Sami Özuslu

Sami Özuslu

Piyango

A+A-

 

Hikâye malum...
Adam ömrü boyunca "bir gün çıkacak" diye sürekli piyango bileti alıp durmuş.
Ne ki şans ona hiç gülmemiş.
Her çekiliş sonrası "Tüh! Yine çıkmadı" diye hayıflansa da, istikrarlı biçimde bilet almayı sürdürmüş.
Ve nihayet günün birinde 'büyük ikramiye' ona vurmuş.
Vurmuş vurmasına ama artık yaşını başını almış, ömrünün sonuna doğru hızla ilerleyen adamcağız sevinmemiş.
Aksine, "Ben böyle şansı ne yapayım" diye kızmış, içerlemiş.
Piyango biletiyle tuvalete girmiş, işini gördükten sonra sifonu da biletin üstüne çekmiş!

***

Bizim iş de o hesap...
Sürekli bilet alıp duran adam gibi, talihimizin değişmesini bekliyoruz.
Çünkü her daim birileri önümüze piyango bileti gibi 'kurtuluş reçetesi' koyuyor.
Reçetede yazılan ilaçları içiyor, diyet uyguluyoruz...
Ve 'kurtuluş'un gerçekleşmesini bekliyoruz.
Lakin kurtuluş gerçekleşmediği gibi, her seferinde bir başka 'reçete' ile hikaye uzayıp duruyor.
Sanki o ilaçlar daha önce denenmemiş, perhizler yapılmamış gibi "devam" diyorlar.
Giderek o reçetelere bağımlı halde yaşamaya alışıyoruz.
'Kurtulan'lar yok mu?
Var!
Ama zaten onlar hep 'kurtulmuş'lardı zaten...
Hayıf geride kalanlara...

***

Son 'reçete'nin sonuçlarını dinledik geçen hafta...
Dedi ki reçete uygulayıcısı ağabeyimiz, "İlaçlar bir tamam kullandırıldı. Diyet pek muntazam uygulandı. Eczanemiz ve doktorumuz gayet mutludur."
Eczane mutlu, zira ilaç sattı, para topladı, nevaleyi düzdü.
Doktor mutlu, zira o da alacağını aldı, başka 'hasta'ya döndü.
İyi de 'hasta' ne oldu?
Var mı 'hastalık'ta bir gerileme?
Vücutta iyiye gidiş?
Herhangi bir pozitif durum?
Yok!
Peki 'hasta' ne anladı bu tedaviden ey ağabey?
Yanıt verme, dur. Ne diyeceğini biliyorum:
"İlaca, perhize, reçeteye devam!"

****

Ömür boyu piyango bileti alıp, ölümüne yakın büyük ikramiye kazanan adama benzemiyor mu bizim 'ekonomi reçete'lerimizle hikâyemiz?
Her iki yılda bir yenilenen 'reçete'de bol ilaç, iğne, kutu kutu hap, serum, diyet var.
Hepsi de bir tamam uygulanıyor, bazen isteye isteye, bazen doktor ve eczacı zoruyla...
Lakin bitime yakın bir bakıyoruz ki o da ne?
Gene bir şey olmamış.
Hayır, aslında olmuş.
Ama şu olmuş: Biz gene hasta, gene yatak döşek, gene ilaç, gene sefil...
İyiler daha iyi, daha semirmiş, pek daha genleşmiş, bayağı yayılmış!
İlaççı ağabey de çıkmış "Bakın başardım, görevimi tamamladım" diye böbürleniyor bir de...

***

Yeni bir hükümet kuruluyor şimdi.
Sakın ola gene 'ilaççı' bir ağabey (yahut abla) konulmasın başımıza, yine 'reçete' yazacak, ilaç verip duracak.
Ve o reçeteyi 'kurtuluş yolu' diye anlatmasın kimse bir daha...
Siyaset bitti bu ülkede, çoğunlukla o sonu gelmez 'reçeteler' yüzünden...
Başka bir reçete lazım artık, bundan öncekilere benzemeyen...
Zengini semirtirken daha fazla, fakiri deri kemik bıraktırdı şimdiye kadar uygulananlar...
Verilen ilaç bağımlılık yarattı hep, 'bağımsız' olma iddiasının aksine...
Ve bitti, tükendi bu toplumun dar ve sabit gelirlisi, kalmadı direğinin ortası da, orta direği de...
'Kamu maliyesi kafalı' bir anlayışla tükendi solun da kredisi...
'Devlet'i kurtarma sevdasıyla 'avam'ı yitirdi sol...
Ve az kaldı piyangodan umudunu kesmeyen adamın yaptığını yapmaya...

Bu yazı toplam 1805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar