1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Ruhumuza iyi gelen mekânlar
Ruhumuza iyi gelen mekânlar

Ruhumuza iyi gelen mekânlar

Ruhumuza iyi gelen mekânlar

A+A-

 

Filiz Uzun

Son dönemlerde hemen hepimizde bir koşuşturma, bir telaş hali mevcut. Hiç kimse hiçbir yere yetişemiyor. Tam olarak hiçbir işi keyifle yapamaz olduk. Bu çağın hastalığı bu, sanırım. Hızlı hayatlar, hızlı aşklar, hızlı arkadaşlıklar ve sohbetler.

Hızlı hareket etme ve birçok işi aynı anda yapma bende de var. Bu durumdan hiç hoşnut olmasam da mecbur olduğum zamanlar oluyor.

Bunca koşuşturma arasında rahatladığım, dostlarımla zaman geçirdiğim, çok sevdiğim birkaç mekânım var. Bir de tek başıma gitmekten keyif aldığım ruhuma iyi gelen birkaç mekân... Hepimizin böyle alanlar yaratması gerekir kendine bence. Huzur bulduğu, mutlu olduğu alanlar yaratmak. Ve bu huzuru bulacağı mekânlar bulmak.

Önceleri annelerimiz, nenelerimiz mahallelerinde yaparlardı bunu. Evlerinde ya da bahçelerinde  sabah kahveleri olurdu komşuları ile birlikte. Hala devam eden bölgelerimiz var, daha çok kırsal kesimde sürdürülen. Şehirlerde kadınlar sabahları işte olduğundan bu pek mümkün olmasa da cafelerin artması ve kahve kültürünün gelişmesi ile bu toplantılar iş çıkışları olmaya başladı son dönemlerde.

Ne mahallede toplanan kadınlar, ne köydeki kahvelerde toplanan erkekler, ne de şehirde cafelerde toplanan arkadaşların sohbetlerinde bir fark yok diye düşünüyorum. Tek fark şehirlerde kadınlı erkekli oluyor bu kahve toplantıları. Bir de sohbete ekstradan eklenen iş sorunları dışında hemen hemen sohbet konu başlıkları bile aynıdır bana göre.

Bir kahve sever olarak benim için de çok özeldir kahve mekânları. Kahve içmek için ayırdığım zaman da, sohbeti yapacağım kişiler de çok özeldir bu yüzden.

Geçenlerde yeni açılan Delatte adlı Cafe’ye ilk kez gittim. İçeriye girer girmez güzel bir enerji kapladı içimi. Sahipleriyle de paylaştım bu hissimi.  Minik, sevimli bir dekorasyonu var. Samimi ve çok doğal bir ortam. İşletmeciler iki ortak genç kadın. Damla Boğaç Emiroğlu ve Nur Hayat Aktunç. Mekânda beklerken okuyabileceğiniz kitaplar da var. Nefis bir kahve, el yapımı turta (çeşitli tatlılar) ve tatlı bir sohbet. Daha ne olsun ki? İşte günün yorgunluğunu atmak için harika bir mekân.

Delatte Cafe’ye uğramalısınız… Bir yudum huzura herkesin ihtiyaç var…

“TURTANIN HAHVEYE OLAN AŞKI”

• F.U: İki genç kadın daha önce hiçbir yer işletmek konusunda tecrübesi de yokken nasıl cesaret ettiniz cafe açmaya?
• Damla Boğaç
Emiroğlu: Bu iş yerini açmalı mıyız açmamalı mıyız diye çok fazla düşündüğümüz söylenemez. Birden bire karar verdim. Çok ilginç bir şekilde de inanılmaz kararlıydım. 2 çocuk annesi bir kadın olarak sağlıklı beslenme ve zayıflamak için kendim için şekersiz, unsuz tatlılar, yemekler hazırlıyordum kendime. Pişirme merakı oluştu bende. Özellikle turta konusunda değişik denemelerim de oldu. Daha sonra kendim için bir şeyler yapma kararı aldım. Özel bir şirkette çalışıyordum, memur gibi 8-5 mesaim vardı. 5’ten sonra da akşam 11 ‘e kadar yemekler tatlılar yapıyordum. Bu merakımı nasıl gündüz vakitlerine çekebilirim diye düşünürken turtalarla en çok yakışan şey kahve diye düşünüp böyle bir yer açma fikri doğdu bende. “Turtanın kahveye olan aşkı” çıkış noktamız oldu.

• F.U: Nasıl bir araya geldiniz?
• Nur Hayat Aktunç:
Arka arkaya 2 çocuk doğurdum ve çocuklarım için 4 yıldır evde oturuyordum. Damla’nın eşi ile benim eşim arkadaştı ve Damla, cafe açma fikrini eşine paylaşınca o da benim eşimle paylaştı ve Damla ile tanıştık. Yapmak istediklerini anlattığında tatlılarla sen ilgilenirsin, ben de kahvelerle deyip bu işe giriştik.
• Damla: Önceleri yemek tatlı yapılan bir mekân diye düşünmüştüm sonra cafe açma fikri doğunca 2 çocuğu olan biri için o kadar uzun zamanı iş yerinde geçirecek olma fikrini eşim pek sevmedi ve ortak bulmam gerektiğini düşünüp arkadaşı yani Nur’un eşiyle beni tanıştırdı. İkimiz de 2 çocuk sahibi olduğundan birbirimizi çok iyi anlayacağımızı düşündük.

• F.U: Yıllarca tanışıp arkadaş olanlar bile ortak olmak konusunda cesaret edemezken hiç tanımadığın biriyle ortak olmak gerçekten cesaret işi.
• Nur:
İlk buluşmada çocuklardan sohbete daldık. Zaten ben de 4 yıldır evde oturan bir kadın olarak kendi işimde çalışma fikri hoşuma gitti. Bir de çok uzun saatler kalmamıza gerek olmayacaktı çünkü yarmışar gün duracaktık iş yerimizde. Bu da iyi bir şeydi. Damla tatlı yapmaktan zevk alıyordu, ben de bir kahve sever olarak rollerimizi üstlendik.
• Damla: Bu işi açmayı çok istiyordum ve ortağımı ikna etmek için gözüne bakıyordum adeta. Nur’da hiç tereddüt olmamasına rağmen ya vazgeçerse korkusu taşıyordum. Nur ise çok rahattı, “olmaması için bir neden yok” diyordu.

CAFE EĞİTİMİ

• F.U: Birkaç tatlı yapıyor olmak ya da iyi bir kahve içici olmak yeterli midir cafe açmak için?
• Nur:
Elbette değil. Ben iyi bir kahve içici ve kahve sever olsam da Latte, Mocha gibi kahveleri yapmayı elbette ki bilmiyordum. Damla tatlı konusunda kendini geliştirse de tabii ki eksiklerimiz vardı. Bu yüzden İstanbul’a gittik ve kahvenin duayeni Barista Gökhan’dan eğitim aldık. Ben bile tatlı veya kahveler konusunda daha önce eğitimim olmadığı halde inanılmaz bir şekilde hemen öğrendim. Yıllarca izlediğim yemek ve tatlı programlarından öğrendiklerim varmış depolarımda. Birçok Cafe’yi ziyaret ettik. Gökhan Kıbrıs’a da geldi, bize çok destek oldu.
• Damla: Ayrıca bizim mekânımızda her gün tüm tatlılar olacak diye bir iddiamız yoktu. Her gün tüm tatlılarımız farklı ve taze.

• F.U: Şu an Delatte’deki tatlıları Damla sen mi yapıyorsun?
• Damla: Aslında birlikte yapıyoruz. Nur da bana yardım ediyor. Fikirler veriyor. O da çok pişirmese de bilgisi vardı ve bu tatlıya bunu da ekleyebiliriz deyip denediğimiz farklı tatlar da oluşturuyoruz. Mesela şu an hiçbir mekânda ıspanaklı kek yapılmıyor. Ya da farklı tatlılara farklı lezzetler katıyoruz.

• F.U: Gururla misafirlerinize sunacağınız favori tatlınız nedir?
• Damla: T
urtamız. Turta gerçekten emek isteyen bir tatlıdır. Kek kadar kolay bir tatlı değildir, sert bir hamuru var ve gerçekten zahmetli bir tatlıdır. Tüm turtalarımızda iddialıyız. Cheesecake’imiz de öyle. Tüm tatlılarımız el yapımı ve gerçekten en kaliteli malzemelerle yapıyoruz. Browni’ye mesela gerçek çikolatayı eriterek kullanıyoruz. Ya da peynirli tatlılarımıza gerçekten kaliteli peynirler kullanıyoruz. Bizim ticari kaygımız yok. Burada yenilen her şeyden keyif alsın istiyoruz insanlar.
• Nur: Günlük olarak tatlılarımız değişiyor. Kek bile yapsak içinde mutlaka bizden bir şeyler oluyor. Her seferinde farklı lezzetler katıyoruz içine. Delatte sayfamız var facebookta takipçilerimiz için günlük tatlılarımızı paylaşıyoruz. Bugün elmalı turta varsa yarın şeftalili turta olabiliyor. Ya da menüde turtaya ilaveten hellimli kek olabiliyor. Hellimli kek de kendimizce değiştirip içerisine 10 çeşit baharat ekledik.

KİTAP VE SOHBET

• F.U: Açılalı çok kısa bir zaman olduğu halde insanların dikkatini çektiniz. En azından benim çektiniz. Nasıl ilgi cafenize?
• Damla: Alman bir grup geldi geçen gün, hatta bir çekim için buradaymışlar. Tatlılarımızı tattılar ayrılırken de bizi internette bulduklarını söylediler ve çok beğendiler. Çok mutlu olduk tabii. Çatalköy’den, Mağusa’dan, Girne’den mesaj atıp adresimizi sorup gelenler çok fazla. İlgiden çok memnunuz.

• F.U: Cafe’nize kitap koyma fikri nereden geldi?
• Damla:
Bunun nedeni biz mekânımızın kahve içilip hemen kalkılan bir mekân olmasını istemediğimizdendir. İnsanlar gelsin kahvelerini alsın ve burada dinlensin, zaman geçirsin, bizimle sohbet etsin, hatta zaman geçirirken de kitap okusun istedik. Mekânımız yavaş ve sakin bir mekân olsun istiyoruz.
• Nur: Kitaplar yeni kitaplar değil, evimizden getirdik. Geçen gün bir konuğumuz kitaplardan birini görüp nostalji yaşadı, “ben bu kitabı ilkokulda okumuştum” deyip duygulu anlar yaşadılar. Bazı kitapların arasından fotoğraflarımız çıkıyor hatta. Benim küçüklük fotoğrafım çıktı bir kitaptan.

• F.U: Cafe’nizle ilgili çok hoşuma giden diğer bir şey de yan komşularınızla çok paylaşımcı ve güzel bir ilişkiniz olmasıdır. Genellikle rakip olur böyle mekânlar ama sizde bu böyle değil.
• Damla:
Yanımızda Tonik sandüviç ve İtaly Pizza var. Biz burada Cafe yapmaya karar verdiğimizde yanımızdaki komşularımıza da aynı şeyleri yapmayacağımızı söyledik. Mesela menümüzde hiçbir zaman pizza ve sandüviç olmayacak. Biz buraya geldiğimizde şunu dedik; En iyi pizza, en iyi sandüviç ve en iyi cafe bu sokakta. Bu da hiç değişmeyecek.
• Nur: Küçük mekânlarız zaten bizim tek hedefimiz herkes kazansın. Mekânımızın dekorasyonunda da buna çok dikkat ettik. Duvardaki tablolar sanatçı arkadaşlarımızın emekleri, yastıklar da öyle. Yan komşu dükkânların emeklerine de saygılıyız. Güzel bir diyaloğumuz var, aynı balkonu kullanıyoruz. Onun müşterileri bizim tarafımızı da kullanabiliyor. Tonikte sandüviç yiyen bizde kahve içiyor hepimiz kazanıyoruz.

DESTEKLER…

• F.U: Böyle bir yer işletecek olmaktan dolayı tepki aldınız mı? Küçük çocuğunuz var, “zor olacak sizin için” gibi?
• Damla:
Elbette oldu ilk başlarda.  Cafe kültürü değişti ülkemizde ve geç saatlere kadar açık kalıyor mekânlar. Sabahtan akşam 12’ye kadar mekânda olmak tabii ki bir anne için çok zor. Biz de bu zorlukların farkındayız. Öncelikle eşlerimiz ne olacak nasıl olacak diye korktular. Hatta ilk 1 ay yeni açtığımız için her ikimiz de hep mekânda kaldık düzen ve sistem kurana kadar. İlk paniklediler elbette.
• Nur: Çocuklar onlara kaldı tabii. Bizler geç saatlere kadar buradaydık. İlk başta çok korksalar da sistemi kurduk. Şimdi yarım gün dönüşümlü olarak mekânda kalıyoruz. Kahve için bir Barista’mız var. Akşam saatlerini ona bırakabiliyoruz. Bu işte ne kadar mutlu olduğumuzu gördükleri için tüm ailemiz ve eşlerimiz de bize destek oluyorlar.

• F.U: Dekorasyonunu kim yaptı mekânınızın?
• Nur: Her şey ile ikimiz ilgilendik. Hatta günlerce uyku uyuyamadık. Şurayı böyle mi yapsak şöyle mi yapsak diye. Duvarlardan tutun da masa ve sandalyelere kadar. Sürekli araştırdık. Sanatçı dostlarımızdan destek aldık.

“SICAK, SOHBET EDEN MÜŞTERİLERİ SEVİYORUZ”

• F.U: En sevdiğiniz müşteri nasıldır?
• Damla:
Gelip bizimle mekânımızda sıcak samimi sohbetler eden müşterileri çok severiz. Benim bu işi kurmamdaki amaçlardan biri de bu. Keyif alarak yapacağım bir iş olsun isterdim. Sevdiğim tatlıları yapacağım, kahve içerken sohbet edeceğim bir mekânım olsun. İstediğimiz de oldu. Her meslek grubundan insanlar geliyor ve herkesten çok güzel sohbetler yapıyoruz.
• Nur: Her şey karşılıklı, aslında bizler sohbet etmeyi seven insanlarız. Ve gerçekten ticari amaçlı bir kuruluş değiliz. Doğal ve samimiyiz. Mekânımıza gelen insanlara da müşteri gözüyle değil misafir gözüyle bakıyoruz. Bu da insanlara yansıyor. Çok güzel insanlar tanıyoruz. Bizler sizi tanıdık mesela mekânımız sayesinde çok mutluyuz.

• F.U: Son olarak neler söylemek istersiniz?
• Damla:
Mekânımızdaki en önemli şey ticari bir amacımız yok. Çok para kazanmak, işleri büyütmek gibi kaygılarmız da yok. Mekânımızdan olabildiğince kişi faydalansın istiyoruz. Herkes kazansın istiyoruz.
• Nur: Delatte bizim çocuğumuz gibi bir yer. Burada çok güzel dostluklar kuruyoruz. Ve yaptığımız işi çok seviyoruz. Küçücük bir mekân. Samimi ve içten. Burada aile gibiyiz. Bize katılanların da buradan mutlu ayrılmasını itiyoruz. Herkesi bekleriz.

Bu haber toplam 2165 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 253. Sayısı

Adres Kıbrıs 253. Sayısı