‘Reklamı kestim’
‘Sermaye’nin basın özgürlüğü karşısındaki en güçlü silahı nedir:
Reklam!..
‘Kir’ varsa ‘reklam’la örtülür üzeri!..
Siz inatla ‘kir’i sererseniz ortaya, anında keserler size reklamı.
***
‘Sermaye’ böyle de ‘emek’ten ya da ‘sol’un bile solundan söz edenlerin kimilerini daha farklı mı sandınız?!
Demokratlığını, özgürlüklere saygısını ya da solculuğunu anlamak istiyorsanız birilerinin, önce eleştireceksiniz.
O durumda ortaya çıkar foyası…
***
Bir sendika başkanımız örneğin, sırf bu satırların yazarı kendinden farklı düşüncelerini kaleme döküyor diye kaptanlığını yaptığı gemiyi bizim gazetenin limanından çekti!..
- “Size artık reklam yok” dedi.
***
Bu ülkede düşünce özgürlüğünü ve her fikrin kendini ifade hakkını “ama”sız savunacak demokratlara ihtiyaç var.
Kendinden farklı düşünenlerin ‘özgürlüklerine’ de saygılı yüreklere…
Yani ‘gerçek’ demokratlara..
***
“Size reklamı kestim...”
Hiç sorun değil…
Biz yine sizin haberlerinizi izlemeye, sizin sesinizi çoğaltmaya, işimizi aşkla yapmaya devam edeceğiz.
Bu gazetenin emekçileri, sizin beşte biriniz kadar kazansa da, örgütlenmeye özde inandığı için toplu sözleşme ile çalışıyor.
Ve sizi de bize ‘reklam ambargosu’ uygulayan ‘patroncuklar’ın yanına not edeceğiz sadece.
Hep söylerim gazetelerin sahiplik yapıları üzerinden uygulanan siyasi ve psikolojik baskılar bu zavallı düzende sökse de ‘gazeteciliğin’ sahibi değişmiyor.
***
Düşünce üretmek için didinen, sorgulayan ve farklı fikirlerini paylaşan insanları ‘koyun’ gibi görenlerin ‘çoban’lık hevesleri ilk değil…
Kimi ‘değnek’le vurur kimi ‘reklam’la.
Ama herkes de ‘güdülmek’ istemez sonuçta.
Bu ‘boşalma’yı Çetin Altan’dan bir alıntı ile sonlandıralım ve bu satırların sahibi kendisini eleştirmiş diye tüm gazeteyi cezalandırmayı seçenlerin boynuna biz yine sözcükler asalım:
“Kilitle adamın üstüne kapıyı. Bir kâğıt bir de kalem ver. 'Ekmek, süt, ev kirası, okul masrafları, hepsi buradan çıkacak' de... Yazının ne olduğunu o zaman anlar.”