Psikologlar Derneği’nden çağrı: “Travmayı tetikleyecek yayınlardan uzak durulmalı…”
Psikologlar, medyayı depremle ilgili travmayı tetikleyecek yayınlardan uzak durmaya çağırdı.
Psikologlar, medyayı depremle ilgili travmayı tetikleyecek yayınlardan uzak durmaya çağırdı.
Rutine dönmenin yaşanabilecek travmanın etkilerini azaltmaya yarayacağını belirten psikologlar, travma ne kadar uzun sürerse toplumsal düzenin bozulmasının o kadar fazla olacağı konusunda da uyardı.
Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği’nin açıklamasında, “İyileştirici faktörlerden birinin insanların birbiriyle dayanışarak acıyı paylaşması olduğu unutulmamalıdır” denildi.
Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, yazılı açıklamasında şu önerileri paylaştı:
“6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası yaşanan kayıpların son derece acı verici olmasının yanında şok döneminin atlatılarak normalleşme sürecinin başlatılması gerekmektedir.
Bilindiği üzere hem Türkiye’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta deprem nedeniyle travmanın etkileri uzun süre hissedilmeye devam edecektir. İlk 7-14 günün şok dönemi olduğu, travmaların etkilerinin ilk günlerde anlaşılamayabileceği, bu etkilerin 1 ay sonra da ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
Rutine dönmek, yaşanabilecek travmanın etkilerini azaltmaya yarayacaktır. Çünkü travma ne kadar uzun sürerse toplumsal düzenin bozulması o derece fazla olur. Bundan dolayı travmanın etkisinin uzatılmasına engel olmak için;
1- Medya kanallarının artık deprem ile ilgili görselleri, haberleri ya da kayıplarımızla ilgi görüntüleri dramatize edici notlar ve videolarla paylaşmamalarını ve etik çerçeve içinde yayın yapmalarının önemini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Çünkü bu içerikteki haberleri tekrarlamak, depremle ilgili rutin bilgilendirmeler yaparak sonuçlarından bahsetmeye devam etmek, doğal iyileşme sürecine müdahale etmek demektir.
2- Medya kanallarının yeni eğitim-öğretim döneminde okul önlerinde canlı yayın yapması, öğrencilerle deprem ve kayıplar hakkında röportaj yapmalarının ciddi sakıncaları olduğunu, bu tarz girişimlerin travmayı tetikleyeceğini tüm medya kuruluşlarına hatırlatmak istiyoruz.
3- Özellikle kitleleri etkileyen bu tarz travmatik olaylarda iyileştirici faktörlerden birinin insanların birbiri ile dayanışarak acıyı paylaşması olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle okullarda ilk 3 ders saati içinde sınıflarda düzenlenebilecek anma / duygu paylaşım saatleri içerisinde öğretmenlerimizin yaşanan olayla ilgili çocukların konuşması için alan açmaları, ihtiyaç duyulduğu kadar çocukların duygularını paylaşmasına ve konuşmasına izin verilmesi oldukça önemlidir. Buna ek olarak, belirlenen programların çok dışına çıkılmaması ve öğretmenlerin kendi rutinlerinin oluşturulmasına olanak verilmesi normalleşmenin daha rahat yaşanmasına neden olacaktır.
4- Kayıp yaşayan kişilerin konuşmaları ya da hemen bir uzmana gitmeleri için zorlama yapılmamalıdır. Bazen yaşanan acı hemen söze dökülemeyebilir ve kişi bu süreçte hemen destek istemeyebilir. Bu tarz erken müdahaleler travmatik kişilere daha çok zarar verici olabilmektedir.
5- Yaşanan acı ne kadar yoğun olursa olsun sosyal medya kullanıcılarının kayıpların resimlerini ve videolarını kullanarak duygularını paylaşmalarının hem kayıp yakınlarına hem de diğer bireylerin travmatik durumlarını kötüleştirebileceğini de hatırlatmak istiyoruz.”