REJİM
BU SİSTEMDE GRİ YOK!
Tek boyutlu bir yaşam:
Ya "Beyaz"sın,
Ya da "Siyah" ...
Gri olamazsın!
Gri olursan dışlanırsın;
ne siyah ister seni, ne de beyaz...!
SAF KAN!
Kaderimiz de kanımıza yazılmış:
Türk...Müslüman...Sünni...
Kıbrıslı da olamıyorsun bir türlü, Kıbrıslı Türk de...!
Kıbrıs'ta yaşayan Türk'sün...
Kıbrıslı Türk değil ama, Kıbrıslıtürk de değil;
Türk...Kıbrıs Türk'ü...
Türk değilsen eğer ötekisin...
Hatta çok siyah ya da çok beyazlara göre "gâvur" bile olabilirsin...!
Hele de Sünni Müslüman değilsen, neredeyse "kâfir"sin...!
Bu anlayıştaki insanlara göre hepimiz aynıyız,
aramızda hiç fark olmamalı!
Türk'sen eğer ya da Kıbrıs Türk'ü, ya
Müslümansın, hemi de Sünni, ya da ötekisin...!
Hanefi Müslüman da olamıyorsun, Şii de, Alevi de, Bektaşi de...!
Farklı olan da varsa, ötekiliğini bilecek ve susacak;
çok ortada dolanmayacak...!
TEK BOYUTLU KUTUPLU SİSTEM
Sistem bu işte...
Ya "beyaz"sın,
Ya da "siyah"...
Kendi doğrularını belletmeye ve onun karşıtlarını reddetmeye dayalı bir sistem!
Uzlaşmaz,
Buyurgan,
Kutuplaşmış bir sistem,
Tek boyutlu bir yaşam,
Düzensizlik içinde bambaşka bir düzen...
Kamu kaynaklarını kullanırken bile böyle...
YA TARAFSIN YA "ATIL"
İşte bu tek boyutlu,
ancak kutuplaşmış yaşamda,
bu yüzden, toplumumuzda ne kadar çeşitli yetenekler olduğu da hiç önemli değil!
Herkes taraf olmalı,
Rengi de ya beyaz olmalı, ya siyah..!
Var olan yetenekler,
eğer "taraf" olmazsa "atıl" olur...
Eleştirel olamazsın,
alternatif sunamazsın,
"gri de var be arkadaşlar"
Diyemezsin!
Diyemezsin çünkü burası "Ortaçağ",
Eleştirel aklın bastırıldığı bir yer!
SİSTEMATİK BİR MANDRA SİSTEMİ
Rejim mi?:
Rejim çok basit,
sade ve arı...
Siyasetin ve toplumun "esaretini" tanımlayan bir rejim!
Düşünce ve toplum üzerinde tahakküm kuran,
Doğruyu bilen ve vazeden;
Toplumsal, kültürel, ahlâki, ekonomik ve tüm doğruların kurallarını koyan,
ve "paket" şeklinde uygulatan,
tek doğrulu,
"sistematik mandra sistemi" ...!
"HİÇ"LEŞMEK!
Artık bu sığ ve manipülâtif yapıda,
Altta kalanın canı çıkmaz mı?
Çıkar, çıkacak...
Ve eğer kendi gücümüzün farkına varamazsak,
İster siyaset olsun,
İster toplumun kendisi,
bizlerden geriye kalan da,
koca bir "hiç" olacak...!
Lâkin biz dersimizi HİÇ çalışmadık!
Yani HİÇ bilmiyoruz...!
Kendi "doğrularımızı",
"paketimizi",
"kazan-kazan" modelimizi HİÇ kuramadık!
Ne hakikati, ne doğruyu, HİÇ bulamadık...!
Topumsal uzlaşıyı HİÇ sağlayamadık...!Çünkü gerçek anlamda bir "alternatif" HİÇ üretemedik...!
İşte sorun tam da buradadır!
Aklından memnun olmakta ve orada kalmaktadır sorun ...
Bilinç durumunu sorgulama(ma)ktadır mesele ...
"Hiç"leşmek bir ilerleme dinamiği mi üretiyor?
Hayır, üretmiyor...
Peki ne üretiyor?
Bağımlılık üretiyor,
güvensizlik üretiyor,
düşünmemeyi üretiyor, sorgulamamayı, alternatif koymadan suçlamayı, bireyselciliği üretiyor...
Konformizm üretiyor...
Ürettiği konformizm ise siyasal bir "rıza"ya dönüşüyor!
Yani anlayacağınız:
Hiçleştiriyor...
Hiçleştikçe konformizm artıyor, konformizm arttıkça da,
daha çok hiçleşiyorsunuz...
Böylece ne topluma ne de sol'a verebileceğiniz birşey kalmıyor!
Bugün, işledikleri cürümlerle "muzaffer" payesi kazananlar,
artık işi toptan götürüyorlar...
Kamu kurumlarını "tasfiye fiyatına" satıyorlar...
Bizlere ise, sahip olduklarımızdan daha fazlasına sahip"MİŞ" gibi yapmak kalıyor!
HAYIRLI OLSUN
Bu arada,
Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri, Lefkoşa Milletvekili Sayın Tufan Erhürman, CTP Parti Başkanlığı'na adaylığını resmen açıkladı...
Tüm CTP’lilere ve halkımıza hayırlı olsun...