1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Program tartışmaları ve toplumsal onurumuz
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Program tartışmaları ve toplumsal onurumuz

A+A-


Ulus-ötesi dönem kendi diyalektiğini oluşturuyor.

Merkez siyaset gerçeğin / aklın gücünü arkasına aldıkça duyguları temsil yeteneği gelişmiş olan aşırı sağ ve radikal sol yükselişe geçiyor.

Ulus-ötesi döneme geçişin ardından farklı ülkelerde yaşanan tecrübeler gösteriyor ki yapısal reformlara duyulan ihtiyaçla milli / toplumsal onuru bir arada düşünebilmek gerekiyor.

Dünyada olup bitenleri yakından takip eden CTP de zaten akıl yoluyla sorunlarımızın çözümü için çalışırken toplumsal hassasiyetlerimizin sözcüsü olabiliyor.

Ne seçim öncesindeki ne de seçim sonrasındaki açıklamalarımızda hukuk düzeni, kamu, ekonomi ve diğer alanlardaki yapısal sorunları inkâr yolunu seçtik.

Sürdürülebilir bir toplumsal ve ekonomik yapıya ulaşma hedefinde ısrarcı olurken kültürümüze, kimliğimize ve onurumuza sahip çıkmayı da hep siyasal varlığımızın temel nedeni addettik.

Yapısal reformları öne sürerek irademizi herhangi bir dış güce teslim etmediğimiz gibi tepkiselliğe dayalı bir siyasetle yapısal reformları ötelemenin yanlışlığını da her fırsatta ortaya koyduk.

Merkez sol duruşumuzun gereği olarak insan odaklı siyasete inandık.

Sosyal devlet anlayışıyla, fırsat eşitliği ilkesiyle, yurttaşlarımız arasında gelir uçurumu yaratmayacak uygulamalarla demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü temelinde kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için çalışıyoruz.

Yapısal reformları da toplumsal kimliğimizi, kültürümüzü ve onurumuzu da önemsiyoruz.

Merkez sol siyasetin temsilcisi olarak güvendiğimiz tek güç toplumumuzun demokratik iradesidir.

2016’ya ilerlerken ekonomik program tartışmaları alevleniyor.

Belli ki bu erken tartışmalardan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde birileri bir medet umuyor.

Biz kendi sosyal ve ekonomik programlarımızı hazırlamayı savunarak iktidara geldik.

Bu duruşumuzdan bir milim sapmış değiliz.

Sosyal ve ekonomik program tartışmaları CTP’yi zora sokmaz bilakis güçlendirir.

Bu konuda siyasi çizgimiz nettir, özgüvenimiz tamdır.

Yolumuzu biz tayin etmeliyiz!

Vizyonumuzu, ilkelerimizi, hedeflerimizi ve bir takvime bağlı yürüteceğimiz programımızı biz oluşturmalıyız!

En temel hedefimiz günü kurtarmak yerine toplumumuzu karşılıklı kabul edilebilir federal çözüme ve barışa hizmet edecek sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaktır.

CTP’nin iktidarda oluşu bu anlamda bir fırsattır.

Seçim öncesinde açıkladığımız programımızı diğer siyasi partilerle birlikte gözden geçirebilir, sivil toplumla istişarelerde bulunabiliriz.

Bugüne kadar “reformları geciktiriyorsunuz” diyenlerin de “teslimiyetçisiniz” diyenlerin de programımıza dair somut görüş ve önerilerini muteber saymak bizim görevimizdir.

Bu zemini yakalayabilirsek toplumumuz masada ilk kez bu denli güçlü ve ne istediğini bilen bir pozisyonda olacak.

Toplumsal ilerlememiz ve aynı zamanda Türkiye ile ilişkilerimiz açısından da bu bir milattır.

Toplumsal onurumuzu kurtarmak için kendi programımızı hazırlarken önümüzdeki 3-4 yılın sonunda cari harcamalarımıza dış destek ihtiyacını ortadan kaldırmamız gerekiyor.

Türkiye’nin cari harcamalarımıza sağladığı kredi miktarı tedricen azalırken, elde edeceğimiz hibe miktarı ise her yıl bir miktar artmış olacak. Bu da örneğin istihdam, sosyal politikalar ve benzeri konular için ihtiyaç duyduğumuz kaynağa rahatlıkla ulaşabileceğimiz anlamına gelmekte.

Toplumsal mutabakatla bu yolu yürürken cari bütçemize sağlanan 216 milyon TL (2015) desteği her yıl nasıl 70 milyon TL azaltacağımız sorusuna elle tutulur bir cevabımız olmalı.

Ortak kararlarımız ışığında gerçekleştireceğimiz yapısal reformları Türkiye’nin bize sağlayacağı her bir kuruşla ilişkilendirerek masaya oturmamız halinde ise hiçbir dayatma ile karşı karşıya kalmayacağımızı öngörmemiz mümkündür.

Bu yolu CTP iktidarında yürüyebiliriz.

Bu konudaki kafa karışıklıklarını siyasi ranta çevirme ustası olan Derviş Eroğlu’nun yerine iç dinamiklerimizle zorlukların üstesinden gelebileceğimize inanan Sibel Siber’i Cumhurbaşkanı seçersek bu yolu çok daha sağlıklı siyasi koşullarda yürüyebileceğiz.

Nisan 2015’in bir diğer önemi de budur.

Bu yazı toplam 3495 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar