Pişkinlik
‘Fazlaca yağmur, sel felaketi...’ Ciklos dört gencecik insanın hayatına mal oldu. Tüm ülke üzüldü, ağladı, kızdı. Nedenler tartışıldı. Araştırmalar da yapıldı ve söz konusu yerde mühendislik hatası ve hatta ihmali olduğu da saptandı. Derken.... Bir de ne görelim ? Ana Muhalefet Partimiz UBP, Ciklos’ta protesto eyleminde. Üstelik ‘Hükümet İstifa’ sloganları ile. Şaşırdık. Kimilerimiz sadece gülümsedi. Kimilerimiz ise “Yuuuhhh” çekti. Buna eyleme bir isim de bulmaya çalıştık. Ben, çok kaba olmamak için, ‘Pişkinlik’ dedim.
***
Projenin mimarı UBP Hükümeti’ydi. Her şey UBP iktidarı zamanında başlamıştı. Proje, TC’den mali destek sağlanması, ihale v.s..... Hükümet değişi,kliği olurken yarım kalan proje, bir sonraki koalisyon hükümeti döneminde tamamlanmıştı. Hal böyleyken ‘suçlu’ kimdi ? Projeyi onaylayan, ihaleyi sonuçlandıran, yapım çalışmalarını başlatan mı ? Yoksa, önünde bulduğu projeyi durdurup yeniden incelemeyen, devamını sağlayan daha sonraki Koalisyon Hükümeti mi ?
Belki de “Koalisyon Hükümeti, (UBP’ye hiç güvenmediği için) tüm projeleri, ihaleleri yeniden gözden geçirmeli, kuşkulu görünenleri iptal etmeliydi” diyenleriniz çıkacaktır. Böyle birşey ‘devamlılık’ ilkesine ters olmaz mıydı ?
***
Ama en önemlisi, sonrasında olanlar...
Hatanın, ihmalin, vurdumduymazlığın faturası dört gencecik insana çıktı. Ve ardından da inanılmaz bir pişkinlikle projenin sahibi ve sorumlusu diyebileceğimiz, UBP’nin Ciklos Eylemi ve ‘Hükümet İstifa’ çağrıları.
Bu kadarına da pes artık....
Isınma
Kendi içimizdeki sorunlar saymakla bitmeeyecek kadar çok. Bu bir gerçek. Ayakta kalabilmek için inatla çırpınıyoruz. Ama yan gözle de, çevremizde olup bitenleri izlemeye çalışıyoruz dikkatle.
Yılların ‘Kıbrıs’da Çözüm’ çalışmaları yeniden başlatılırken, Kıbrıs çevre denizinde sular ısınmaya devam ediyor. ‘Isı’ gün geçtikçe de yükselmekte. Görünüşe göre suların, kaynama noktasına gelmesine çok fazla zaman kalmadı.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sondaj çalışmaları ha başladı ha başlayacak noktasında. Hatta bazı noktalarda başladı bile. Bu yanda ise TC, “Ben de sondajlara başlarım, başlamak üzereyim” diyor. Sondaj noktalarında ‘buluşmalar’da neler olabilir ? Hiç kimse kestiremiyor.
***
Denizin hemen obür yanına yakın noktalarda ise, ‘Suriye’nin paylaşılması’ kavgası tüm hızıyla devam etmekte. ‘Baba’ ABD başka diyor ‘Ana’ Türkiye başka diyor... Rusya başka diyor, Avrupa başka diyor... Bu sırada, silahlı güçler de hareket halinde. Biri “Ben çekiliyorum” diyor obürü “Ben girerim” diyor...
Kişisel görüşüme göre Suriye, Kıbrıs meselesi, hatta PKK sorunu gibi, çok uzun yıllar Türkiye’yi yeni bir maceranın içine doğru çekmekte.
Sokak Ağzı
“Memlekette huzur kalmadı. Gazeteler, uyuşturucu, cinayet, soygun haberleri ile dolu. Acaip trafik kazaları, kalp krizinden ölenler, kansere yakalananların sayısındaki acaip artış da ayrı. Memleket, hızla yaşanılacak bir yer olmaktan çıkıyor.”
***
“Her gün çıkan uyuşturucu haberelerinden bıktık usandık. Ama mesele kurbanlar ve üzerinde birkaç gram bulunanlar olmamalı. Esas konu ithalatçılar. Bunların peşine düşülmeli.”
***
“Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu dünyadaki en itibarlı pasaportlar arasında onaltıncı sıradaymış. Şimdi anladım Türkiyeli bazı vatandaşların neden çözüm istediklerini.”
***
“Merkel ile Tsipras Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri gözden geçirmişler. Biz yıllardır gözden geçire geçire şaşı olduk. Yakında onlar da şaşı olurlar.”
***
“Memleket Mafya memleketi oldu. Kuzeydekiler yetmezdi Güneydekiler de çıkmaya başladı karşımıza. Hiç şaşırmadım. Kuzey Kıbrıs’dan daha uygun yer mi bulabilirlerdi faaliyetleri için ?”
***
“Kırmızı ışık dinlemezler, hız tahdidi dinlemezler, park yasağı dinlemezler Kimdir be amma bunlar ? Hangi teröristlerdendiller ?”
***
Anlayana
Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum, o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir. ( Charlie Chaplin)