1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Polis müdürünün ceza sildiği ülkede...
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Polis müdürünün ceza sildiği ülkede...

A+A-

 

Koltukta yolcu olduğu halde eğer o koltuğun emniyet kemeri takılı değilse, belirli bir yaşın altındaki arabaların hemen hepsinde bir alarm sistemi giriyor devreye.

Bazı arabalarda sadece sürücü koltuğunda, bazı arabaların her iki ön koltuğunda, daha gelişmiş olanlarda ise tüm koltuklarda...

Emniyet kemeri takılmadığı sürece sürgit devam eden bu alarm, oldukça kulak tırmalayıcı.

Birçok insan tam da bu nedenle, o kulak tırmalayıcı sese tahammül edemediğinden, yani ‘mecburen’, emniyet kemerini bağlamak zorunda kalıyor.

Bazı durumlarda bu ‘mecburiyet’ zamanla bir alışkanlığa dönüşüyor ve insanlarda, dolaylı yoldan da olsa bir emniyet kemeri bağlama kültürü gelişiyor.

Ama dediğim gibi, BAZI durumlarda!

Bu saptama, hepimiz için geçerli değil.

Bazılarımız ise ‘kulak tırmalayan’ bu sesten kurtulabilmek için yapılması gerekeni değil de, yapılmaması gerekeni yapıyor.

Üşenmiyor, arıyor, araştırıyor, kafa patlatıyor ve ‘çareyi’ buluyor.

‘Evreka’!

Süleyman Demirel’in şu meşhur sözü geliyor hemen insanın aklına:

‘Demokrasilerde çare tükenmez’!

Şimdi buradan anlatıp da bu hileleri bilmeyenler kaldıysa, onlara da ben akıl tarif etmiş olmayayım.

Velhasıl işte bu bazılarımız, geliştirdikleri birtakım yöntemlerle, ‘arabayı’ kandırıyorlar ve o malum sesten, yani aslında emniyet kemeri takmaktan kurtuluyorlar.

Tamam da canım kardeşim, arabayı kandırmışsın, kandırmamışsın...

Gam kime, keder kime?

***

‘Benim’ diyor, ‘poliste tanıdığım çok’!

‘İş, sadece bir telefona bakar’.

Alkol almış bol tarafından, sonra da yola çıkmış.

Üstüne bir de aşırı sürat!

Polis çevirmiş.

Yöntemini anlatıyor yazılmaktan kurtulmanın:

‘Ne yaparsan yap ama ehliyetini verme’ diyor öncelikle.

Temel şart bu.

‘Ehliyetini vermezsen, yazamazlar’!

‘Çünkü hele bir yazıldın mı, artık cezayı sildirmek çok zor’!

Sonra hemen o ‘tanıdıklardan’ birini arıyor.

O ‘tanıdık’ devreye giriyor, çevirme yapan meslektaşı ile kısa bir telefon görüşmesi...

Sonuç itibarıyla çevirmeyi yapan polis, ya alkol testini hiç yapmadan ya da yapsa da sonucunu dikkate almadan, elindeki radarın göstergesini derhal sıfırlayaraktan, ‘iyi geceler’ diyor poliste tanıdığı çok olan zat-ı muhtereme.

Tamam da canım kardeşim, polisi kündeye getirmişsin, getirmemişsin...

Gam kime, keder kime?

***

Şu sabit hız tespit kameraları var ya, ah o kameralar!

Çevirme yapan polise ehliyeti vermedin, o polisi içerdeki diğer tanıdıklarınla görüştürdün, iki meslektaş meseleyi kendi arasında çözdü ve sen yakayı kurtardın iyi güzel de, ya ah o kameralar?

Onlar affetmiyorlar.

‘Şak’ diye çekiyorlar fotoğrafını.

Fırsatın olmuyor tanıdık falan aramaya.

Ve tam da kameralara yakalandığını unutmuşken ya da belki yakalandığının farkında bile değilken, bir anda buluyorsun elinde cezayla polis memurunu karşında.

Suçu kabul etsen vay, etmesen vay...

Ola ki sicilin kabarık, başla senin yerine cezayı yazdıracak birini aramaya...

Alo anne...

Alo baba...

İlgili birimleri sen olmadığına ikna edebildin, edemedin, cezayı başkasına yazdırabildin, yazdıramadın...

Ama oysa mesela hatırlıysan yeteri kadar!

Mesela bakansan...

Polisteki tanıdığın da alelade bir memur değil de, mesela müdür falansa...

Hele de öyle yüksek rütbeli bir müdür...

Yazdırırsın bakanlıktan iki satırlık bir yazı, o yüksek rütbeli müdür tanıdığın derhal devreye girer, hemen o an silinir bütün cezalar.

Tamam da canım kardeşim, devleti aldatmışsın, aldatmamışsın...

Gam kime, keder kime?

***

Trafikte önce sorumluluk biz sürücülerin; kurallara uyacağız.

İkinci sorumluluk siyasilerin; trafikte en salim biçimde seyahat edebilmemiz için gerekli altyapıyı sağlayacaklar ve yolları kullanan herkese gerekli her türlü eğitimi verecekler.

Üçüncü sorumluluk ise polisin; siyasilerin yaptığı yasalara uyulup uyulmadığını denetleyerek, eğer uyulmuyorsa, uyulması için yasayla kendilerine verilen yetkiler çerçevesinde gerekeni yapacaklar.

Peki ama trafik yasalarını çıkaran siyasetçilerimiz, kendi cezalarını sildirmek için başvururken...

Halkın güvenliği için yasaların uygulanmasından sorumlu olan polisimiz, hele de ‘çok’ üst düzey bir polisimiz, siyasetçimizin cezalarını kendi elleriyle silerken...

Ne demişler, üzüm üzüme baka baka...

E o zaman haliye, gam da bize, keder de!

Bu yazı toplam 4957 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar