1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Politikada hiçbir şey kazayla olmaz
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Politikada hiçbir şey kazayla olmaz

A+A-

2009 öncesinde KTHY’nin yer hizmetlerini özelleştiren, GSM operatörlerine yetki devrini gerçekleştiren ve özel sektörün içinde yer aldığı pek çok benzeri icraata imza atan partimiz, 2009 sonrasında özgürlükçü sosyalist bir parti olarak 40 yıllık birikimlerini parti tezleri ile taçlandırdı.

Solcu bir parti topluma gelecekteki riskleri anlatır ve toplumsal kaygılara yanıtlar üretir. Tezlerimizi hazırlarken olması gerektiği gibi özelleştirmelere karşı kuşkucu ve temkinli bir yaklaşımı benimsedik.

2013’te CTP bu birikimlerle yeniden iktidara geldi gelmesine ancak bazı parti milletvekillerinin basın kuruluşlarına yaptığı açıklamalardan öyle anlaşılıyor ki ekonomi politikalarına ilişkin kafalar hâlâ bulanıktır.
Ahmet İnsel yeni solu tartıştığı bir röportajında, “yeni sol özelleştirmeleri savunuyor mu?” sorusuna şöyle yanıt veriyor:
“Sistematik olarak özelleştirmeler iyidir ya da kötüdür tavrı bağnazlıktan başka bir şey değildir. Kamu hizmetinin toplumun yararına olan alanlarda yoğunlaşmasını sağlamamız lazım”.

İnsel’in bu cevabı CTP’nin tezlerindeki tespitleri de özetler niteliktedir.

CTP, tezlerinde, “stratejik kurumların özelleştirilmesine karşıyız” diyerek, “bu kurumlarımızın ancak özel sektör paydaşlarıyla birlikte daha verimli hale getirilip insanlarımıza daha iyi hizmet götürmeleri konusunda yapılabilecek çalışmalara, mülkiyet ve ana hizmetleri kamunun elinde kalacak şekilde destek verebiliriz” savıyla, “zorunluluk halinde kamu-özel ortaklığını değerlendirebiliriz” şeklinde yorumlanabilecek bir yaklaşımı benimsemiştir.

Partinin geçmişte uyguladığı politikalarla çelişmemeyi gözeten ve katı olan her şey buharlaşır felsefesine dayandırılan tezlerimizi gelinen konakta nasıl yorumlayacağımız önemlidir.

2013 Aralık ayında toplanan 24. Kurultay’ın kararları ışığında “sürdürülebilir bir ekonomik yapının oluşturulmasını” nasıl başaracağımız hususunda iktidar partisi milletvekillerinin kafasının bulanık olmaması gerekir.

Ekonomi, iktidardaki bir partinin parti-içi siyaset alanı değil halka hizmet alanıdır.

Parti-içi siyaset yapmak isteyenler parti organlarında konuşur.

Önümüzdeki haftalarda hükümetimizin ikinci bütçesini oylayacağız.

Bütçemizin tamamına yakını maaş ve maaş nitelikli harcamalara ayrılmaktadır.

Bu bütçe, stratejik alanların gelişimini sağlayabilecek esnekliğe sahip değildir.

Partimizin kamudaki maaşları düşürmek gibi bir politikası olmadığına göre toplumumuzun alım gücünü artıracak, yaşamı ucuzlatacak ve stratejik kurumlarımızı güçlendirecek yatırımları kamunun tek başına üstlenebileceği koşullardan uzağız demektir.

Hükümet’in, partimizin örgütlü gücünü de yanında hissederek, gerek tezlerimizin gerekse 24. Kurultay’ın belirlediği yönde bir gidişat için yapılacakları hızlıca planlaması gerekmektedir. Aksi halde yaşanacak sıkıntıların vebali büyük olacaktır.

Bütçe görüşmeleri başlarken açılış konuşmamda, “köklü reformları ciddiyetle ele alamadığımız her saniye yurttaşlarımıza karşı siyasi bir suç işlemiş olmuyor muyuz?” diye sordum.

Bütçe görüşmeleri devam ederken partinin görevlendirdiği Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı’na parti milletvekilleri gazete beyanatlarıyla sert eleştiriler yöneltiyorsa, gidilecek köyün minareleri görünmüştür demektir.

Maliye Bakanı Zeren Mungan’ın şu tespitleri önemlidir:
“Bütçe sadece sayılardan ibaret olmayıp, bu sayıların yaratmayı hedeflediği performans ve oluşturacağı değerler önem taşımaktadır. Bütçe, bir ülkenin geleceği için hazırlanır. Esas amaç ekonominin çarklarını döndürmeyi başararak; daha çok istihdam, daha çok üretim, daha çok katma değer, daha eğitimli ve sağlıklı bir toplum yaratmaktır. Bizleri sınırlayan zorunlu harcama kalemlerimiz olsa da üstlendiğimiz bu görevin sorumluluğunun bilincinde etkin kaynak dağılımı hedeflenmiştir. Tüm bunları yaparken gelecek nesillerin yarınlarını biriken borç yükü ile ipotek altına alma hakkımız olmadığının da bilincindeyiz”.

2015, belediyelerimizin ve tüm stratejik kurumlarımızın ardı ardına çökeceği bir yıl mı olacak yoksa solcu bir partinin iktidarda olmasını fırsat sayarak kurumlarımızı mali ve idari yönden güçlendireceğimiz bir yıl mı olacak?

Unutmamak gerekir ki politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır…

Bu yazı toplam 2157 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar