1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Radyodaki farklı frekanslar! KAİA
Radyodaki farklı frekanslar! KAİA

Radyodaki farklı frekanslar! KAİA

Son günlerde ise yeni bir teknikle tanıştım… KAIA! İlgimi çekti ve bu konuyu Sibel Cebeci ile konuştum.

A+A-

 

Stella Aciman

 

Son yıllarda kitapçı raflarında baş köşeye yerleşen kişisel gelişim kitaplarını görmemek mümkün değil. Bu kitapların satışları ise oldukça fazla. Yine son yıllarda hayatımıza yaşam koçlarının yanı sıra reiki, yoga, meditasyon gibi spritüel kavramlar girdi. Son günlerde ise yeni bir teknikle tanıştım… KAIA! İlgimi çekti ve bu konuyu Sibel Cebeci ile konuştum.

KAİA SAÇMA BİR ŞEY Mİ?

Gelişim merkezinde neler yapılıyor?

Nefes ve şifa çalışmaları yapılıyor. Genelde eğitmenler Türkiye’den gelir. Kişisel ve duygusal gelişime ayrılmış bir merkezdir orası. Merkez açılalı yaklaşık bir sene oldu. Burada bu konularda faaliyet gösteriyor.

Talep var mı?    

Talep var, çünkü zaman değişti ve insanlar kendilerini merak ediyor, geliştirmek ve yeni bir şeyler öğrenmek istiyorlar. Bu yüzden Kıbrıs’ta da, Türkiye’de de bu konulara talep var.

Ben açıkçası çok meraklı değilim bu tür konulara. Kişisel gelişim kitaplarını da pek okumam, okuyamam daha doğrusu. Bu konularla ilgili yazılan çok fazla kitap var ve bunlar bilgi kirliliği yapıyor bana göre. Sizin yaptığınız KAİA tekniğinin diğerlerinden farkı ne?

İlk başta şunu söyleyeyim; Kişisel ve ruhsal gelişim bilgileri artık eskisi gibi değil, çok fazla ve her yerde herkes bir şeyler yapıyor ama çıkış noktası çok önemli. Bir zihinsel teknik bile olsa, bizim amacımız, en azından benim üzerinde uğraştığım şey,  insanın gücünü yadsımadan, kişinin kendi gücünü ortaya çıkartan ve o güçle hayatın içinde bir şeyler yapmasını sağlayan çalışmalardır. Biz hepimiz insan olarak gerçekten çok güçlü varlıklarız. Bu gücün ortaya çıkartılması gerekir. Farklı teknikler ya da farklı insanlar nedeniyle suiistimal ediliyor olabilir, bu da bir tercih meselesi, ama suiistimal etmeden benim gücüm neyse bunu ortaya çıkarmak içindir yapılan çalışmalar. Siz inanmıyor ya da istemiyor olabilirsiniz çünkü size saçma geliyor ama işin içine girdiğinizde gerçek ya da doğru bilgiye ulaştığınızda bunun çok önemli olduğunu görüyorsunuz çünkü kadim bilgilerde de aynı şey vardır bugün de aynı şey söyleniyor.

 

ENERJİ BEDENİ AURA

 

Sizin yaptığınız KAİA tekniğinin diğerlerinden farkı ne?

Kaia, zihinsel tekniklerin dışında enerji artırımı tekniğidir aslında. Buradaki mantık da şu; biz fiziksel bir bedenden ibaret görünüyoruz ama aslında değiliz. Bizim bir enerji bedenimiz de var, bir manyetik alanımız da var, aura diye de geçer. Eskiden bu çok fazla ispatlanamasa da artık şimdi icat edilen makineler de var, birçok hastanede kullanılıyorlar. Aura ölçüm cihazlarıyla auranızın durumu ölçülüyor. Fiziksel olarak hastalanmadan önce aura da bozulmalar başlar, normalde belirli bir biçimi vardır onun, tıkanıklıklar ve bozulmalar başlar ve o cihazda görülür. Dünyada artık pek çok ülkede bu tarz şifa çalışmaları sigorta kapsamındadır ve devlet eliyle insanlara verilir ama Türkiye ve Kıbrıs’ta bunlar hurafe ya da olmayacak şeyler gibi adlandırılıyor ki, bu da normal. Henüz daha bilgimiz o noktaya gelmediği için. Kaiya da bizim sistemimizin aura ya da bütünsel sistemimizin iyileşmesi için çalışır, farklı frekans da enerji aktarır, bozulmuş bütünlüğü tekrar bütün hale getirmeye çalışır. Yani enerjiyle destek sistemidir.

 Nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz ve size kimler gelir?

Fiziksel rahatsızlık içinde olan kişiler; mesela kanser, MS, çocuk felci hastaları gelir. Fiziksel rahatsızlığı olanlar için de şifa çalışması yapılır ama genellikle, günümüzde daha çok manevi arayışta olan, bulunduğu sıkıntıdan, stresten, travmalardan kurtulmak isteyenler de geliyor. Tüm düzeylerde çalışırız, hem bedende hem zihinde hem de duygusal bedende. O yüzden şifa çalışması yapmak için hasta olmaya gerek yok, ciddi bir rahatsızlık geçirmeye de gerek yok, sadece bozulmuş ritmini yerine getirmek için ya da sadece farkındalık yaratmak için gelirler, bir basamaktır çünkü.

Bir kanser hastası size geldi mesela, ne yapıyorsunuz?

Çalışma biçimi aslında şöyle; Bir masaj masası var, seans masası diyoruz biz ona. Hasta oraya yatıyor, üzerini örtüyorum, ondan sonraki süreçte o sadece yatıyor, ben geri kalan çalışmayı yapıyorum. Aurasını tarıyorum, aurada nerelerde problem var, ya da çakralarda. Bu arada çakralar, fiziksel bedenimize enerji girişini yapan araçlarımızdır diyeyim. Çakra ve aura kontrolünü  yaparak bozuklukların yerlerini tespit ediyoruz. Sonra da ben şifalandırıyorum.

 

EL VERMEK

 

Bir alet mi kullanıyorsunuz?

Ellerimi kullanıyorum.

Peki, nereden geldi size bu özellik?

Uyumlanma denilen bir şey var; yani siz, bir insana enerji tekniğini aktarmadan önce ilk başta siz uyumlanıyorsunuz. Anadolu kültüründe de vardır ya, “el vermek” gibi bir şey. Bir nevi el alıyoruz ve kendi kişisel çalışmamızı devam ettiriyoruz. Yani, birinden el aldığınız zaman hemen, “ben oldum, ben artık şifacıyım ” diyemiyorsunuz. Kendinizle de çalışmanız lazım, kendinizin ruhsal ve kişisel gelişimini tamamlamanız lazım. Hem de bir takım etik değerler vardır, onları da uyguluyor olmamız lazım. Ondan sonra zaten çalışmaya başlıyorsunuz.

Hastayı yatırıp elle taradınız, eller size neyi geçiriyor, neyi anlıyorsunuz?     

Normalde bizim ellerimiz fiziksel bedeni gördüğü, enerji alanıyla ilgilenmediği için yabancıyız, ama uzun süre enerji aktardığınızda ellerinizde farklı bir duyarlılık oluşuyor. Normalde ben sizin auranıza baktığımda ya da elimle şu şekilde dokunduğumda siz bir şey hissetmezsiniz belki ama sürekli bunu kullanıyor olsanız, “evet, bir enerji alanım var” dersiniz. Ben de birinin aurasına dokunduğum zaman, uzun süredir bu işi yaptığım için de elimde o duyarlılık gelişmiştir. Yani dokunduğumda, normal bir dokusu mu var, parçalı mı, problemli mi bunu hissedebiliyorum. Yaptığımız aslında bu, biraz elimizin gücüne biraz da sezgilerimize güvenerek, problemli yerleri belirliyor ve üzerinde çalışıyoruz.

 

“ŞİFACI, ŞİFAYI ALAN KİŞİDİR”

 

Bir kanser hastası size gelip tedavi olabiliyor mu?

Olabiliyor ama kaia tekniğinde şöyle bir şey var; spesifik bir konu üzerinde çalışmıyoruz, yani genelde şöyle bir sıkıntı vardır; “ben şifacıyım, ben iyileştiriciyim, kanseri de iyileştiririm… “ denilen bir şey yok aslında. Eğer karşımdaki kişi kanser hastasıysa o kanseri iyileştirmek üzerine çalışmam, siz bir bütünsünüzdür, yani sadece kanserli bölgenizle çalışmak doğru bir şey değil, bütününüzdeki sorun neyse o konuyla ilgili şifa aktarımı yapılır. Asıl iyileşmeyi sizin istemeniz gerekir. Buradaki prensip, ben değilimdir, şifayı alan kişidir. Şunu da açıklamak istiyorum; benim için en önemli konulardan biri “ben şifacıyım” diyorum, meslek ismi bu çünkü ama aslında gerçeklik bu değildir. Şifacı, şifayı veren kişi değildir, şifayı alan kişidir. Ben sadece aracıyım yani bir enerji artırımı yapıyorum, bu enerjiyi bir yerden bir yere transfer eden kişiyim. Sadece benden transfer olması için yıllardır çalışmışım, kendimi geliştirmişim ama sadece kanallık yaparım. Şifa enerjisini kim alıyorsa, açığa çıkan, onun iyileşme potansiyelidir. Bu çok önemli bir konudur, çünkü bazı şeyler “ben şifacıyım” demekle olmuyor. Etik olarak da bizim bilmemiz gereken şey bu. Hepimiz iyileşme gücüne sahibiz, siz kendinizi yeterli sürede dinlendirebilirseniz hiç ilaç almadan da iyileşebiliyorsunuz. Bedenimiz zaten mükemmeldir, bedeniniz zaten kendini çok rahat tolore edebilir ama bizim yaşam şeklimiz, hayattaki duruşumuz, tavrımız, davranışlarımız bedeni hep yok sayıyor, bedenimiz yokmuş gibi davranıyoruz, o hastalandığında da şaşırıyoruz.

Bu öğrenilen bir şey mi okumakla mı, öğrenilir?

Bu konular çok fazla bilinmiyor, insanların kafasında da sorular oluyor, suiistimal de edilen bir konu. Bu teorik olarak öğretilen bir şeydir, ilk bilgiyi alırsınız ama teorik bilgi yanında enerji olarak da uyumlanmanız ya da o eli almanız lazım. Sonra da kendinizle çalışmanız gerekir ve öğrenmiş olursunuz. Ben ilk reikiyle başladım. Tüm dünyada en çok o kullanılır, en çok o bilinir ve reiki zaten güzel bir kanal açmıştır dünyaya şifa enerjisi adına. Reiki, evrensel yaşam enerjisi olarak geçer. Evrensel yaşam enerjisini kullanıyoruz biz, aldığımız nefesle de aslında çiğ enerjisini alıyoruz ama yeteri kadar alamıyoruz. Reikiye kanal olduğunda ya da reikiye uyumlanıldığında, siz artık daha çok çiğ toplayıp kendi bedeninize ya da bir başkasının bedenine aktarabiliyorsunuz. Reiki aşamalara ayrılıyor.

 

“SIKINTILARIMIZI KENDİMİZ ÇÖZERİZ”

 

Reikinin aşamaları var mı?

Birinci aşamada teorisini alıyorsunuz, “enerji nedir, çakralar nedir, reiki nasıl çalışır, ben bunaldım başıma ne gelecek ?” gibi bütün soruların cevabını verir. Sizin çakralarınız da ya da şifayı aktaracak dalgalarınız da açılır. Siz artık bunu aktarmaya hazır hale gelirsiniz ama belirli bir seviyede. Yani bu öğrenilebilir ama desteklenmek zorundadır, her çiğde olduğu gibi. Daha sonra ikinci aşaması gelir. Orada zihinsel ve duygusal sorunlarla da çalışmaya başlarsınız çünkü fiziksel beden değilizdir sadece. Zihinsel ve duygusal katmanlarımız da var, sorunlarımız orada da gizlidir, kayıtlıdır. Şifa çalışmalarıyla onlarla da çalışmış oluyoruz. Hem pratik hem de teorik birleşme size bunu öğretir. Herkes öğrenebilir. Ben mesela reiki öğretiyorum, amacım da şu; reikiyi herkes öğrenebilir herkes kullanabilir, cinsiyet, yaş önemli değildir, düşünce tarzı da önemli değildir çünkü reiki din değildir. Kaia seanslarıyla şifa tekniği yapıyorum, ama seans alanlara reikiyi de tavsiye ediyorum. Çoğuna da öğretiyorum zaten. Şifa yaptığım kişinin sonrasında kendisinin reikiye devam etmesi gerekir, bu sorumluluğu alması gerekir çünkü bu hayatta hepimiz sıkıntılarımızı kendimiz çözmekle yükümlüyüz, bu bilinci de aktarıyorum zaten.

Kuantum, reiki, yoga, yaşam koçluğu bunların hepsi bir bütün müdür?

Hepsi hem bir bütündür, hem değildir. Hepimiz bir bütünün içindeyiz zaten, ama onlar her biri farklı tekniklerdir aslında. Kaia, yoga, enerji aktarımı hepsi farklı teknikler. Hepsini ayni anda kullanmanıza gerek yoktur. Bazıları daha fiziksel düzeyde çalışır, bazıları daha duygusal düzeyde çalışır, bazıları da daha bütünsel. Kaia tekniğini sevmemin bir nedeni bütünsel olmasıdır. Hem beden, hem zihin, hem ruhta çalışır. Bütünü iyileştirmeye yöneliktir. Reiki de çok güzel; ben reiki kullanarak hayatını kurtarmış biriyim. Kaia benim bütünüme hitap eder, frekans sınırlaması olmadan enerji aktarır. Reiki tek bir frekanstan gelen enerjidir. Reikiyi ben radyo kanalına benzetiyorum, radyoda tek bir kanalın vardır ve oradan müzik dinlersin ama senin ihtiyacın olan başka tür müzikler olabilir. Kaia şifası yaparken kristal kullanıyorum ben. Kaia da daha fazla frekans vardır, daha çok çeşit sunar, neye ihtiyacın varsa onu kullanırsın,

 

TAMAMLAYICI TIP

 

Size gelen kişiyi kaç seans alıyorsunuz?

Bu önemli bir soru; fiziksel bir rahatsızlığı yoksa sadece bulunduğu ruhsal durumdan çıkmak istiyorsa ben önce bir seans yaparım durumuna bakarım, sonra ona bir teknik öğretirim. En çok ikinci seansı yaparım ve ona,“sen kendi şifanı kendin yap, ben sana teknik öğrettim, bana ihtiyacın olursa yine yardımcı olurum” derim. Fiziksel hastalıklarda durum biraz daha farklı, her gün çalışılmıyor ama var sayalım ki bir kanser hastası ve ileri derecede, hem tıbbi desteğini almaya devam eder, haftada bir de ben bakarım. Bu hafta şifa seansı yapmışsam öbür hafta da bakmak isterim durumu nasıl diye. Yapabiliyorsa kendisine de teknik öğretirim, arada yapsın diye. Ya da ona reiki yapabilecek kişileri öneririm, hiç kimseyi tamamen kendimize bağlamak istemeyiz. Sürekli böyle bir şey olamaz, olmamalı. Ciddi rahatsızlıklarda daha sık seans gerekiyor. Ama “3-4 seans sonra sen artık iyileşirsin” diye bir şey yoktur. Şifacılık bazı yerlerde alternatif tıp diye geçiyor, bu tıbbın bir alternatifiymiş gibi gösteriliyor, oysaki bu alternatif tıp değildir.  Tıbbın alternatifi olarak da kullanılmaz. Bu dünyada tamamlayıcı tıp olarak geçer. Yani siz normal tedavinizi görmeye devam edersiniz ama reiki ya da farklı şifa tekniklerini kullanarak da bu süreci tamamlarsınız. Bir hastanın en çok ihtiyacı olan şey, moraldir, motivasyondur, daha iyi bir bakış açısıdır. Şifa teknikleri uygulayarak biz de bunu yapmış oluyoruz. Hastanın kendisini daha iyi hissetmesi için onu bir frekansa çekmek. Hasta bunu başardığı takdirde zaten iyileşme yolunda büyük bir adım atmış olur.

Türkiye’deki hastanelerde bu yöntemler uygulanmaya başladı mı?

 Hastanelerde bu yöntem uygulanıyor ama Türkiye’de bildiğim kadarıyla Memorial’da çalışılıyordu. Amerika’da birçok hastanede şifa odaları var. Tedavi sırasında hastalar şifacı talebinde bulunur. Sigorta kapsamında alırlar, doktorlar da bilir ki bunlar süreci destekleyen şeyler. Türkiye’de şimdi hastanelerde yoga öğretilmeye başlandı, ya da meditasyon yaptırıyorlar. Bunlar iyi şeyler.

 

Daha fazla bilgi almak için; www.cyprushealingblogspot.com

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 3034 defa okunmuştur