Polemidyalı “kayıp” Panikos Haralambus’un öyküsü... (1)
24 Temmuz 1974’te, Kutsovendi (Güngör) çarpışmaları ardından “kayıp” edilen Panikos Haralambus’un yakınları, Kayıplar Komitesi’nden onun akibetinin belirlenmesini, gömü yerinin ve kalıntılarının bulunmasını istiyor...
Polemidyalı “kayıp” Panikos Haralambus’un öyküsüne geçmeden önce, Kutsovendi çarpışmalarına ilişkin araştırmacı-yazar Halil Sadrazam’ın kaleme almış olduklarını okurlarımıza hatırlatmak istiyorum...
KUTSOVENDİ ÇARPIŞMALARI...
Halil Sadrazam, dört ciltlik kitabının “Kıbrıs’ın Savaş Tarihi: İkinci Harekat ve Sonrası – Ağustos 1974 – Kırıs’ta Mitlerden Gerçeğe” başlıklı dördüncü cildinde, 1664’üncü sayfada, “Kutsovendi yolunda pusu ve Bufavento harekatı” alt başlığıyla 24 Temmuz 1974’te bölgede yaşananlarla ilgili olarak şöyle yazıyor:
YANLIŞLIKLA GİRİLEN YOL...
“(Kıbrıslırum) Milli Muhafız Ordusu 181nci Topçu Grubu’nun imhasını müteakip, aynı günün gecesi görevi olmadığı halde, esirleri Boğaz bölgesine götüren Piyade Kıdemli Üsteğmen Orhan Ceylan, Boğaz’dan verilen üç otobüsle geriye birliğine dönerken, yanlışlıkla, henüz kontrol altına alınmaya çalışılan Vuno (Taşkent) köyünü geçerek Rum bölgesine girmiş ve bir pusuya düşmüştü. Sanki de bir gün önce yaşananlar, bu defa Milli Muhafız Ordusu lehine olarak tekrarlanıyordu. Bu olay MMO tarafından incelendiği zaman oldukça enteresan bir durum ortaya çıkmaktaydı.
KEŞİF KOLU...
MMO 3ncü YTK, Beşparmak dağları güney yamaçlarında Vuno, Kutsovendi bölgesinde savunma tedbirleri almaya çalışıyordu. Bu amaçla bölgeye gönderilen keşif koluna verilen emir, Türk birlikleriyle teması sağlama, faaliyetlerini izleme ve komutanlığa bilgi verme şeklindeydi. Buna paralel olarak bu sahanın sorumluluğu da 12nci Taktik Birlik’e verilmişti.
Çeşitli birliklerden seçilmiş gönüllülerle 16 personelden oluşturulan keşif kolu, sabahleyin Eylence bölgesinden ayrılmış ve Değirmenlik, Kutsovendi (Güngör), Vuno (Taşkent) yol güzergahını izleyerek saat 10.00 ddolayında Vuno ve Kutsovendi’yi bağlayan yolun 300 metre kadar kuzeyinde bir sırt hattı üzerine yerleşmişti. Bu noktadan Vuno köyünün doğu kesimi net bir şekilde görünüyor ve Kutsovendi-Vuno yolu kontrol edilebiliyordu.
Saat 13.00 dolayında 12nci Taktik Birlik Komutanı arabası ile Kutsovendi’den geçerek Vuno’ya giden yolu takip etmişti. Komutası altına verilen MMO birliklerinin denetimi, bölgenin keşfi ve bu birliklerin muharebe gücü ve mevcut taktik durum hakkında bilgi almaya çalışıyor ve durumla bizzat ilgileniyordu.
12nci Taktik Birlik Komutanı, Kutsovendi köyünü geçip Vuno’ya giderken, bir taş ocağı yolunu izledi ve arabasını keşif kolunun bulunduğu yerden oldukça uzak bir noktada bırakarak ve Keşif Kolu’nun bulunduğu yere yaya olarak gitti. Keşif Kolu’nun olduğu yere varınca onları; Vuno köyünden görünmemek için boğaz arkasında toplanmış vaziyette buldu. Keşif kolu burada beklerken, bulunduğu sırt hattının batısına (önüne) iki gözetleyici göndermişti.
ÜÇ OTOBÜS...
MMO 12nci Taktik Birlik Komutanı, Keşif Kolu’nun bulunduğu noktaya varınca, Vuno’dan Kutsovendi’ye doğru gitmekte olan üç otobüs göründü. Bunlar geride kalan bazı Rumları geri getirmekte olan Rum otobüsleri olarak değerlendirilmişti. Komutan, ilerde bulunan iki nöbetçinin derhal yola inerek otobüsleri kontrol etmelerini istedi. Otobüsler keşif kolunun kontrol ettiği vadiye yanaştığında bu iki eleman süratle sırtın arkasından hareket ederek birinci otobüsü vadide, yolun dönemecinde yetiştiler. Diğer iki otobüs, birinci otobüsü epey mesafeden takip ediyordu. Ancak öndeki otobüs durdurulunca, geridekiler yanaşmış ve her üç otobüs de Keşif Kolu’nun bulunduğu noktanın sol tarafına gelmiş ve etkili ateş sahası içine girmişti.
İKİ KIBRISLIRUM ASKER ÖLDÜRÜLDÜ...
İki MMO askeri, ilk otobüsü durdurup kontrol etmeye çalışırken, buradan açılan ateşle öldürüldüler. Bunun üzerine Keşif Kolu da derhal otobüslere karşı ateşe başladı...
Komandolar, otobüslerden süratle inerek karşı ateşle derhal tepki göstermeye başladı. Bir kısmı mevzilenerek Keşif Kolu’nun bulunduğu yükseltiye doğru ilerlemeye başladı. MMO Keşif Kolu güneyden ve batıdan kuşatılıyordu. Batı yönündeki Vuno bölgesinden de başka bir Türk birliği bu komandolara destek sağlamaya başlamıştı.
Rum ve Yunan kaynakları da belirtmektedir ki Türk komandolarının komutanının tepki planı mükemmeldi ve kayıplarına aldırmadan cesaretle ortaya konulan tepki, hem imha edilmelerini önlemiş, hem de MMO Keşif Kolu’nun ağır zayiat vermesine neden olmuştu.
Çok zor bir durumda kalan MMO Keşif Kolu, imha olmaktan kurtulamk için kuzeye doğru çekilmeye başladı. Otobüsleri gördüğü vakit onlara dur işareti vererek ikaz etmeden etkili bir şekilde ateş edilseydi, durum çok daha farklı olacaktı. Bir gün önce pusuya düşürülerek imha edilen 181nci Topçu Grubu’nun başına gelenler, bu otobüslerle seyahat eden Türk komandoların da başına gelecekti.
Saat 18.00 dolayında Kutsovendi’nin batı kesiminde bulundurulan 106 mm’lik bir GTT, isabetli bir atış ile Türk komandoların üç otobüsünden birini imha etti. Kutsovendi’de 106’lık başka bir GTT daha bulunmasına rağmen ve devreye girmesi halinde çok etkili olabilecekken, Türk komandolara karşı başka herhangi bir faaliyette bulunulmadı.
HER İKİ TARAFTAN DA KAYIPLAR...
Çatışma, her iki taraftan da kayıplara neden oldu. 12nci Taktik Birlik Komutanı başına isabet eden bir mermiden, çelik başlığı sayesinde kurtuldu. MMO Keşif Kolu’nun 16 elemanından altısı öldü, yedisi yaralı ve üçü de kayıptı. Pusuya düşürülen Türk komandolarının kayıpları ise iki şehit ve 12 yaralıydı. Çok garip bir şekilde pusuya düşenler, pusu kuranlardan çok daha az zayiat vermişti. Üsteğmen Orhan Ceylan da hafif olarak yaralanmıştı.
Mücahit şöförlere bir şey olmamış ve araçlarla Sihari’ye geri dönülmüştü. Yaralılar ve şehitler geriye tahliye edildi. Yunan kaynaklarında “üç otobüsten biri imha edildi” denilirken, Orhan Ceylan üç otobüsün de çalıştığını söylemektedir.
Bu çatışma ile bu bölgedeki tarafların temas hattı belirlenmiş ve 14 Ağustos’ta başlayacak yeni harekata kadar iki taraf, bulundukları hatlarda mevzilenmişti...”
KEŞİF BİRLİĞİ’NDEN BİR “KAYIP”...
Halil Sadrazam’ın kitabında sözünü ettiği Kutsovendi’ye gönderilen Kıbrıslırum Keşif Birliği’nde yer alan ve çatışmalar ardından “kayıp” edilen Panikos Haralambus’un yeğeni Lakis Kestas, son dört yıldan beridir yeğeninin akibetini araştırıyor.
Lakis Kestas, benimle de temasa geçti ve geçtiğimiz haftalarda, “kayıp” Panikos’un kardeşi Andreas Haralambus ve kızkardeşi Efi’nin yanısıra kendisiyle de bir araya gelerek bir röportaj yaptık.
Lakis Kestas ayrıca yeğeninin “kayıp” edilmiş olduğu Kutsovendi’yle ilgili kitabında geniş bir araştırmaya yer vermiş olan değerli araştırmacı-yazar Halil Sadrazam’la da temasa geçti ve onunla da buluştu.
Ben de Lakis Kestas için Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’yle randevu ayarladım – böylece Lakis Kestas Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Sayın Hakkı Müftüzade’nin yanısıra, araştırmalardan sorumlu Asistanı antropolog Okan Oktay ve Üye Asistanı Arkeolog Demet Karşılı’yla geçtiğimiz günlerde görüştü...
Lakis Kestas ayrıca Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi’yle de görüşmüş ve yeğeninin dosyasını ayrıntılı biçimde incelemiş bulunuyor...
BOĞAZ’A MI GÖTÜRÜLDÜ?
Lakis Kestas, bu çatışmada yer almış olan bazı Türkiyeli subaylarla da iletişime girerek onlardan yeğeninin başına neler gelmiş olabileceğini öğrenmeye çalıştı.
Lakis Kestas’a göre, orada bulunan bir subay, yeğenini yaralı olarak alarak onu Boğaz’daki komutanın asistanına teslim ettiğini söylemiş. “Kayıp” Panikos Haralambus’a ilişkin anlatılan başka olayları da araştırmış... Bu konuda çok yoğun bir çaba harcamış bu “kayıp” yakını ve yeğeninin başına neler geldiğini bir an önce öğrenmek istiyor, Kayıplar Komitesi’nden yeğeninin gömü yerini bulmalarını istiyor.
BOĞAZ’DA GÖMÜLERDEN SORUMLU ŞAHIS...
Eğer iddialar doğru ise ve eğer “kayıp” Panikos Haralambus gerçekten de Boğaz’daki komutanlığa teslim edilmişse, o zaman Kayıplar Komitesi’nin işi biraz kolaylaşır gibi duruyor çünkü iddialar doğruysa ve eğer “kayıp” Panikos Haralambus, Boğaz’da bulunduğu esnada vefat etmiş veya öldürülmüş ve o bölgede gömülmüşse, o zaman Kayıplar Komitesi’nin 1974’te Boğaz’da yapılan gömülerden sorumlu kişiye ulaşma imkanı vardır. Kayıplar Komitesi’nin bu konuda yıllar önce vermiş olduğumuz bilgiler mevcuttur. Bildiğimiz kadarıyla Boğaz’daki gömülerden sorumlu şahıs da halen hayattadır, göçüp gitmiş değildir...
Ancak eğer iddialar doğru değilse yani Panikos Haralambus hiçbir zaman Boğaz’a götürülmeyip de Kutsovendi’de öldürülüp o bölgede gömülmüşse, o zaman Kutsovendi (Güngör) bölgesinde yürütülen araştırmaların derinleştirilmesi gerekiyor...
Bu konuda “kayıp” yakınları Lakis Kestas ile “kayıp” Panikos’un kardeşleri, Kayıplar Komitesi’nden bir an önce “kayıp” Panikos Haralambus’un gömü yerinin bulunmasını bekliyor...
RÖPORTAJIMIZ...
24 Temmuz 1974’te Kutsovendi çatışmaları ardından “kayıp” edilen Polemidyalı Panikos Haralambus’un kardeşi Andreas Haralambus, kızkardeşi Efi Haralambus Kuyallis ve yeğeni Lakis Kestas ile röportajımızı yarın yayınlamaya başlayacağız...
Kutsovendi'deki çatışmalar ardından kayıp edilen Panikos Haralambus...
(Devam edecek)