Resmi Tatil
Türkiye’de on günlük ‘hediye’ Bayram Tatili’i resmen açıklanınca, heyecan sardı beni (!) . Gözlerim açık, kulaklarım açık dört gözle bekledim bizim hükümetten çıkacak haberi. İtiraf edeyim ki, ‘TC on gün dediyse, bizimkiler balıklama dalarlar bu kararın üstüne’ diye düşünmüştüm. Yanıldım. Kararlı ve azimli (!) Hükümetimiz, bu kez ‘copy-paste’ yapmadı. “Türkiye on gün tatil yapacaksa biz de on gün tatil yapmak zorunda değiliz” dedi (!) ve tatili “altı gün” olarak belirledi.
***
Devlet memurlarımız, Bayram üstüne Bayram kutlayacak bir kez daha. Ne güzel... Üstüste hem dini hem de milli bayram... Hele bir de bu altı gün, ‘yıllık izin’le birleştirilirse....
Ne demişti rahmetli Özal ? “Benim memurun işini bilir” demişti... Seninki bilir de benimki bilmez mi sandın Sayın Özal ?
Turist dediğimiz...
Bakanımız ilk altı ay içinde ülkeye gelen turist (!) sayısını açıklayınca yeni bir tartışma başladı hemencecik. Kimlerdi bu turistler (!!!) ? Ülkeye ‘Turist’ olarak girip, hısım akrabasının yanında kalanlar mı ? Ülkeye turist olarak giren ama nerede kaldıkları, ne yeyip ne içtikleri, ne yaptıkları bile bilinmeyenler mi ? Ülkeye ‘Turist’ olarak giren üniversite öğrencileri mi ? Ülkeye ‘Turist’ olarak giren kaçak işçiler mi ? Kumarcılar mı ?
***
Lefkoşa’da bir ‘turist’e (!) sordum.
“Hangi otelde kalıyorsun ?”
“Ne oteli abi... Lefkoşa’da akrabaların yanında kalıyorum”
“Bir yerlerde çalışıyorsun...”
“Evet abi.. Şimdilik kaçak olarak...Söz verdiler yakında vatandaş olacam...”
***
Mağusa’da bir üniversite öğrencisine sordum.
“Kaç yıl kaldı mezuniyete ?
“Bir yıl”
“3-4 yıldır Kıbrıs’dasın yani ?”
“Evet abi”
“Salamis Harabelerine gittin mi ?”
“Yok abi...”
“Namık Kemal’in evine... Lala Mustafa Paşa Camii’ne ?”
“Camiyi gördüm abi ama Namık Kemal’in evinden haberim yok.”
***
Lefkoşa’da bir ‘Turist’e (!) sordum.
“Nerde kalıyorsun ?”
“Yeni Cami’de arkadaşlarla...”
“Ne iş yapıyorsun ?”
“Elektrik tesisatçısıyım abi”
“Çalışıyor musun ?”
“Evet abi...
“Çalışma iznin var mı ?”
“Yok abi...Kaçak...”
“Nasıl girdin Kıbrıs’a ?”
“Turist olarak abi...”
***
Girne’de bir ‘Turist’e sordum.
“Kuzey Kıbrıs’ın başşehri hangisi ?
Cevap: “Girne”...
“Mevlevi Tekkesi’ne, Büyük Han’a, Selimiye Camii’ne gittiniz mi ?”
“Hayır...Onlar nerede ki ?”
“St.Hilarion Kalesi ???”
“Bir kale gördüm yukarılarda...Orası mı dediğiniz kale ?”
“Girne Kalesi ?”
“Yanından geçtik ama içine girmedim...”
***
Tesadüfen, gelişigüzel kişilerle oldu bu tesadüfi ayaküstü sohbetler. Kaçak işçi de vardı aralarında, üniversite öğrencisi de. Biri ise gerçek (!) bir turistti (!!!). Kuzey Kıbrıs’a bilmem kaçıncı kez gelmiş bir ‘Büyük Otel’ müşterisiydi.
İşte ‘bizim’ turistlerimiz......
Sakın ola Güney’deki turistlerle karşılaştırmaya kalkmayın...
Sokak Ağzı
“Virra KKTC vatandaşı olullar... Nedir be amma ? Nedenini hiç annamadım... Bizim bilmediğimiz bir cazip tarafı var KKTC vatandaşlığının ?”
***
“Erenköy Savaşı bir destan mı ? Yoksa bir yenilgi mi ? Erenköy Destanı diyenler de var, Erenköy Direnişi diyenler de var. Çocukları toplayıp oralara sürükleyenler kimlerdi ? Bunu sorgulayan yok... Neler çektiler oralarda ? Bunu da anlatan yok... Uçaklar gelmeseydi görecektik neler olacaktı...”
***
“Uyuşturucu illeti sardı memleketi, bu doğrudur... Aha yakalar da polis ikide birde çoluk çocuğu. Gramcık, gramcık... Dalga geçmeyin be bizimnan.. Hani be okka okka memlekete getirenler ? Onnarı bulun da alkışlayalım.”
***
“Yollar rezalet... Trafik rezalet... Sürücüler rezalet... Kaza nedenleri, rezalet... Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye. O da nerem doğrudur ki ? demiş...”
***
“Geçenlerde Türkiye, Dünya Atletizm Şampiyonasında iki çok değerli madalya aldı. Sevindik. Ama üzüldük de. 80 milyonluk Türkiye madalyaları 80 milyonluk nüfus içinden değil, devşirmelerle kazanıyor diye.”
***
“Donla denize girenler varmış... Ne zamanda beri ?”
***
“Devşirme atletler Türkiye adına madalyalar kazanıyorlar... Neden şaşırdınız ki ? Şaşırmayın. Osmanlı’yı da ayakta tutan, tümden devşirme olan Yeniçeriler değil miydi ?”