1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Politik atmosfer her şeye gebe…
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Politik atmosfer her şeye gebe…

A+A-


Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça 'seçim' dedikoduları da artmaya başladı.
Hem sağdan, hem de soldan ilginç bilgiler var.
Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilmiyorum.
Ancak söylenenler de az bu değil.
Mesela Eroğlu'nun “aday olmayacağını “söyleyenler var, bunca tantanaya rağmen.
Hatta yakın çevresinin sağlık sorunları nedeniyle “aday olma” dediği söyleniyor.
Genel manzaraya bakacak olursak, ne Eroğlu'nun kendisi, ne de ailesi (kızları) seçime dudak bükmüyor, aksine hevesleri yerinde…
Peki UBP çevreleri tarafından, özellikle de UBP'li gençler tarafından dillendirilen “Aday olmayabilir” sözleri neden gündeme sokulmaya çalışılıyor?
Farklı nedenleri olabilir.
Birincisi Eroğlu'na karşı duran çevreler seçimden sonra “Eroğlu'suz döneme” hazırlık yapmaya çalışıyor olabilir.
Yani “aday olmayabilir” denilerek Eroğlu UBP içinden kemirilmeye çalışılabilir.
Bu işin UBP tarafı…
Bir de UBP dışında bunu dillendirenler var.
Peki bunu parti dışında kim, ya da kimler yapar?
UBP'nin oylarına talip olanlar!
Kim, sağdan oy almak için kolları sıvadı?
Kim “partisiz” maskesi altında eski UBP'lilerle kol kola girip “bağımsız” rollere büründü?
Dikkatli bakarsanız göreceksiniz…

***

Bu tantananın bir de DP tarafı var tabii.
DP içinde kaynayan kazan tarafı.
Kimilerine göre yaratılacak bir kriz ortamının Eroğlu'nun seçim taktiklerinden bir olacağını dillendiriyor.
Hatta iddiayı ileri noktalara taşıyanlar da var.
“UG” kanadından ismi öne çıkan isimlerin DP'den istifası ile başlayacak sürecin bir hükümet krizine kadar sokulmaya çalışılacağı, hatta hükümeti komitelerde “karar alamayacak” noktaya itecek planlar olduğu da belirtiliyor.
Gerçekleşir mi, bilmiyorum.
Ancak şimdilerde sağda konuşulan 'seçim planları' arasında bunlar var.

***

Derviş Eroğlu entrika ve siyasetin tuzaklarını iyi bilen bir siyasetçi.
Seçimden önce birçok taktiği yürürlüğe sokacak anlaşılan.
Örneğin yüzüne gözüne bulaştırsa da uydurma “harita” bunlardan biriydi.
Bu açıdan bakıldığında “harita” gibi iç siyasete yönelik ciddi manipülasyonları 'silah' olarak kullanması muhtemel.
İzleyip, göreceğiz.
Zira fırtına öncesi sessizlik kısmındayız iç siyasetin.
Her türlü entrikanın arifesindeyiz.
Politik atmosfer her şeye gebe…
Neler olacak, göreceğiz.

DEDELER Mİ? GENÇLER Mİ?  

Siyasette 'yaş' konusu hiç kuşkusuz 'tartışma' ya da 'tercih' konularından olmuştur.
Kimisi politikanın yaşı olmaz der, gider Derviş Eroğlu gibi adamı Cumhurbaşkanı seçer, sonuçlarına katlanır.
Kimileri de 'yeter artık bu dedelerden çektiğimiz' der, yeni ister, meclisi genç vekillerle doldurur, tıpkı geçen sene olduğu gibi…
Bu iki bakış açısı 2015 Nisan'ında da 'tercihlerimizin' başında gelecek, Kıbrıs sorunu odaklı tercihler dışında… 
Bir tarafta gençler var, Sibel Siber, Kudret Özersay…
Diğer yanda dedeler, Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı…

Toplum kimi seçecek?
Eskisiyle devam deyip Eroğlu'na mı oy verecek?
Yoksa “eskinin farklısı mı acaba” diyerek Akıncı'yı mı tercih edecek?
Siyasetin yükselen ismi-arkasında CTP gibi bir gücü de taşıyan Sibel Siber'e yönelenler mi çok olacak?
Partilerden uzak durduğunu söyleyen Kudret Özersay mı çok oy alacak? Hangisi galip gelecek?
İki ‘eski’, iki de ‘yeni’ aday var karşımızda…
İki dede…  İki genç…
Tercih sizin...

--------------------------

FACEBOOK

29 yaşında LTB Başkanı oldu.
55 yaşında "gençler 21.yy siyasetini daha iyi anlıyor" diyerek kendi emekliliğini ilan etti.
67 yaşında, LTB Başkanlığı için genç bir adaya inandı, hatta kefil oldu. 67 yaşının ikinci yarısında 55 yaşındaki Meclis Başkanı ve eski Başbakan'a adaylık (CB) için henüz genç olduğunu söyledi.
Hepsini yapan aynı kişiydi. Kurmaca değil, yazılanların hepsi gerçekti.  Bu kadar farklı                                   gerçeklik aynı anda yaşanabilir miydi?         
• MUTLU AZGIN

Bu yazı toplam 2141 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar