Mesela Nazım Çavuşoğlu, ‘Gençlerin gitmesinden mutluluk ve gurur duyuyorum’ Bu gençlerin barınamaması ve imkân sağlanmaması, çocuklara konteyner sınıflarda eğitim verilmesinden utanması gerekirken, böyle bir açıklama yapması çok acınasıdır. İstifa etmesi, en azından sessiz kalması gerekirdi. Böyle bir şey söyledikten sonra hala daha belirli kesimin onu desteklemeye de devam ediyor. Sessiz kalsak da, aynı sağlık sisteminde, aynı eşitsizlikte, aynı haksızlıklarla başa çıkmak zorunda kalınıyor zaten. Bari sokaklara çıkın, korkmayın, apolitik olmak bir çözüm değildir. Sayımız azaldıkça sömürmek isteyen kesim, bu çözümsüzlükten faydalanan kesim daha çok güçlenecek. ”

“Benim hakkıma ulaşmak için eylem mi yapmam lazım?”

Gençlerin, bir duruşa sahip olmaları gerektiğinin önemine dikkat çeken Özarın, “Duruşunuzu belli edin. Fikirlerinize yakın olan insanları desteklemekten çekinmeyin. Çünkü bu çözümsüzlüklere bizim de katkımız var. Gençler bir araya gelmemesiyle, apolitik olmamızla bu döngü devam ediyor. Sömürmek isteyen evet sömürüyor fakat sessiz kaldıkça güçleniyorlar” dedi. Özarın, Sol Gençlik olarak geçmişte gerçekleştirdikleri ‘Burs Eylemleri’ sürecini şu şekilde anlattı:

“Sol Gençlik olarak, burslar için eylem düzenlediğimiz dönemde bizim eylemimize daha az kişi katılsın diye, eyleme birkaç gün kala burs ödemeleri yapılmıştı. Ki daha geç yatıracaklardı. Bu tür oyunlara düşmemek lazım. Ödemelerimiz yatırıldı, eyleme gitmeyelim değil esas olarak ‘Benim hakkıma ulaşmak için eylem mi yapmam lazım?’ sorusu sorulmalı ve harekete geçilmelidir”

Ülkedeki ulaşım eksikliğine değinen Özarın, “21. Yüzyılda okula gitmek için bunları yaşamamamız lazım” vurgusunda bulunarak şunları ekledi: “Gençler otobüs bulamaz. Üniversiteler toplu taşıma sağlar fakat yeterli değildir. Bazı üniversiteler ise hiç sağlamaz çünkü umurunda değildir. Bunun yanı sıra yollarımız sıkıntılı. Geçtiğimiz yıllarda lise öğrencisi bir gence otobüs çarpıştı ve yaşamını yitirmişti. 21. Yüzyılda okula gitmek için bunları yaşamamız lazım. Eğitim hakkına eşit bir şekilde erişmek herkesin hakkıdır” dedi.

“Peynir, ekmek gibi vatandaşlık dağıtılıyor”

Özarın, göç etmeyip, Kıbrıs’ın kuzeyinde hayatını sürdüren gençlerin kendi meslekleri dışında alanlara çalışmak zorunda olduğuna dikkat çekerken, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşamın ‘güvenilir’ olmadığına işaret etti. Kıbrıs’ın kuzeyindeki ‘kontrolsüz nüfus problemine’ işaret eden Özarın şu ifadeleri kullandı:

“Adanın kuzeyi tanınmış bir bölge değil. Ve kontrolsüz nüfus çok arttı. Üniversitelere okuma niyeti dışında gelen birçok insan var. Yabancı ülkelerden öğrenim amaçlı adaya gelen öğrencilerin aileleri ‘Kıbrıs güvenlidir’ diye gönderiyor. Ancak bizim ülkemizde bir sistemimiz yok, insanların geçmişlerini araştırmadan giriş yapılıyor. Aynı zamanda ülkeye okumak için gelen insanların takibi de yapılmıyor. Bunlar güvenliğimizi etkiliyor. Avrupa ülkelerinde öğrencilerin okula katılımları incelenir ve buna bağlı olarak vize iptali yapılır. En azından böyle bir sistemimiz olması gerekir.”

Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Vatandaşlıklara’ işaret eden Özarın, “Peynir, ekmek gibi vatandaşlık dağıtılıyor. Ülkenin güvenliği sarsılıyor. Ancak bu ‘oy talebiyle’ bu uygulamaların işine geliyor, bizlerin değil. Bu kontrolsüz nüfus yüzünden de kendi insanımız bu ülkeden gidiyor.” Dedi. Özarın, gençlerin daha çok ses çıkarması gerektiğini vurgularken, iki toplumlu etkinliklerin ‘umut’ tazelediğine değinerek şunları söyledi:

“Gençler sesinizi daha çok çıkarın. Özellikle iki toplumlu etkinliklere katılımı arttırsınlar. Biz Sol Gençlik olarak iki toplumun gençlerinin yeniden yakınlaşmak için ciddi çalışmalar yapıyoruz. Kıbrıs sorununu yalnızca adada değil, uluslararası alanda diğer ilerici örgütlerle de paylaşıyoruz. Adamızın bizlere ‘umutsuzluktan’ başka verdiği bir şey yok. İki toplumlu etkinliklerde iki toplumun gençleri bir araya gelerek umut tazeleme fırsatı yakalıyoruz. Oturup yerimizde saymamamız lazım. Adamızın güneyini de tanımamız, sorunlarını görmemiz lazım. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de çok ciddi sorunları vardır. Biz Sol Gençlik olarak hiç kuzeye geçmemiş güneydeki gençleri Kıbrıs’ın kuzeyine geçirme fırsatı yakaladık. Aynı şekilde kuzeyden güneye yeterince temas yapmamış gençleri Kıbrıslı Rum toplumu gençlerle bir araya getirdik. Bu tür etkinlikler çok önemlidir."

Bu haber toplam 3461 defa okunmuştur