“Rozetine” göre!
Çok yeni bir hükümetiz, diyor ve sabır istiyor Başbakan.
Hükümet yeni olabilir ama zihniyet eski...
Köhne bu zihniyet ve insanını sevmiyor.
Hiç umursamıyor yokluğu, yoksulluğu, bütçedeki açığı, krizi, salgını, pahalılığı…
Hükümet eğer toplumunu ve insanını sevseydi, böylesi bir dönemde partizanlık yapmazdı.
Ülkenin kısıtlı kaynaklarını bu kadar savurgan kullanmazdı.
Elektrik tarifelerini düzenlerken, en azından dar gelirli insanların tüketim alışkanlıklarını araştırır, destek olurdu. Ezmezdi vergiyle, fonla, harçla… İlaçsız bırakmazdı...
***
Bu hükümet bir öncekinin aynısı…
Partiler aynı…
Bakanlar neredeyse aynı…
O zaman niye bu kadar çok “bürokrat” değişiyor?
Ülkenin kaynaklarına yazık!
Müşavir varken, yine kendi partilerinin uzmanı hem de…
Yeni müsteşarlar atanıyor.
Yeni müdürler…
Yokluk günlerine hiç aldırmadan…
Bütçe açığı büyürken hem de!
***
Hükümet yeni ama bu zihniyet eski!
Sömürge artığı bu yapıyı uzaktan yönetenler eserleriyle gurur duyuyor mu acaba?
Demokrasiye dair teraziyi kırdılar çünkü…
Büyükelçi “Beyaz Ev”e çağıracak mı yine, siyasetin karanlık yüzlerini…
Kendi atadıkları müdürlerini değiştiriyor bakanlar…
Maaş dilenirken, makam dağıtıyorlar!
Tam bir siyasi şımarıklık, bencillik ve ülkeye ihanettir bu!
Sebebi de açık…
Çünkü yarı yurdumda hükümet olma koşulu doğru yönetim, yeterlilik, irade olmaktan çıkmıştır.
İtaattir...
Eğilip bükülmektir…
Yaranmaktır…
***
Gençlerin isyan çadırını ziyaret eden Başbakan, “tek derdimiz sizlersiniz” demişti.
Öyle mi?
Daha dün bir sene önce atadığı müdürlerini değişti Turizm Bakanı!
Bu halkın onay vermediği eski bir vekil, müdür olarak atandı Meclis’e!
“Siyasi rüşvet” olarak!
Kendi partisinden istifa etmiş, azınlık hükümetine destek vermişti.
Şimdi ödendi!
***
Gençler düşünülüyormuş!
İletişim oyunu bile değil…
İşsiz bu gençler…
Uluslararası toplumdan uzak…
Neydi sizin vizyonunuz?
Ayrı devlet yoksa eşit egemenlik mi?
Güldürmeyiniz bizi…
Siz daha kendi kabinenizi bile atayamıyorsunuz!
***
O gençler var ya o gençler!
Diplomalarını göstere göstere işe başlasalar, sizin o müdür atadıklarınızın dörtte biri kadar maaşla açlık sınırında yaşayacaklar.
İş bulurlarsa eğer...
Güneyde garsonluğa razı birkaç üniversite bitirmiş genç insanlar…
“Tek derdimiz sizlersiniz. Rozetiniz siyasi görüşünüz değil, bu ülkede sizlere daha aydınlık bir gelecek yaratmak istiyoruz.”
Yalan söylemeyiniz en azından…
“Bu ülkeyi yönetenler yalan söylüyor” dedirtmeyiniz!
Bal gibi de “rozetine” göre yürüyor işler…
Köhne, kokuşmuş, eski!