Polatpaşa İlkokulu'nda 'ayrıcalıklı' sınıf mı?
Polatpaşa İlkokulu'ndan bir grup velinin şikayeti geldi dün.
İlkokulun ilk yılı için üç ayrı sınıf oluşturulmuş.
Ve bir sınıfa, kimi "özel" ve "ayrıcalıklı" ailelerin çocukları yerleştirilmiş.
- "Kimi bakan, bürokrat, zengin çocukları."
Diğer çocuklar, ha
Polatpaşa İlkokulu'ndan bir grup velinin şikayeti geldi dün.
İlkokulun ilk yılı için üç ayrı sınıf oluşturulmuş.
Ve bir sınıfa, kimi "özel" ve "ayrıcalıklı" ailelerin çocukları yerleştirilmiş.
- "Kimi bakan, bürokrat, zengin çocukları."
Diğer çocuklar, halen öğretmen bekliyor, gelen şikayete göre...
Ayrıca çocuklar farklı sınıflara ayrılırken, öğretmenlere de sorulmamış.
* * *
Eğitim Bakanlığı ve ilgili müfettişlerin bu ciddi iddiaları araştırması gerekiyor.
Ve tüm kamuoyunu bilgilendirmesi.
Okullarımız ve çocuklarımız zaten "devlet" ve "özel" okullarında ciddi bir "ayrışmaya" doğru gidiyor.
Bir de okulların kendi içerisinde böylesi "sınıflar" yaratılacaksa yandık demektir.
Umarım bu şikayetin de üzerine yatılmaz.
Kimilerine tek vatan, "Rantistan"
William Shakespeare'in dizeleriyle başlıyor "Uluslararası Kıbrıs Festivali"ndeki oyun, ki biz Can Yücel'in çevrisiyle biliyoruz şiiri...
....
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş...
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın...
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama...
* * *
Sonrasında tam bir "kara mizah" geçidi başlıyor...
Aslında "siyasi mizah"...
Hem de "cuk" oturmuş Kıbrıs'a...
Özelleştirmeyi anlatıyor, körkütük partizanlığı, yalakalığı, ihale oyunlarını...
İnsanlar gülüyor izlerken.
Aslında güldükleri, "memleketin fotoğrafı..."
Güldükleri, "kendi seçtikleri..."
Ve Ankara Sanat Tiyatrosu sanatçılarının dolu dolu yeteneği, öylesinde güzel anlatıyor ki "içi boş" ve "fos" siyaseti...
* * *
"Aç kalan insan onurunu yer..."
"Rantı elde etmek isteyenlerin bir tek vatanı vardır: Rantistan..."
"Suyun başında duracaksın, su akarken dolduracaksın..."
Oyundan birkaç cümle size!..
Bülent Usta'nın "usta" ürünü bir öyküsü.
Az biraz "Buzlar Çözülürken"i anımsatsa da ana tema olarak, çok farklı bir "ağlanacak halimize gülme" durumu çıkıyor ortaya...
* * *
Ah be Yaşar Abi!..
Oyunu çok güzel seçmiş, getirmişsin de...
Bir de "izleyici koltuklarına" doğru insanları oturtabilseydin ne kadar nefis olurdu.
İrsen Küçük gelseydi, Ersin Tatar, Sunat Atun mesela...
Çavuşoğlu, Özgürgün, Dürüst...
Ve hatta en yakınından belediye reisleri...
Meclis'teki tüm vekilleri toplayıp getirseydin mesela izlemeye...
Yani?!
Bir de 'gözlerini açarsa' ne olacak halimiz!.. Ama Sayın Taçoy, "stop" ediniz biraz !!!
Bakanlar Kurulu'nun feshi!
Kıbrıs Türk Ticaret Odası'nın, TC Devlet Bakanı Atalay'dan isteklerini okurken, "nefesim tutuldu..."
O kadar çok ki!..
Anladık, bu bakan Kıbrıs'tan da sorumlu!..
Ama tüm bu "talepler"i Atalay halledecekse...
Ne işe yarayacak ki, HÜKÜMET...
O kadar BAKAN, BAŞBAKAN, boşuna maaş mı alıyor yani?