Pileli Kıbrıslıtürkler’i öldürülmekten kurtaran adam göçüp gitti… 2
Pileli Panayotis Theodosiu Diğenis, 1974’te köydeki Kıbrıslıtürkler’i öldürmeye gelen EOKA-B’cileri engelleyerek Pile’de bir katliamı önlemişti…
1974’te Pileli Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtaran ve EOKA-B’yi köye sokmayan Pileli Panayotis Theodosiu Diğenis’le yapmış olduğumuz röportajı şimdi yayımlıyoruz… Röportajımız devamı şöyleydi:
SORU: Bravo…
PANAYOTİS DİĞENİS: Erol Hüseyin Gatto diye birisi vardı Pile’den – çok zengin arazileri vardı bu ailenin. Vurmuşlardı kendini, yaralanmıştı bir kaza eseri ve hastanedeydi. Onu tesadüfen görmüştüm… Kızkardeşi Bayrak’taki Cafer’le evliydi. Hastanenin sorumlusunu bulup “Bu adam hayattadır, siz sorumlusunuz ondan” demiştim.
SORU: 74’te ne olmuştu?
PANAYOTİS DİĞENİS: Bazı Kıbrıslırumlar, Pile’nin dışına gelmişlerdi. Aşırı görüşlülerdi bunlar, köyde fasariya yaratmaya gelmişlerdi. Kıbrıslıtürkler’e kötülük yapmaya gelmişlerdi. Köyün dışına gidip “Önce beni öldürmeniz gerekir, köylülerimize dokanmayacaksınız” demiştim onlara… Ahmet Sakallı’yı da yanıma alıp gitmiştim köyün dışına… O da şahitti bu olaya. Ve böylece bu aşırı görüşlüleri yollatmıştık oradan. Onlara “Eğer bu kadar güçlüyseniz, gidin Girne’de savaşın” demiştim…
SORU: Aynı şekilde Lapatoz’a da gitmişlerdi ve Muhtar Andreas yollatmıştı kendilerini… EOKA-B’cilerdi bunlar ve çukurlar kazıp hazır etmişlerdi, öldürüp gömmek için Lapatozlu Kıbrıslıtürkler’i fakat Lapatoz muhtarı Andreas, bunlara karşı çıkarak onları köyden yollatmıştı… Ve Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtarmıştı…
Bu ekipte bulunan bazı Kıbrıslırumlar’ın Muratağa-Atlılar-Sandallar katliamında da yer aldıklarını duymuştum…
PANAYOTİS DİĞENİS: Köyün dışına gelen bu aşırı görüşlü Kıbrıslırumlar, köyün dışında havaya ateş açmaktaydılar… Duyduk bu atışları… Kıbrıslıtürk çocuklar ağlamaya başlamışlardı…
Bunun üzerine Ahmet Sakallı’yı da yanıma alıp köyün dışına gitmiştim ve “Be p…ştlar kimsiniz be siz da ateş açarsınız? O gadar guvvatlıysanız, gidin Girne’de savaşın” demiştim kendilerine…
Ben köyde güçlü bir adamdım çünkü hem Kıbrıslıtürkler’in, hem Kıbrıslırumlar’ın desteği vardı bana… Çünkü köylülerimi korurdum…
SORU: Yorgacis’i nereden tanırdınız?
PANAYOTİS DİĞENİS: EOKA döneminde İngilizler’in bir toplama kampında tanıştıydık… Oradan tanıyordum. Sonra da oğlumun vaftiz babası olmuştu. Eşim, Yorgacis’in özel sekreteriydi… Stavrulla… Vefat etti sevgili eşim. Oğlumun adı Emilios Theodosiu…
SORU: Yeğenim Birol Uludağ’ı nereden tanıyordunuz?
PANAYOTİS DİĞENİS: Pile’den tanıyordum… Pile’de yaşardı önceleri, sonradan Larnaka’ya gelmişti. Bütün gün Birol’un annesi Naciye’nin evindeydik zaten…
Sonra Larnaka’ya yerleşmişlerdi…
SORU: Hasan amcamı da tanırdınız o zaman…
PANAYOTİS DİĞENİS: Evet, polisti o… Atlı polisti, hatırlarım…
SORU: Sonra bir kamyon almıştı ve portokal taşırdı…
PANAYOTİS DİĞENİS: Evet, limana portokal taşırdı…
SORU: Naciye yengeyi, Larnaka’dan siz götürdüğünüzü söylediydiniz 1974’te…
PANAYOTİS DİĞENİS: Evet, ben götürdüydüm. Pergama dışına götürmüştüm kendini… Annem gibiydi Naciye… Hediye’yi, Gülten’i, Birol’u çok iyi tanırım.
Fehim Küçük var, gemicilikle uğraşır… İngiltere’deydi… Onu tanıdığım için olaylar başlayınca Leymosun’a gidip ailesiyle görüşmüştüm… Yıldırım diye otobüs şirketi vardı… Tamam mıdırlar diye bakmaya gittiydim.
SORU: Apollo 11’i kurdunuz, taşımacılık şirketi…
PANAYOTİS DİĞENİS: 1964’te Lefkaridis’in bir şubesi olarak beş otobüsle başlamıştı bu, Lefkaridis’in Dikelya’yla kontratı vardı, taşımacılık için. Lefkaridis’in bir şubesi olarak başlamıştı. 1969’da bu kontratı almıştık Lefkaridis’ten – Fehim Küçük, Osman Kavurma, Alis… Böylece direk kontratımız olmuştu Dikelya’yla… Civisil’den pek çok Kıbrıslıtürk bizimle çalışırdı, Klavya’dan, Vuda’dan… Dikelya’dan Girne’ye, Mağusa’ya kadar pek çok kontrat yapmıştık. Raşit Cafer’le de çalışırdık. Pendagomolu birisi daha vardı, adı aklımda değil şimdi…
SORU: 1963-64’te “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’in gömü yerleriyle ilgili birşeyler duymuş muydunuz?
PANAYOTİS DİĞENİS: Küçüktük o zamanlar… Kıbrıslıtürkler de, Kıbrıslırumlar da birbirlerine karşı kötü şeyler yaptılar geçmişte – mesela bir İngiliz helikopteri hatırlarım köyün çevresinde, “Bir şey olmuş olmalı” demiştik o zaman… Bir otobüsle birlikte bazı Kıbrıslıtürkler “kayıp” olmuştu. O günlerde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın aralarının açılması için bu işleri İngilizler’in tezgahladığını düşünürdük…
Kıbrıslırumlar’ın Kıbrıslıtürkler’i silah alıp öldüreceğine inanmazdık…
SORU: Öldürdüler ama… Her iki taraftan insanlar yaptı bunu…
PANAYOTİS DİĞENİS: Ancak bizim köyümüzde böyle şeyler olmazdı, sakindi çünkü köy.
Biz köyümüze sokmazdık sorun yaratacak olanları…
SORU: 1974’ten sonra, 2003’te barikatların açılmasına kadar olan süreçte, Pile küçük provokasyonlar için bir tür deneme sahasına dönüştürülmüştü… Pile’de her zaman fasariya yaratmaya çalıştılar…
PANAYOTİS DİĞENİS: Medya bunları yaratıyordu, aslında çok da gerçek değildi bunlar…
Solomos Solomu’nun Derinya’da 1996’da öldürüldüğü gün, Pile’den bir kadın oradaydı. Oğlu oradaydı diye kadın oğlunun peşine düşmüştü, oğlu gitmesin diye. Kadını da vurdular orada… Solomos’u öldürdükleri gün, bu kadın da vuruldu. Yorgulla Argiridi Darli’ydi adı… Birbuçuk ay hastanede tedavi gördü bu kadın… Dört yıl önce vefat etti…
SORU: Oğlunun bu olaylara karışmasını istememişti…
PANAYOTİS DİĞENİS: Evet, fasariya istemiyordu kadın…
SORU: Kıbrıs’ta daha fazla Pile olması mümkün müdür sizce?
PANAYOTİS DİĞENİS: Tabii ki…
SORU: Nasıl? Çünkü kimse böylesi ortak bir yaşamı teşvik etmiyor…
PANAYOTİS DİĞENİS: Sorun Türk ordusudur… Eğer Türk ordusu giderse, geçmişten dersler çıkardık zaten…
SORU: Henüz geçmişten ders çıkardığımızı sanmıyorum…
PANAYOTİS DİĞENİS: Bizim yaştakiler dersler çıkarmıştır…
SORU: “Mış” gibi yaparız da ondan çünkü… Ancak birlikte düşünür, birlikte hareket edersek iyi şeyler olabileceğini görmezden geliriz…
PANAYOTİS DİĞENİS: Kıbrıs’ta doğduk büyüdük, Kıbrıslıtürkler de, Kıbrıslırumlar da. Biz da hata yaptık, onlar da… Bunu anlamamız lazım. Birbirimizden özür dilememiz lazım… “Özür dileriz, hatalar yaptık” dememiz lazım ve temiz bir başlangıç yapmamız lazım…
Kıbrıs bölünemeyecek kadar küçüktür…
Şimdi dışarı çıktığınızda, etrafa baktığınızda, kim Ayşe’dir, kim Eleni’dir, anlayamazsınız. Ne önemi vardır bunun?
Kıbrıslırumlar da, Kıbrıslıtürkler de kötü şeyler yaptılar evet ancak “kin” tutmaz insanımız… İngilizler’in bu adada “Böl ve yönet” politikalarını nasıl kullanmış olduğunu hepimiz biliriz… Gittikleri her yerde bunu yaptılar.
İngilizler gelinceye kadar, “Kıbrıslıtürk”, “Kıbrıslırum” diye bir şey yoktu, Hristiyanlar ve Müslümanlar vardı ve herkes birbirine saygı gösterirdi. Ciddi sorunlar yoktu… Sorunu yaratan İngilizler oldu…
SORU: Kaç çocuğunuz var?
PANAYOTİS DİĞENİS: Bir kızım, bir oğlum var…