“Puzzle’ın eksik parçalarının tamamlanması gibiydik...”
Türkçe öğrenen bir grup Kıbrıslırum, kendilerine Türkçe öğreten öğretmenleri Miranda Hristodulu eşliğinde Kıbrıs’ın kuzeyine geçerek, “Süt Babam” filminin kahramanı Birgül Kılıç Yıldırım’la bir araya geldiler.
Birgül Kılıç Yıldırım, sosyal medya sayfasında paylaştığı bu güzel buluşmayla ilgili olarak şöyle yazdı:
“Bugün güneyden misafirlerim vardı. Türkçe öğretmeni arkadaşım Miranda Hristodulu sınıfını topladı ve Ledra Palas’tan geçip kuzeye geldiler.
Onlarla birlikte çok güzel vakit geçirdik.
Arkadaşlıkları, sohbetleri, cana yakınlıkları beni çok mutlu etti ve duygulandırdı.”
“MİRANDA İLE DOSTLUĞUMUZ KARDEŞLİKTİR ASLINDA...”
“Miranda ile dostluğumuz kardeşliktir aslında. Biz bu adanın çocuklarıyız, kardeşiz, biriz. Bugünkü dersleri, “praktis” olduğu için ders saatlerinde benimle buluşmayı tercih ettiler. Onlarla Lefkoşa surlariçinin kuzeyini gezdik, bol bol Türkçe konuştuk. Sıkıştığımızda İngilizce’ye başvurduk ama öğretmenimiz Miranda onları Türkçe konuşmaları konusunda hep yönlendirdi, ikaz etti.”
“PUZZLE’IN EKSİK PARÇALARININ TAMAMLANMASI GİBİYDİK...”
“Marina, Marilena, Despo, Antri, Stelios, Antreas, Spiros ve meslektaşım, kardeşim Miranda ile birlikte kahve içtik, hellim ve nor böreciği yedik...
Bol bol sohbetli, esprili ve kahkahalı bir gündü bugün... Kıbrısı yaşadık... Hem de doya doya yaşadık. Puzzle’ın eksik parçalarının tamamlanması gibiydik bugün. Hepsini çok sevdim. Onlarla en kısa bir zamanda yeniden buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.”
“KIBRIS’TA DOSTLUĞU ENGELLEYEMEZSİNİZ...”
“Ha bu arada Paskalya olduğu için Miranda bana Pilavuna getirdi. Pilavunaları Cemal ile yuttuk... Kıbrıs’ta barış belki daha uzun yıllar gelmeyebilir. Çünkü bunu gerçekleştirmek sadece bizim elimizde değil. Çok taraflı, çok karmaşık bir konudur Kıbrıs sorununu çözmek.
Ama Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler, barışı bekleme yerine, aralarındaki dostluğu ve arkadaşlığı alabildiğince genişletmeli kökleştirmeli ve sağlamlaştırmalı ki birdaha aramıza başkaları girmesin giremesin. Tıpkı bugün bizlerin yaptığı gibi. #kıbrıstadostluğuengelleyemezsiniz çünkü barış bizim içimizde, yüreklerimizdedir...”
SÜT BABAM FİLMİ’NİN ETKİSİ...
Bilindiği gibi Birgül Kılıç Yıldırım henüz minik bir bebekken 1974 savaşının içinde belli bir çeşit süt içmesi gerekiyordu ancak bu süt bulunamıyordu. Birgül’ün babası Dereboyu’nda Kanlıdere’nin içine inerek burada görevli bazı Kıbrıslırum askerden bu sütü bulmaları için yardım istemişti. Orada görev yapmakta olan çok değerli arkadaşımız, kendisi de bir “kayıp” yakını olan Antreas Efstathiu bu südü bularak Birgün’ün babasına getirmiş ve getirmeye devam etmiş, böylece küçük Birgül, ihtiyacı olan süde kavuşmuştu. Birgül büyüdüğü zaman, “Süt Babam” dediği kendine bu sütleri getiren şahsı aramaya koyulmuş ve onu bulduğu zaman da Birgül Kılıç Yıldırım’ın eşi olan film yönetmeni Cemal Yıldırım oldukça etkileyici bir belgesel film çekmişti... “Süt Babam” adını taşıyan bu film pek çok yerde gösteriliyor ve bu filmi gören Kıbrıslıtürkler de, Kıbrıslırumlar da bu son derece insani öyküden çok etkileniyor. “Süt Babam” filmi Baf’tan Leymosun’a, Derinya’dan Larnaka’ya dek pek çok yerde gösterildi ve düzenlenen gecelerde Birgül Kılıç Yıldırım ve Antreas Efstathiu ile aileleri, filmi izleyenlerle bir araya geldiler.
Miranda Hristodulu'nun Türkçe öğrettiği öğencileri, Birgül Kılıç Yıldırım'la...
Birgül Kılıç Yıldırım'a bir hediye - Pilavuna...
*** BASINDAN GÜNCEL...
“MİT'in "Küçük Ajanlar" Projesi: Pedagojide endişe uyandıran bir yarışma...”
Arslan ÖZDEMİR/BİANET
Türkiye’de Eğitimciler ve sivil toplum, TC Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na özel olarak düzenlediği "Küçük Ajanlar" adlı resim ve mektup yarışmasna tepki gösteriyor. BİANET’te yer alan haberde şöyle deniliyor:
“Yarışmada çocuklardan "güvenlik", "istihbarat" ve "gizli casus" gibi kavramları resimlemeleri ve mektupla ifade etmeleri isteniyor. MİT'in resmi internet sayfasında duyurulan bu etkinlik, birçok eğitimci tarafından çocuk psikolojisine aykırı ve pedagojik açıdan sakıncalı bulunuyor.
MEB onaylı değil
Eğitim Sen, yarışmanın Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) onayı olmadan düzenlendiğini ve MİT'in faaliyet alanının dışına çıktığını savunarak etkinliğin derhal iptal edilmesini talep etti. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası da (Eğitim-Sen) MİT'in bu tür bir yarışmayla çocukları militarize etmeye çalıştığını ve milliyetçi duyguları istismar ettiğini vurguladı.
Yarışmaya tepki gösteren sivil toplum kuruluşları arasında ise Çocuk Hakları Koalisyonu da yer alıyor. Koalisyon, MİT'in çocukları "küçük ajanlar" olarak görmenin tehlikeli olduğunu ve bu durumun çocukların güvenlik algısını olumsuz etkileyebileceğini savundu.
TC Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB) ise MİT'in "Küçük Ajanlar" yarışmasına ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi.
MİT'in "Küçük Ajanlar" projesinin öğrencilerin pedagojisine olası olumsuz etkileri şunlar olabilir:
*** Güvensizlik ve Paranoya: Yarışmanın "güvenlik" ve "istihbarat" gibi kavramları ön plana çıkarması, çocuklarda gizlilik, güvensizlik ve paranoya gibi duygulara yol açabilir. Bu durum, çocukların sosyalleşmesini ve diğer insanlarla ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Neden endişeleniyoruz?
Yarışmanın içeriği, çocuklarda her yerde bir tehdit algısı oluşturabilir. Bu durum, çocukların sürekli tetikte olmasına ve diğer insanlara karşı güvensizliğe yol açabilir. "İstihbarat" kavramının ön plana çıkarılması, çocuklarda her şeyin izlendiğini ve kontrol edildiğini düşünmelerine neden olabilir. Bu durum, paranoya ve kaygı duygularına yol açabilir. Güvensizlik ve paranoya, çocukların diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir. Bu durum, yalnızlık, izolasyon ve depresyona yol açabilir.
*** Militarizm ve Milliyetçilik: Yarışmanın militarist ve milliyetçi bir bakış açısı sunması, çocuklarda militarizm ve aşırı milliyetçilik duygularının gelişmesine katkıda bulunabilir. Bu durum, çocukların barışçıl ve hoşgörülü bir toplumda yetişmesini engelleyebilir. Yarışmanın görsellerinde ve metinlerinde silahlar, askerler ve savaş unsurları ön plana çıkarılıyor. Bu durum, çocuklarda şiddeti ve savaşı meşrulaştırma algısı oluşturabilir. Yarışmada vatanseverlik ve milli bilinç duyguları vurgulanırken, bu duygular aşırı milliyetçilik ve ötekileştirmeye dönüşme riski taşıyor. Militarizm ve aşırı milliyetçilik, barışçıl ve hoşgörülü bir toplum için tehlike arz eden ideolojilerdir. Çocukların bu ideolojilere maruz kalması, onları önyargılı ve hoşgörüsüz bireyler haline getirebilir.
*** Casusluk ve Etik Dışı Faaliyetlere Teşvik: Yarışmanın "gizli casus" gibi kavramları kullanması, çocukları casusluk gibi etik dışı faaliyetlere teşvik edebilir. Bu durum, çocukların ahlaki gelişimini ve yasalara uyma bilinçlerini olumsuz etkileyebilir. Yarışmada casusluk ve gizlilik gibi kavramlar ön plana çıkarılıyor. Bu durum, çocuklarda casusluğu meşru bir faaliyet olarak algılama riski oluşturabilir. Casusluk, gizlilik ve aldatma gibi kavramlar, etik açıdan sorgulanabilir unsurlardır. Çocukların bu tür kavramlarla erken yaşta tanışması, ahlaki gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Casusluk, yasa dışı bir faaliyettir. Çocukların casusluk gibi kavramlarla teşvik edilmesi, yasalara uyma bilinçlerini zayıflatabilir ve onları yasa dışı faaliyetlere yöneltebilir.
*** Cinsiyet Ayrımcılığı: Yarışmanın sadece "Küçük Ajanlar" olarak adlandırılması ve görsellerde erkek çocukların ön plana çıkarılması, kız çocuklarını dışladığı ve cinsiyet ayrımcılığına yol açtığı eleştirisini beraberinde getiriyor. Bu durum, kız çocuklarının özgüvenini ve kendilik algısını olumsuz etkileyebilir. Yarışmanın adı ve görselleri, vatanseverlik ve milli bilinç gibi kavramları sadece erkek çocuklarla ilişkilendiriyor. Bu durum, kız çocuklarının bu kavramlarda yer alamayacağı fikrini oluşturarak cinsiyet ayrımcılığını körüklüyor. Kız çocukları, "Küçük Ajanlar" projesinde kendilerini temsil edilmez görerek özgüven kaybı yaşayabilirler. Bu durum, kız çocuklarının cesaretlerini ve potansiyellerini keşfetmelerini engelleyebilir.
Kız çocukları, vatanseverlik ve milli bilinç gibi kavramların sadece erkek çocuklarla ilgili olduğunu düşünmeye başlayabilirler. Bu durum, kız çocuklarının kendilik algısını olumsuz etkileyerek, kendilerini bu kavramlara ve topluma ait hissetmemelerine yol açabilir.
*** Pedagojik Açıdan Sakıncalı İçerik: Yarışmanın içeriği, çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayabilir. Karmaşık kavramların ve etik dışı faaliyetlerin teşvik edilmesi, pedagojik açıdan sakıncalı olarak değerlendirilebilir. Yarışmada kullanılan dil ve görseller, çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayabilir. Karmaşık kavramlar ve etik dışı faaliyetler, çocukların kavrama ve anlama yetilerini zorlayabilir. Yarışma, casusluk, gizlilik ve aldatma gibi etik dışı faaliyetleri teşvik edici unsurlar içeriyor. Bu durum, çocukların ahlaki gelişimini olumsuz etkileyebilir ve onları yanlış davranışlara yönlendirebilir. Yarışmanın içeriği, çocukların hayal gücünü ve yaratıcılığını kısıtlayabilir. Ayrıca, çocuklarda güvensizlik, paranoya ve militarizm gibi olumsuz duygulara yol açabilir. Unutmayalım ki, çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve ahlaki değerleri benimsemesi için uygun bir ortam sunmak hepimizin görevidir.”
(BİANET.ORG – Arslan ÖZDEMİR – 27.4.2024)