Raab’ın Mesajları…
Dünya ve Kıbrıs siyasi ortamı tam da Kıbrıs sorununu çözmeye uygun… Dikkatler Covid-19 Pandemi belasına yoğunlaşmışken, tüm halklar bu nedenle sağlıklı gelecek derdine düşmüşken, yeni geleceğin ne zaman ve nasıl geleceği bilinmezken, ekonomiler çökerken Kıbrıs sorununu çözmek için koşullar sessiz sedasız ve stratejik olarak oluşmuş durumda…
BM Genel Sekreteri (BMGS) Mart ayı başlarında 5+BM gayri resmi toplantı organize edeceğini duyurdu. Garantörlerin Dış İşleri Bakanları da adaya ziyarette bulunup adımlarının startejisini belirledi. İngiliz Dış İşleri Bakanı Raab’ın ziyareti ve verdiği mesajlar üzerinde durmak gerek. Raab önce kendi ülkesinin durumunu ve konumunu Kıbrıs sorunu bağlamında tanımladı: “Biz içgüdüsel olarak sorunları çözen bir ulusuz. BM Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi olan bir garantörüz.” Anlarsınız ya… “Biz çözeriz” diyor çünkü “Hem Kıbrıs Cumhuriyeti garantörüyüz hem de BMGK’nin beş daimi üyesinden biriyiz” demeye getiriyor. Bu beş daimi üye de BM adına dünya düzeninin garantörü… Hani TC Cumhurbaşkanı ve AKP Başkanı Erdoğan “Dünya beşten büyüktür” diyor ya, işte onlar ve İngiltere de onlardan biri…
Bir de biliniyor ki şimdiye kadar BMGK’den Kıbrıs ile ilgili tüm raporlar ve kararlar İngilizler tarafından hazırlanmıştır ve Kıbrıs sorunu konusunda BMGK’ne İngiltere önderlik etmektedir. Yani Kıbrıs sorununun bulunduğu bu aşamada BM İngiltere aracılığıyla ipleri eline almışa benziyor. Ve Raab’in “Biz içgüdüsel olarak sorunları çözen bir ulusuz” sözünü de haybeden ve işola söylemediğini de bilmek gerek.
Raab Kıbrıs sorunu çözümü konusunda da ülkesinin, yani Kıbrıs’ın üç garantöründen biri olan ülkesinin, yani dünyanın beş garantöründen biri olan ülkesinin duruşunu da açıkladı: “Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünün kalıcı ve sağlam bir şekilde son bulmasını istiyoruz. Tekrar birleşmiş bir Kıbrıs tam potansiyeline erişirken … Çözüm aynı zamanda bütün bölge için büyük kazançları da beraberinde getirecektir.” Yani, “İngilizler sorun çözer” diyor ya, “Biz Kıbrıs’ın da dünyanın da garantörlerinden olan bir ülkeyiz ya, biz Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde çözeriz” demeye getiriyor. Şimdi gel de, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın “Bizi yabancı ülkeler anlıyor, hak veriyor, resmen tanıyacak ülkeler de var” sözlerine inan… Sarayönü’nde bile bu gündemi heyecanla oluşturamamışken, Kıbrıslı Türklerin kahir ekseriyetine bile bunu kabul ettirememişken gel de Tatar’ın sözlerine inan… Toplantılarına “Annan Planında tanımlanan Kıbrıs Türk Devleti” statüsü ile İslan Konferansı’na davetli olarak katılmaya rağmen hiçbir İslam ülkesinden tanıma konusunda tıs çıkmaz iken, gel de inan… İngilizler çözümün ne olacağını BM adına aktarıyor, durum da kendinden izahlı…
Raab ekliyor: “Bu kadar çabanın ardından çözüme ulaşmamak kimsenin yararına olmayacaktır. Bu yüzden taraflara esneklik göstermek ve fedakarlık yapmaya hazır olarak görüşmelere gelmeleri çağrısında bulunuyorum. Yapmış olduğum görüşmelerde bu yönde bir kararlılık olduğunu görmek beni sevindiriyor.” Yani diyor ki ve aslında Anastasiadis ile Kıbrıslı Rumlara diyor ki “Bunca yılın çabalarını en son olarak Crans-Montana’da heba ettiniz, artık edemeyeceksiniz, tehlike çanları sizin için çalabilir.” Dolayısıyla, mesajındaki “fedakarlık” Rumlara yöneliktir. Ve diyor ya çözüm “Bölge için büyük kazançlar getirecektir”, Türkiye’ye mesaj veriyor: “Doğu Akdeniz’in hidrokarbonlarına ve bölgenin enerji merkezi olma vizyonuna böylece ulaşabileceksin, esnek ol”. Ve Raab bu tavsiyelerine tarafların kararlılıkla katıldıklarını da belirtiyor. Demek ki aş pişeceğe benziyor
Bu arada aşı da pişmiş! KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Raab ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği Covid-19 aşısından Rum Kesimine verileceği duyumunu aldıklarını, dolayısıyla bu aşıdan “Kıbrıslı Türklerin payını” istediklerini, Raab’in da bunu olumlu şekilde değerlendireceğini söyledi. Ya Raab, sen nelere kadirsin?! Tatar senden Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığından kaynaklanan payını istedi, sen de tabii ki olumlu değerlendirdin. Kıbrıslı Türkler de aptal ve Tatar’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’ni red ve inkar eden sözlerine inanacak… Demek ki Tatar Sarayönü’nde başka söyler, Silihtar’da kapalı kapılar arkasında başka konuşur; halkın aklı ile dalga geçmeye çalışır… Diyor ya Tatar “Hiçbir zaman bize empoze edilecek zorlama bir çözümü kabul etmeyiz”, zorlayan olacağa da benzemiyor, zorlama ortamı olacağa da benzemiyor… Raab “Biz içgüdüsel olarak sorunları çözen bir ulusuz” diyor ya, zorlama yok, içgüdüsel var… Ve belli ki deneyimlerinde bu şekli ile sonuç aldıkları için bunu öğüne öğüne söylüyor.
Mart başı yapılacak olan 5+BM gayri resmi toplantıda Türk tarafı “İki devletli çözüm” diye ısrar edeceğini ve başka bir şey görüşmeyeceğini söylüyor ya, BMGS de “Yaratıcı başka fikirleri de dinleyebilirim ama benim mandam BM Ölçütleridir” diyerek Türk tarafını kızıştırıp Rum tarafını da kızdırıyor ya, İngizler de “Biz çözeriz, zaten taraflar da fedakarlık ve esneklik konusunda kararlı” diyor ya, Covid-19 Pandemisi ile birlikte Kıbrıs sorunu hikayesi de biteceğe benziyor. Yapılan uluslararası açıklamaların satır aralarına bakıldığında tehdit Rumlara, özendirme de Türklere veriliyor… Hazır halklar da Covis-19 ile yatıp kalktığına göre, uzun etmeden çözebilirler Kıbrıs sorununu…
Ama İngilizlere de dikkat; yere düşseler avuçlarında toprak ile kalkarlar…