Rakamlar dahi yok!.. Nasıl yani?
- ‘Rakamlar farklı farklı’ diyorlar !..
- Henüz net değil !..
Nasıl yani?
Bu sorunun ‘öz’ü mülkiyet.
En kritik nokta bu...
Hani eskiler der ya, ‘dananın kuyruğunun kopacağı yer...’
Elbette ki yönetim ve güç paylaşımı önemli, ancak mülkiyet neredeyse her bir insanın hayatına dokunuyor.
Ve ortada ‘rakam’ yok.
Yani bilmiyor muyuz, kuzeyde ne kadar mülkümüz var, kaç dönüm, kaç hane?
Güneyde ne bıraktık?
Ya da biliniyor da ‘üzerinde uzlaşılmamış’ henüz...
Toz değil ki uçabilsin bu!..
Sonuçta elle tutuluyor, gözle görülüyor!..
***
Son iki dönem Müzakere Heyeti’nde ‘mülkiyet’i Serden Hoca görüşüyordu...
Şu anda kim görüşüyor, bilmiyorum.
Serden Hoca’yı aradım, sordum:
• Güneyde 430 - 450 bin dönüm Kıbrıslı Türk arazisi var.
• Kuzeyde Kıbrıslı Rumların bıraktığı mülk 1 milyon 550 bin dönüm.
• Yine kuzeyde Kıbrıslı Türklere ait mülkiyet 380 bin dönüm.
Asıl mesele;
Adanın kuzeyinde üç ekonomik gelişim bölgesi var.
Biri, Lefkoşa’nın kuzeyi...
Fabrikalar ve sanayi bölgelerinin olduğu yerler...
• Buraları % 60 oranında Kıbrıslı Rumlar’ın...
İkinci gelişme bölgesi, Mağusa’dan Bafra’ya sahil şeridi...
• Buralar % 99’a yakın Kıbrıslı Rum.
Üçüncüsü Girne sahil şeridi...
• Buralar da % 95’in üzerinde Kıbrıslı Rum mülkü...
***
Artık çok daha açık konuşmak şart.
Yani ‘şeffaflık’ çok önemli...
Çok merak ediyorum, Kıbrıs’ın kuzeyinde ne kadar ‘istatistik’ var!
• Kaç ev bulduk, kaç iş yeri, kaç otel, kaç fabrika, ne kadar tarla?
• Yeni yatırımlar ne kadar?
• 74 sonrası ne kadar inşaat, kaç tesis yapıldı?
Ya bilinmiyor bunlar..
Ya gizleniyor...
İkisi de yanlış.
***
‘Mülkiyet’ sorunu ancak ‘zamana yayılarak’ çözülecek, öyle görünüyor.
Mesele evler yani konutlar değil.
Sosyal ve ekonomik gelişme alanları...
Hem ‘mülkiyet hakkı’na, hem de Kıbrıs’ın kuzeyinde 40 senede oluşan sosyal ve ekonomik dokuya saygı duymak gerekiyor, karşılıklı...
Ama önce ‘bilmek’ gerekiyor.