1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Plansızlıkta Zirveyi Gördük
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Plansızlıkta Zirveyi Gördük

A+A-

Bir duvarcı ustasının şantiyede başına gelen kaza ile ilgili şefine yazdığı mektup:

Sayın şantiye şefim; iş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur: Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman 10 adet tuğla artmıştı. Bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu, aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım ve ardından altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. Tuğlalarla birlikte yaklaşık 100 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Ben yukarı çıkarken yolun yarısında, aşağı inmekte olan tuğla dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın kırıldığını hissetim.  Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı; parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil ise yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık! Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Yere inince can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Bu sefer de başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm! Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.  Saygılarımla…

Bugün eğitimde yaşadığımız plansızlık tam da yukarıdaki gülmecede anlatılan olay kadar trajikomik. Çünkü yönetimdeki anlayış neredeyse eğitimin bütün kemikleri kırdı geçirdi.

Prof. Dr. Özcan Demirel’in, “Öğretme Sanatı” adlı kitabı “iyi bir ders planı, iyi bir ders yılı demektir” ifadesiyle başlar. En genel tanımıyla plan; bugünden başlayarak gelecekte nereye ulaşılmak istendiğinin, neleri gerçekleştirilmek istendiğinin kararlaştırılmasıdır.

Bizde planlama mı? Ara ki bulasın.

Şöyle bir düşünün;

  • Sadece konteynerden oluşan okullar,
  • Eğitim sistemine yeni okul diye kazandırılan ama içerisinde tek bir ağaç bulunmayan ortamlar,
  • Öğrenci sayısı arttıkça, küçülen okul bahçeleri, daralan koridorlar, yetmeyen tuvaletler, ortan kalkan laboratuvarlar, atölyeler, salonlar,
  • Yüze göze bulaşan bir ilkokul rehber öğretmenlik sınav sonucu sıralaması,
  • Daha eğitim yılı başlamadan eğitim sendikalarının ciddi eleştirileriyle karşı karşıya kalan yönetsel anlayış…

Kısacası çocuklarımız, okul olmaktan çıkmış, ruhu alınmış binalar oluşan yapılarda tıklım tıkış sınıflara 21. Yüzyıl eğitimi alacak.

  • Dünya yapay zekayı, kodlamayı, dijital gelişmelerin peşinden koşarken biz ne zaman bunları eğitim sistemimize dahil edeceğiz?
  • Bu ülkenin kaç okula ihtiyacı var?
  • Hangi kente, kasabaya, köye, hangi kademedeki okulu, ne zaman yapmalıyız?
  • Hangi alanda, ne kadar öğretmene ihtiyacımız?

Ana dil öğretemiyoruz, yabancı dil öğretemiyoruz, sanat öğretemiyoruz, spor öğretemiyoruz, düşünmeyi hiç öğretemiyoruz.

Okullar tüm işlevlerini kaybetmiş durumda. Kaliteli eğitim, parasının ödeyenin alabildiği bir meta haline geldi. Bütün bunların altında yatan sebep de plansızlığın zirve yaptığı bir anlayışla eğitimi yönetemeye uğraşmaktır. Ne var ki bu uğraş nafiledir. Eğitimde dönüşü olmayan olumsuzluklara doğru koşar adım gidiyoruz.

plan-001.jpg


Anlayana Gülmece

Üç Zarf

Eski müdür görevden alınmış, yeni bir genel müdür atanmıştı. Eski müdür görevi devrederken, yenisine tavsiyelerde bulundu ve 3 adet zarf verdi. Her biri numaralanmıştı. Eski müdür yenisine ileride her başı sıkıştığında bir zarfı açmasını söyledi. Ve yeni müdür işe başladı. Altı ay işler yolunda gitti. Fakat sonra sorunlar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Ne yapacağını bilemeyen yeni müdür, en sonunda 1. zarfı açtı. Zarfta şöyle yazıyordu:

  • “Kendinden önceki müdürü suçla”...

Yeni müdür hemen bir basın toplantısı ayarladı ve sorunlar için kendinden önceki müdürün politikalarını suçladı. Bunun üzerine İşler bir süre daha yolunda gitti. Fakat sonra daha da büyük sorunları çıktı. Önceki olaydan tecrübeli yeni müdür gecikmeden 2. zarfı açtı. Zarfta şu yazıyordu:

-      “Sistemde sorunlar olduğunu söyleyerek suçu sisteme at”…

Yeni müdür, “bu sistemle bu işler yürümez” demeçleri vererek hayatına devam etti. Ancak bir süre sonra işler içinden çıkılamaz bir hale döndü... Yeni müdür koşa koşa gitti ve 3. zarfı açtı: Zarfta şu yazıyordu:

-      “3 zarf hazırla”...


Okumuş muydunuz?

“Biri sizi bir defa aldatırsa suç onundur.
İkinci defa aldanırsanız bilin ki suç sizindir.”

Sarah Berhardt

Bu yazı toplam 813 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar