1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. QUO VADİS TURİZM  -  TURİZM  NEREYE?
QUO VADİS TURİZM  -  TURİZM  NEREYE?

QUO VADİS TURİZM  -  TURİZM  NEREYE?

Bizim ülkemiz için krizden çıkarılacak ders, õzel ilgi turizmi alternatifleri ile özümüze dönüp, topluma dayalı turizm modeli ile kendimize gelmek, tarih, kültür ve doğa değerlerini öne çıkaracak turizm ile en doğru modeli yaratmak olmalıdır.

A+A-

Hasan KARLITAŞ /
Lefke Turizm Derneği Başkanı

Turizmin tarihsel gelişimi ve küresel salgın Korona Kovit-19 virusu, seyahat ilişkisi üzerine kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. 1950'li yıllarda başlayan ilk turizm hareketine, o yıllarda 25 milyon turist yer değiştirerek katılmıştı. Geçen seneler içerisinde, çok hızlı değişen turizmde, 2019'da seyahat rakamı, yani 70 sene sonra 1 milyar 400 milyon turiste ulaştı. İnsanlar farklı sebeplerle yer değiştirmeye başladı. Bunu da sevdi. Turizmin ülke ekonomilerine ve sosyo-kültürel hayatlarına büyük katkıları oldu. Lâkin taşıma kapasitelerini aşan ülkeler, "no more tourist" demeye başladı. Turizmin artıları yanında, plansızlıktan kaynaklanan çevreye, doğal hayata, vahşi yapılaşmaya ve gündelik yaşama verdiği zararlar konuşulmaya başlandı. Üretim, yerini tüketime, kitlesel kalabalıklar yıkıma, yavaşlık sakinlik yerini hıza bıraktı. Yaşanan gelişmelere alternatif olarak,  sürdürülebilirlik ilkesi, small is beautiful ( küçük muhteşemdir) anlayışı, özel ilgi turizmi turları, yeşil turizm, yeşillenen oteller ve Cittaslow yaşam şekli gibi seçeneklerle turizmde farklı bir ray değişikliği aranmaya başlandı.

Tatil deneyimi, insanı rahatlatan güzel bir duygu. Ancak, özellikle son on yılda kitle turizminin (mass turizm) yarattığı kontrolsüz yığınsal hareketler sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumdaydı. Bu yönde geçmişte okuduğum bir makalede,  “Turizm bize ekonomik ve sosyal hareket olarak çok şey kazandırdı ancak geriye yeri doldurulamayacak birçok kültürel ve çevresel değeri de alıp götürdü” sonucu aklımda kalan bir cümle olarak yer etti.  Bu yüzden yıllarca ülkemizde bir grup turizm gönüllüsü, plânlı kontrollü turizm, sürdürülebilir turizm, eko-agro turizm,  tarih-kültür-doğa ve insan dostu turizm, mass değil klas turizm,  diye duruş sergiledik.

Son dönemde tüm dünyayı etkileyen kovit-19 salgını, turizm ve seyahat ile yayılış gösterdi. Turizmden en fazla pay alan ülkeler ve en çok seyahat eden ülke insanları, şimdiden büyük bedeller ödedi. Ülkemizde de, virüsün yayılışı  seyahat ile oldu. Bir zamanlar turist kaynayan, en çok turistin ziyaret ettiği, İtalya, Fransa, İspanya, Hollanda, İngiltere ve Türkiye  sokakları bomboş... Dünya ciddi bir insanlık sınavı veriyor. Bu kaos ortamında, en büyük krizlerden biri de, turizmde yaşanıyor. Sonu tahmin edilemeyen bu süreç uzadıkça zor günler beraberinde belirsizliği de getirecek.  Lakin, her krizin hem bir sonu olduğu, hem de fırsat olduğu varsayılır. Ki, buna ben de katılıyorum.

 Dünyada, her 10 kişiden biri, doğrudan  turizm ile ilgili meslek grubunda çalışıyor. Virusu ne kadar erken kontrol altına alabilirsek, ülkemizi ve  kendimizi, her anlamda erken toparlayabiliriz. Elbette belirli bir zaman sonra hayat eskisi gibi olmayacaksa bile akışına devam edecek. Turizm de kendine yeni bir yer edinecek. Tüm bu yaşadıklarımızdan, öğrendiklerimizin olması en büyük temennim. 

Nasıl bir Turizm?

 Çoğu tatilci kitle için 2020, tatil plânlarını belirli bir süre erteleyip, evde kalma zamanı olacaksa da, turizmde belirli hareketlenmelerin olacağı ön görülüyor...  Soru şu; Nasıl bir turizm ve turist istiyoruz?

Hiç tartışmasız kovit-19 salgınının, en fazla etkileyeceği alanların başında, turizm sektörü geliyor. Turizm için birlik beraberlikle hareket edebilecek,  her kesimin temsil edileceği, etkili ve sonuç odaklı bir kriz masası şart. Dünya genelinde, 50 milyon kişi işini kaybetme riski ile karşı karşıya. Ülkemizi de büyük sıkıntılar bekliyor. Ülkemizin aynası, tanıtım elçisi rehberler de, krizden dolayı ciddi sıkıntı yaşayacak. Ülkesel ekonomik kriz yanında, işsizlik sorunu yaşayacak, tüm kesimler sonuç odaklı bir çalışma bekliyor..

Bu süreçte her sektör için ayrı ayrı bilir kişilerden oluşan kriz masaları kurulması çok önemli. Hassas bir sektör olan turizmde, rakamsal olarak, ilk aklıma gelen şu örnekleri verebirim. Tümü KKTC vatandaşı en az 100 rehber belirli bir dönem işsiz kalma riski ile karşı karşıya, acenteler, acente çalışanları mağdur olacak, kiralık araba işletmeleri, restoran sektörü ciddi darbe alacak, 25 bin yatağın boş kalma riski, geçici veya kalıcı on bin civarında çalışanın işsiz kalması demek, en önemlisi de turizm ile doğrudan veya dolaylı ilişkisi olan en az 50 sektör (tarım,sanayii, vs.) büyük kayıp yaşarken, turizmdeki bu durgunluk çarşı esnafına da darbe vuracak. Tüm bunları düşünmenin yeri  mi diye dūşünülmesin. Tam zamanıdır. Çünkü ekonomik sıkıntılar yanında işsizlik ve işten çıkarmalar, insanın travmalar yaşanmasına sebep olabilir...

Bu zor süreçte turizmin kayıpları ve işsizlik konularına mutlaka çareler üretilmeli... Bir ay öncesine kadar, turisti çok seven, yabancı dostu Kıbrıs halkı, şu anda turist görmek istemeyen bir ruh haline sahip.

Krizden çıkarılması gereken ders

Kanımca, bu kriz döneminden sonra çıkarılacak en önemli ders, topluma dayalı, tarih, kültür ve doğaya karşı sorumlu Turizm modelidir. Elbette ki önce sağlık. Ancak, korona kovit-19 salgınının en fazla etkileyecegi sektörlerin başında turizm geliyor. Bu krizin sonrası iyi planlanmalıdır. Dünya Turizm Örgütü ve Dünya Rehber Birlikleri Federasyonu haberlerini ara ara takip ediyorum. 50 milyon turizm ile ilgili iş kaybı yanında , sürecin gidişatı belli olmadığı için hesaplanması zor işletme mali kayıpları yaşanacak. Ulaşım, otel, acente, kiralik araç, restoran, müze ören yeri, vs. yanında üç bacaktan olusan turizmin her bacağı özellikle de, hizmet bacağı çok aksayacak. Biz rehberler için de ciddi sıkıntılar yaşanacak. Özellikle serbest çalışan rehber arkadaşların bu süreçte mağduriyetinin en aza indirilmesi önemli. Birlik beraberlik ve dayanışma bu zor günlerde, herkes için çok önemli. 2020 turizmde kriz senesi olacak. Ancak kriz dönemleri sonrasında her zaman yeni fırsatlar doğar... Yıllardır en fazla savunduğum konu, topluma dayalı turizm ve özel ilgi turizmine ayrı bir değer verilmesi, rehberlerin branşlaşması, turizm çeşitliliğine paralel olarak dil çeşitliliğinin artırılması ve tarih-kūltür-doğa üçlüsü etrafinda şekillenecek sorumlu turizm modelidir. Yani gerçeğimize ve özümüze ağırlıklı bir dönüş yapmaktır. Bunu yapan ve başarılı olan çok sayıda destinasyon var... Tabii hayat devam edecekse ki edecek bu gibi konuları ülke turizmi adına düşünmek ve hayata geçirmek gerek. Dr. Mehmet Ali Hacışevki öncülüğünde ve turizm gönüllüsü kişilerden olaşan TARGET (Turizm Araştırma ve Geliştirme Timi), ülkemizin karakterine uygun yeni bir turizm ürünü ve modeli üzerine sorumluluk anlayışı ile ciddi ve kollektif bir çalışma yürütüyor. Sonuçları kısa bir süre sonra, kamuoyu ile paylaşılacak…

Ülkemizde Turizmin genelinde çalışan işgücünün %80'i TC ve yabancı uyruklu kişilerden oluşuyor. Sadece %20'si KKTC vatandaşı....

 

2020’den öğrenerek 2021’i planlamalıyız

Bardağın her zaman dolu tarafına bakmayı seven ve tercih eden birisi olsam da, bu sefer boş tarafına da odaklanmalıyız. 2020 turizm anlamında zor ve kayıp bir yıl olacak. 2020’den öğrenerek, 2021'e hazırlamalıyız… Bu belirsizlik ortamında, insanların seyahat etme oranı ve bildiğimiz anlamda tatil deneyimi yapmasını beklemek aşırı iyimserlik olur. Özetle, turizm olmazsa, turist olmaz. Turist olmazsa, ulaşım, oteller, acenteler, restoranlar, rehberler, kiralık araba işletmeleri, yatçılar, üreticiler, esnaflar, toptancılar, tarım bir zincir gibi doğrudan ve dolaylı etkilenecek. İşsizlik bu günlerde en olumsuz durum olur. Bu dönemde turizmde, daha önceki bazı paylaşımlarımda da belirttiğim gibi, yeni fikirlere, enerjiye, farklı ürün geliştirmeye ve ülkemizin ruhuna uygun vizyona ihtiyaç var. Elbette ki önce sağlık. Ancak turizm çok hassas bir alan… Birlik beraberlikle tüm paydaşların ortak akıl ile hareket etmesi gelecek için çok önemli. Dünya Turizm Örgütü kriz komitesi, bu konuda rehber alınması gerekenleri açıklıyor. Biz de takip etmeliyiz...2020’den öğrenerek, 2021'e hazırlanmalıyız...

Turizm sektörü, rehberden, acenteciye, taşımacıdan, otelciye tüm kesimlerin katılımı ile krizi, Bakanlık ve sektör paydaşları ile yakın iletişim halinde ortak yönetmeli...

Yerel istihdam, yerel üret, yerel tüket

Dünya Turizm Örgütü, 2020'nin en kötü turizm senesi olabileceğini belirterek, çıkış noktası arıyor. Pek doğaldır ki, insanlar önce sağlık sonra tatil diyecek. Bu ortamda, toplu seyahat etmek çok riskli. Bu süreçte, iç turizm hareketinin, küçük gruplar halindeki tematik turların, kişisel seyahatlerin, küçük oteller ve butik işletmelerin tercih oranının yükseleceğine inanıyorum.

Bizim ülkemiz için krizden çıkarılacak ders, õzel ilgi turizmi alternatifleri ile özümüze dönüp, topluma dayalı turizm modeli ile kendimize gelmek,  tarih, kültür ve doğa değerlerini öne çıkaracak turizm ile en doğru modeli yaratmak olmalıdır. Bu zor zamanlar sonrasında, yerel istihdam, yerel üret, yerel tüket anlayışının gelişmesi ve bizi biz yapan yerel değerlerimize hak ettiği değeri vermeyi öğrenmeliyiz…

Sağlıklı günler dilerim…

Bu haber toplam 4067 defa okunmuştur