Rahatlık ve utanma duygusu!
Mağusa’da Canbulat Özgürlük Ortaokulu’nun tavanı çökerken Mağusa’ya İlahiyat Koleji kararı aldı Bakanlar Kurulu…
“Tavan değil, sıva döküldü” diyebilecek rahatlığı kendinde bulan Eğitim Bakanı Çavuşoğlu, Canbulat gibi tamirat-tadilat bekleyen okulları görmezden gelebiliyor diğer hükümet üyeleriyle birlikte…
Çok acilmiş gibi İlahiyat Koleji kararı alan Bakanlar Kurulu, hâlâ kendi ihtiyaçları, yani ülke ihtiyaçları doğrultusunda karar alamamanın rahatsızlığını duymadan koltuklarda oturmaya devam ediyorlar…
***
Öte yandan Tatar için Külliye yapılmaya devam ediyor, toprak, dozerlerin altında ezilmeye, ağaçlar kesilmeye devam ediyor… Okullardaki tavanlar, duvarlar çocukların üzerine her an düşebilecekken, 6 Şubat depremi sonrası olası depremde tehlikeli okul ve kamu binaları da uzmanlar tarafından listelenmişken o liste de hasır altı edildi, bir kenara atıldı, unutuldu gitti.
***
Okullarda haftada iki gün, tam gün eğitimi başlatan hükümet ve Eğitim Bakanlığı, bu sistem için kurulması gereken altyapıyı (herhangi bir gerekçe duymadım ama) herhalde ‘parasızlık’ nedeniyle hazırlamazken Ercan’da 59 milyon euro’yu T&T mağdur olmasın diye şirkete bağışlayabiliyor…
Çocukların öğle yemeği sorununu “aileler çözsün” diyebilecek rahatlığı Çavuşoğlu yine bulabiliyorken “bu kadar rahatlık, bu kadar umursamazlık” bir insanda, hem de o işlerin sorumlusu bir insanda nasıl olabilir sorusunu bıkmadan, usanmadan bize sordurtabiliyor…
“Herhalde bu kadar da yapmazlar, herhalde bunu da söylemezler” dediğimiz zamanlarda bile o beklemediğimiz işler de olabiliyor, sözler de sarfedilebiliyor…
***
Bakınız Başbakan yapılmış Ünal Üstel, sevgili Mustafa Alkan’ın programında “nüfus sayımı neden yapılmıyor” sorusuna “Projeksiyon yapıyoruz, nüfusu da biliyoruz” derken “neden açıklamıyorsunuz o zaman” şeklinde ısrarlı sorulara “her rakamı da açıklayamayız, askerin nüfusunu açıklayamam” diyebiliyor.
Siz bir ülkenin Başbakanı olduğunuzu iddia edeceksiniz ama o ülkenin nüfusunu açıklayamayacağınızı söylüyorsunuz!
O zaman neden o makamda oturuyorsunuz?
Nüfusu açıklama yetkisi size verilmedi mi, onun emri yazılmadı mı, neden açıklayamıyorsunuz?
Kaldı ki bu ülkede sadece askerin sayısı da değil, Kıbrıslı Türklerin bile ne kadar kaldığı bilinmiyor. Türkiye’den gelenlerin ve son zamanlarda özellikle Rusların, İsraillilerin, yabancı iş gücünün veya işi olmayanın belli olmadığı bir ortamda kalkınma planı hazırlamak ne kadar mümkün olabilir!
Başka yerlerden gelip buralarda yasa dışı işler yapanların her yerde cirit attıkları bilinirken, adi suçlar artarken, huzur günden güne bozulurken, ekonomi ayaklar altında sürünürken nüfusu bildiğini ama açıklayamayacağını söyleyen bir Başbakanın yaşadığı bir yerde insan kendini güvende nasıl hissedebilir? Nasıl gelecek planlaması yapabilir, ertesi günü nasıl karşılayacağı endişesini nasıl kafasından atabilir?
***
Rahat bir Eğitim Bakanı, nüfusu açıklamaktan yoksun bir Başbakan, koltuklarından başka bir şeyi umursamayan hükümet ortakları…
Ancak CTP, “Utan ve Git” dediğinde utanma duygusu aklına gelen ÜstEL, reklam panosunu kaldırtmak isteyebiliyor… Sizin bu duygunuzu yitirdiğinizi o tabelada görmeyince halk bilmiyor mu sanıyorsunuz?
Yine de umut verici; Kırıntısı var galiba!