Pisliğin içinden çıkalım artık…
“Devlete ait projeler ile uluslararası antlaşmalar veya bunlara dayanan protokoller uyarınca yapılacak projeler için vize alınması gerekmez”
*
Bu cümle birileri tarafından oluşturulmuş ÜFE (Ünal, Fikri, Erhan) Hükümeti’nin Birlik yönetiminden habersiz hazırladığı yasa önersinden alıntı. Bu tasarıyla KTMMOB’nin işlevini de bitirmek istiyorlar. Yani Oda’yı da ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
*
“Bu kadarına da pes doğrusu” demek bile artık içinde bulunduğumuz durumu ifade etmeye yetmiyor. Ortada Kıbrıslı Türkleri temsil eden bir irade yok. Ne halkın iradesiyle oluşmuş bir hükümet, ne de bu hükümetin başında partisinin oylarıyla seçilmiş bir başkan ve başbakan var.
*
Hoş, bu duruma Ulusal Birlik partililerden bir tek tepki bile gelmemişken, bu durumu kabullenmişlerken ve hatta alışılmış olduğu üzere birşeyler kapmak için bu oluşturulan yapaylık ve sahtelik içerisinde yer almaya devam ederlerken toplum olarak bu karanlığın içinden çıkış yolunu bulmak hiç de kolay değil.
*
Toplumun bir ayağı karanlıktan çıkmak için adım atmaya çalışırken veya adım atacak temiz bir yer bulmaya çalışırken, diğer ayak karanlıktaki çirkefin içinde yaşamaya devam ediyor, karıştırmaya devam ettiği pisliğin içinde bir b…k bulup oyalanmaya çalışıyor.
*
O ayak onu tutanların ve oynatanların gücüyle daha da baskın ki toplumun tümü o b..k’un içinde debeleniyor.
*
O pislikten çıkmanın yolu yapay olarak yaratılan gündemlerin dışına çıkarak geleceğimizi kurabileceğimiz ilişkileri yakalamaktan geçer. TL’nin yıkılışına, ekonomik olarak çöküşümüze çare bulmak ne yazık ki mümkün değil çünkü TL’yi biz basmıyor, ekonomi politikasını biz yürütmüyoruz.
*
Yukarıdaki gibi yasa önerileri gelmeye devam edecek ve şimdiki meclis aritmetiğiyle ileriye götürülmesi halinde yasalaşması da çok zor görülmüyor. KTMMOB için hazırlanan ve Birliği ortadan kaldırmaya dönük bir yasa önerisi diğer sivil toplum kuruluşları için hazırlanabilir. Örneğin Sanayi Odası’na mecburi üyelik, Esnaf odaları’na, Ticaret Odası’na iş yapmak için zorunluluklar ortadan kaldırılabilir.
*
İstedikleri gibi gazetecilik yapacak, daha doğrusu gazetecilikten uzak, yalakacılık yapacak gazeteci örgütleri yaratacak, diğer meslek örgütlerini ortadan kaldıracak, etraflarında emir kulları kalacak şekilde kuzeyden örgütlenen gelişmeleri yaşamak ne yazık ki olası dışı değil.
*
İşte bu olumsuz gelişmeleri de engelleyebilmek için içimizdeki kısır döngüden çıkıp Kıbrıs’taki AB görevlileriyle başlayıp, merkeze kadar uzanan, BM yetkilileriyle ilişki kurabilecek ve Kıbrıs sorununu yeniden masaya getirecek ilişkileri kurmaya çalışmaktan başka seçeneğimiz yok.
*
Ve evet, direkt bizi de etkileyecek Türkiye’de 14 Mayıs’ta olacağı söylenen seçim sonuçları çok önemli. O seçimin sonucu buradaki dengeleri de, oluşumları da doğrudan etkileyecek. 6’lı Masa denen İttifak’ın seçimlerin galibi olarak çıkması durumunda da Türkiye için ‘Milli Dava’ olarak görülen Kıbrıs politikasının değişmesi çok olası değil ancak ülkedeki demokrasinin yeniden kurulabilmesi umudu burası için de tünelin ucunda bir ışık yanmasına neden olabilir.
*
İşte o yakalanacak ışığın büyümesi, şimdiden içinde bulunduğumuz pislikten ayağımızı kurtarıp temiz bir yere basabilmek çabasıyla olabilir.
*
Yoksa ÜFE mi, ÜstEL mi, atanmışlar mı, kuklalar mı, “Toroslara selam” yollayanlar mı, adları ne olursa olsun, kimler olursa olsun, bu kişilerin arkasını temizlemeye veya olası pislikleri engellemeye çalışmakla iş yürümüyor. O kadar pislik var ve olmaya devam edecek ki çekmeye çalıştıkları o çamurun içinden çıkıp başka şeylere zaman ayırmanın vakti çoktan geldi de geçti bile…