Program, Cesaret ve Azim...
Adaylara mesajımdır...
Uzun bir süredir yazmak içimden gelmedi. Aslında ne yalan söyleyeyim ‘’gündeme dair’’ yazmak istemedim. Tekrarlardan, aynı sorunları konuşmaktan, yazmaktan ve hiçbir şeyi çözememenin hepimizin sırtına yüklediği ağır yükten sizler gibi ben de yorulmuştum. Ama biliyorum ki sizleri de köşemi de özledim. Öyleyse yeniden umutla paylaşmaya devam diyorum.
* * *
Şimdi önümüze sürpriz bir erken seçim kararı çıktı. Yapılan tartışmalardan da anlıyoruz ki; iktidarın onca kötü kararına ve ülkeyi uçuruma sürüklemesine rağmen ne siyasi partilerimiz, ne de halk aslında pek de seçime hazır değilmiş. Bir şaşkınlık, acemiliktir gidiyor ki; tam bir Kıbrıslı uyuzluğu. Önce ‘’yaptığımız bu seçim sistemi olmadı, kimse bunu anlamayacak ‘’ dendi. Sonra bir kısım aday adayları sanki ‘’start’’ düdüğünü bekliyormuş gibi sosyal medyaya dökülüverdi. Arkasından teklif bekleyenler demeçler verdi. O da yetmedi adayların nasıl seçileceği ile ilgili de bazı partilerde kaos yaşandı. Yüksek seçim kurulu başkanı açıklama yapmak zorunda kaldı. Bunlara ek olarak bir de her seçimde farklı bir heyecanla yaşayan, hatta ve hatta sadece bu seçim heyecanını yaşamayı bekleyen bir kesim var ki onlara da buradan el sallıyorum.
Eh ne deyim? Burası KKTC hepsi normaldir. ‘’HAYIRLISI’’ deyip umudu beslemeyi seçiyorum J
Bana göre de bir an önce seçime gidip neredeyse mafyanın eline düşen veya mafya haline gelen bu iktidardan kurtulmak en azından yaşama dair Kıbrıs’ın kuzeyinde bir UMUTTUR.
Ancak benim kafamda çok büyük soru işaretleri vardır. Yeni seçilecek olan milletvekilleri, meclis ve kurulacak olan iktidar artık bizi bir ahtapotun kolları gibi saran yok eden ana sorunlardan kurtarmak için yeterli iradeye gerçekten sahip olacaklar mıdır? Ya da kurtulmak gibi bir idealle mi seçim için kolları sıvadılar?
Kumarhaneler, gece kulüpleri, bet ofisleri ve bunların bize armağanı mafya ve uyuşturucudan bahsediyorum. Siyasi partilerin seçim programlarında bu kurtuluşa dair herhangi bir öneri görebilecek miyiz?
Devlet tüm bu kurumları haraca bağlamışken ve adaletsizlik, bizzat yasa tanımazlık seks ticareti ve kumar üzerinden dönüyorken...
Devlet bütçesi aklanan bu kara paralara muhtaçken?..
Üniversitelerin bilim yuvası, toplumun geleceği ve aslında dünyanın geleceği olduğunu unutmuş ve sadece öğrenciyi ülkeye giren dolar ya da Euro olarak algılamaya başlamışken. Minicik bir ülkeye hiç bir denetim mekanizması kurmadan 35- 40 adet üniversiteye izin veren yine bizim devletimiz ve hükümetimizdir. Maalesef yok edilen geleceği göre göre iktidara gelen hiç bir siyasi parti, meclis ve Cumhurbaşkanı bu yanlış uygulamayla savaşmayı göze alamadı.
Yeni meclis ve hükümet hepsi kendi içinde bir devlete dönüşen bu çarpık yapılarla çağdaşlaşma anlamında mücadele edebilecek mi?
Vatandaşlıklar tam bir yılan hikayesine dönüşmüş durumda. Vatandaşlık verelim sayımız Rum’a yetişsin argümanı ile ipin ucu öylesine kaçtı ki; ülkeye hiç uğramayan insanlar bile bir telefonla vatandaş yapılırken; bu ülkeye yıllardır terini emeğini akıtan binlerce emekçi sürünmeye terk edildi.
Hangi siyasi parti yıllardır çözülemeyen bu duruma adil bir çözüm getirecek?
Türkiye ile ilişkilerde hangi parti kimlikli bir duruş sergileyebilecektir?
Siyasi partiler bunları çözme kararlılığı göstersin, program üretsin bence zaten arkası gelecektir.
Seçime girme hevesinde olan partiler ve milletvekili adaylarının eğer ki dertleri meclise girelim bir koltucuk da biz alalım değilse, bu sorunlarla ilgili ajandalarında ciddi bir program, yüreklerinde büyük bir cesaret ve bitmeyecek bir azim olmalıdır. Yoksa uzaktan kumanda ile yönetilen bir meclise gitmenin kişilere yararı olsa da topluma ve ülkeye pek bir yararı olmayacaktır.