POLİS ERSAN SANER’E CEZA YAZAR MI?
“KKTC bir hukuk devletidir. Yasalar karşısında herkes eşittir. Ülkenin yürütme ve yasama organlarında yer alanlar da yasaların uygulanması konusunda aynı kurallara tabi olmanın ötesinde, yol gösterici ve örnek teşkil etmek durumundadırlar. Bu sebeple Başbakan Ersan Saner dahil çok sayıda bakan ve bürokrat hakkında, Bulaşıcı Hastalıklar Yasası tahtında konulmuş yasakları ihlal nedeniyle işlem başlatılmıştır… Bir dizi film için düzenlenen galaya katıldıkları tespit edilenler hakkında hazırlanmakta olan soruşturma dosyası en kısa zamanda Başsavcılık’a iletilecektir…”
Polis Basın Subaylığından böyle bir açıklama gelse nasıl olurdu?
“Burası Norveç mi?” dediğinizi tahmin ediyorum.
Değil tabii… Fakat bizim Norveç’ten ne farkımız vardır ki? Anayasa orada… Açıkça ‘hukuk devleti’ diye yazıyor KKTC için… ‘Eşitlik’ ilkesi de var. ‘Evrensel insan hakları’ndan da söz ediyor. ‘Kuvvetler ayrımı’ ilkesi de var… ‘Yargı bağımsızlığı’ da güvence altına alınmış…
Geçici 10’uncu madde, idam cezası ve kimi başka defoları olmasa, fena bir Anayasa değil.
Ama bu işler yazılı metinlerle bitmiyormuş demek ki!..
* * *
Malum, polis Norveç Başbakanı Soltenberg’e Covid kurallarını çiğneyip arkadaşlarıyla yemekte buluştuğu için 20 bin Kron ceza kesince, akıllara ‘bizimkiler’ geldi.
Kendi koydukları kuralları takmayan, vatandaşa ‘aman uyun’ diye çağrı yaptıklarının hiçbirini yapmayan, tam tersini uygulayan bir yönetici kadro var başımızda…
Gala da yaparlar, kurultay da…
Her türlü parti gezisi de organize ederler, toplantı da…
Polis bir şey demez. Diyemez. Ya da öyle koşullanmıştır polis teşkilatı…
Mesela YDP kurultayında yaşananlar tamam mıdır? Orada yapılanlar, yapanların yanlarına mı kalacaktır?
En başta da Erhan Arıklı… Aleni biçimde sarılmadığı, öpüşmediği, fotoğraf çektirmediği kimse kalmadı.
Sokağa çıkma yasağının başlamasına rağmen saat 22.00’de kurultay salonunu terk etmeyenler mesela, neden kovuşturulmuyor?
Engeli ne polisin?
* * *
Bizim ‘Kuzey Norveç’te ceza meselesi her açıldığında aklıma Hüseyin Özgürgün gelir. Bırakın şimdilerde ‘KKTC İstanbul milletvekili’ olarak keyif sürmesini… Zamanında Dışişleri Bakanı’yken jet gibi otomobil sürmeyi sevdiği için sık sık trafik kameralarına yakalanıyordu.
Trafik polisi de sağına soluna bakmadan ve doğrusunu yaparak cezaları Özgürgün’e göndermişti. Hatırlarım, bir dosya dolusu ‘sabit kamera cezası’nın kopyaları gelmişti bir gün bana… Tümü de Özgürgün’ün kullandığı şahsi ya da makam otomobillerineydi.
Sonra ne mi olmuştu?
Üst rütbeli bir polis müdürü marifetiyle cezaların tamamı iptal edilmişti!
Alın size hukuk devleti…
Alın size Norveç, pardon KKTC usulü devlet…
Peki ama siz o cezaları kesen ve Özgürgün’e gönderen polisin yerinde olsanız ne yapardınız?
Bir daha ‘makamlı’ kişilere bulaşmazdınız, değil mi?
Mesele Anayasa ile yasalarla falan bitmiyor ne yazık…
Biraz da o yazılan yetkileri kullanmaya, o cesarete sahip olmaya bakar bu işler…
Ve böyle yapanların da arkasında durmaya…
Yoksa Norveç’leşecek halimiz yok ya bizim…