Pür-i pak
Siyasetçi denen tip, "alkış"a göre duruşunu düzenlemeye meyillidir.
Tufan hocam bunu anlatmış ve şu
mesajı vermişti: "İşte bu nedenle toplumun kimi ve neyi alkışladığı siyasetin geleceği için çok önemlidir."
***
Çok uzun senelerdir birbirinin tıpkısı vaatler ortaya seriliyor.
Çoğu tek cümlelik.
"Cek"li "Cak"lı sözler yetiyor seçmeni tavlamaya!
"İyi de nasıl?" sorusu, mevcut yönetimlere öfkenin selinde kayboluyor.
Unutuluyor ki, bugünün sonucu da bir önceye öfke ve benzer sözlerle belirlenmişti.
Dün de öyle olmuştu...
Daha önce de...
***
İşte Tufan Erhürman, tam da bunu anlatmıştı "Basın Odası"nda...
- Eğer siyasetçinin ülkede değişim yaratmasını istiyorsak, tek cümlelik vaatleri alkışlamak dışında, proje üzerinden sorgulamalıyız.
***
Hemen aklıma ilk gelenlerden bir liste yaptım:
- Askerliği kaldıracağız!
- Polisi sivile bağlayacağız.
- Gece kulüplerini, kumarhaneleri, bet salonlarını kapatacağız.
- Üçlü kararnameyi tarihe gömeceğiz.
- Sınavsız, partizan istihdama son vereceğiz.
***
Bu "sözler" üzerinden siyaset dün de iş yapıyordu, bugün de!..
Dün de cazipti bu sözler bugün de...
Iktidara gelene kadar(!)
***
Çünkü "yönetmek" bir proje ve insan kaynağı işi!
Kaynak sorunu ciddi.
İdealist kadrolarınız az.
Ve "kazanılmış" denen haklar bir yandan güvencesi olurken emekçilerin, öte yandan kimilerinin sarsılmaz "statükosu"nu besleyebiliyor.
***
- "Herkese bir EV, bir de ARABA" kampanyası yapılmıştı bir zamanlar, seçim öncesi...
Şimdi sorsanız "haklı çıktık" diyecekler, birden fazla ev, araba hesaplanacak hatta...
***
SİYASETÇİNİN tüm "günahlar"ın sahibi, gerisinin de pür-i pak olduğu sanrısı içinde hepimiz kendimizi kandırmaktan mutluyuz şimdilik...
Böylesi bir konumlama çoğunluğun işine geliyor.
Günler de böyle geçiyor...