Portakalı soydum
Gazeteci arkadaşlarım anlatıyordu:
- “Bana 6 bin lira maaş önerdi.”
- “Bana 10 bin...
- “Bana bir ev....”
* * *
Yeni bir gazete yayınlandı.
Hani belki kamu için sıradan bir maaştır 6 bin lira da...
Özelde epeyce “üst düzey…”
(Müdür maaşı değil henüz, en azından benim bildiğim…)
* * *
“Teklif” yığını altında anlatıyor dostlar…
“Bana niye hiç teklif gelmedi” dedim.
En nihayetinde çeyrek asırdır bu meslekteyiz.
İyi kötü bunun 20 senesinden fazlasında editörlük yapıyorum.
Geçen bir hesapladım, hayatımın son 9 bin gecesi, her gece, gazete baskıya gidene dek beklemekle geçiyor.
Yine de...
Ne arayan oldu, ne soran (!)
* * *
Medya "hesaplaşma alanı”na dönüştü.
Gazetecilik gailesi cılız mı cılız kaldı.
Çünkü sahiplik yapısı değişiyor.
Kamuya sızan gazeteciler ekonomik özgürlük kazanırken, üretim açısından ya siyasete tosluyor, ya üretimsizliğe...
Özelde derseniz tam bir "can pazarı" var, çıplak ayak yürürken, “cam kırıkları” üzerinde...
* * *
Ne ilginç şu hayat!
Girne'de "sokak dövüşü" yapmıştı, yeni medya patronu, siyaset heveslisi ulusalcı iş insanı...
Paldır küldür bir kavga olmuştu.
Hücre yerine hastaneye kaçmıştı.
Manşetten vermiştik, birkaç gazete…
Kimi gazeteler “suspus” kalmıştı.
Şimdi o görmezden gelenler, kendi personeli de transfer edilince, her gün manşet yapıyor.
Daha önce yayınlamadıklarının da acısını çıkarıyorlar.
* * *
Hayat zor...
Yaşamak ağrısı ağır…
Gündem kendini yineliyor, durmaksızın...
İnsanoğlu kendini yiyor.
Ve hükümetçilik de gazetecilik de, devletçilik de hepsi ayın oyun...
Hep bir tekerleme...
“Portakalı soydum, başucuma koydum...”
- Müşavirlik geri gelecek mi?
- Dokunulmazlıkların kaldırılması süreci ileri taşınacak mı?
- Özgürgün dosyası da sıraya girecek mi?
- Hukuka aykırı yurttaşlık davalarına devam edilecek mi?
- Devlet arazilerinin kiralanması dosyaları tek tek açılacak mı?
- "Çalışma izni yurttaşlık sebebi olmayacak” tavrı sürecek mi?
- Bakanlık onayıyla verilen yurttaşlıklar dahil tümü 'şeffaflıkla' açıklanacak mı?
- Türkiye'ye gönderilen 'Ekonomik Program' kamuoyuna açıklanacak mı?
- Türkiye'den gelen 'Ekonomik Program' kamuoyuna açıklanacak mı?
Doğruyu söylemek yetmez (!)
"Eski alışkanlıklar değişmedi" diyor Kudret Özersay, hükümetten çekilme sebebini özetlerken…
"Mesele bir arazi, iki arazi, üç arazi değil."
Diyor ki;
"Meseleyi araziye indirgemeyiniz."
“İcraat yapamayacak noktaya geldik.”
Çok dikkatle dinledim.
Not aldım.
Yeniden dinledim.
"Mesele bir kişi değil, bir yaklaşım ve mantalite meselesidir" diyor.
Özellikle altını çizdim.
Mantalite.
Yani zihniyet.
Gerçekten önemli.
Siz de bunu bir kenara not ediniz lütfen.
Mesele mantalite, zihniyet, anlayış meselesiyse eğer...
“Erken seçime gidelim diye bir düşünce içinde değiliz” de diyor.
O zaman UBP'yle nasıl bir ortaklık olacak, eğer olacaksa…
- “Babasından arazi kiralayanlar orada...”
- "Banka hesabındaki şaibe ortadan kalkmamış vekil orada…"
- "Tarlayı, arazi diye gençlere dağıtanlar orada…"
- "Usulsüz yurttaşlık dağıtanlar orada…"
Mesele mantalite, zihniyet, anlayış meselesiyse…
* * *
Dikkatle not aldım.
Şunu da söyledi Özersay...
"Doğruyu söylemek yetmez, doğruyu yapmak da gerekir."
Öyle!
HP mi donacak, hükümet mi?
“Bizim ekonomimiz maaşlara yüzde 30 hayat pahalılığı artışı ödeyecek kadar iyi mi gidiyordu?” diye sordu, Kudret Özersay…
“Dörtlü”ye dair sorgulama yaparken!
İşin aslı sorarken, bunu onaylamadığını ima ediyordu.
Doğru anlamışsam eğer…
Yeni dönemde…
Hayat Pahalılığı ödeneği “dondurulacak” gibi duruyor.
Ya da…
HP HP’ye karşı!
Bakalım hangisi donacak.
* (Foto/montaj: Senih Çavuşoğlu)
Yatak kapasitesi
Türkiye’den adaya gelen deneyimli gazeteci Yavuz Donat yazdı, okudum, kuşkulandım, araştırdım.
<<… Turizm... Canlı... KKTC'deki yatak kapasitesi 25bin... "Güney Kıbrıs'taki yatak sayısının 4 katından fazla."…>>…
Ya yanlış anlama var.
Ya da yanlış yönlendirme.
Kıbrıs’ın güneyinde en son yatak sayısı 86 bin 458’di.
Turizm örgütlerimiz adanın bütününe dair istatistikleri paylaşırsa, tam da emin olabiliriz.
Ortada bir yanlış varsa eğer…
Hem Kıbrıs sorununa dair…
Hem de dağılan hükümetlere…