Rumların yeni yol haritası...
Rumların yeni cumhurbaşkanı Anastasiadis hükümeti göreve başladı. Hükümet üyelerinin yeteneklerini ve kabiliyetlerini tartışacak değilim. Zaten bir kısmını hiç tanımıyorum. Ama özellikle ekonomi ve dış politikaya çok önem verdiğini, bu bakanlıklara atadığı tecrübeli ve birikimli politikacılara bakarak söyleyebiliriz.
Yeni Dışişleri Bakanı İoannis Kasulidis ilk yurt dışı ziyaretini Yunanistan’a gerçekleştirdi. Burada Yunan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile Rum tarafının dış politikada izleyeceği yeni yol haritasını görüştü.
Buna göre yeni yol haritası:
1- Güney Kıbrıs’ın, dikkati dağılmadan müzakerelere müdahil olması için memorandumu tam olarak netleştirmesinin gerekeceği.
2- Barış için Ortaklık’a katılım başvurusu konusunda gereken prosedürü harekete geçirmesi gerekeceği.
3- Özlü müzakerelere geçilmeden önce, Türk tarafının niyetlerinin tam olarak ortaya çıkması için muhtemelen belirli bir güven yaratıcı önlemin uygulanmasıyla, atmosferin iyileştirilmesi gerekeceği.
Yunan meslektaşı ile bu yol haritası üzerinde mutabık kaldıklarını açıklayan Kasulidis’in önümüzdeki hafta Anastasiadis ile beraber Bürüksel’e giderek AB yetkilileri ile bu konuları görüşeceği açıklandı.
Politis gazetesi Kasulidis’in, Barış İçin Ortaklık konusunu görüşmek üzere Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile görüşeceğini, Kıbrıs sorununun, Türkiye’nin AB katılım müzakerelerine etkisini görüşmek üzere Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle ile temaslarda bulunacağını yazdı.
Yeni Rum hükümetinin bu yaklaşımı kapsamlı görüşmelerin bir an önce başlamasını bekleyen çözüm güçleri için çok da şık durmamaktadır.
Daha önce de çok kez belirttiğim gibi Anastasiadis’in önceliği kapsamlı görüşmeler değil, ekonomik krizin aşılmasıdır. Kasulidis’in Atina ziyareti sırasında açıklama yapan Yunan Dışişleri Bakanı Avramopulos “Kıbrıs Rum halkı ve bölgenin çıkarları ölçütüyle gerginlik yaşanmadan Kıbrıslı Türklerle görüşmelerin başlaması ve çözüm bulunması yönünde yeni öneriler paketinin olması için Rum Yönetimi yeni Başkanı Nikos Anastasiadis’e zaman verilmesi gerektiğine” işaret etti.
Rum tarafı öncelikle ekonomik krizi aşmak için AB Troykası ile Memorandum imzalamak, Barış için Ortaklık’a katılım başvurusunu yaparak bunu ileri götürmek suretiyle elini güçlendirmek istemektedir.
Barış için Ortaklık’a başvurusu elbette Nato üyesi olan Türkiye’nin vetosuna takılacaktır. Sanırım yeni Rum yönetiminin bunu bile bile bu ortaklığa başvuracağını ve bunu yol haritasının önceliği olarak açıklamasını Türkiye’nin samimiyetini test etmek istemesidir.
Bu arada Türk tarafından yeni Rum yönetimine olumlu mesajlar iletilmiştir. Erdoğan’ın Yunan meslektaşı Andonis Samaras’la görüşmesinde söylediği “50 yıllık Kıbrıs sorununu artık tarihe gömelim” yaklaşımı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın hafta içindeki demeçleri olumlu ve Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecini destekleyeceği yönündedir.
Buna karşın Eroğlu’nun daha geçen hafta tekrarladığı “Anlaşmamak da bir çeşit anlaşmadır” gibi garip açıklaması ve hafta başı Anastasiadis’e gönderdiği Rum basınında “yeni ve öncekinden farklı müzakere prosedürü konusunda acilen anlaşmak istediği” şeklinde özetlenen ve Eroğlu’nun “çok aceleci” olarak nitelenmesine neden olan mektup olumsuz olarak nitelenmiştir.
Anlaşılan Rum tarafı açıkça zamana oynamakta ve atacağı yeni adımlarla elini güçlendirme peşindedir. Türk tarafı da bir an önce masaya oturup “anlaşmamanın da bir anlaşma” olduğunun BM tarafından ilan edilmesini arzulamaktadır.
Bu durumda kapsamlı müzakerelerin en iyimser tahminle Eylül ayında yeniden başlayabileceği öngörülmektedir. Neredeyse bir yıldır kesilen görüşmeler bir 6 ay daha beklemede kalacaktır. Bu bir yılı boşa harcayan Türk tarafı umarım kalan 6 aylık süreyi iyi değerlendirerek, kapsamlı bir çözüme dönük iyi bir hazırlık yapar. Yoksa görüşmeler şimdi de başlasa, Eylül’de de başlasa sonuç değişmez.
Rum tarafının yeni yol haritası bir anlamda “zamana oynama” taktiğidir. Bu nedenle Anastasiadis’e de hatırlatmak isterim, Denktaş yıllarca zamana oynadı, sonunda Rum tarafı bütün Kıbrıs adına çözüm olmadan AB üyesi oldu.
Rumlar AB üyeliğini alınca bu kez Papadopulos ve sonra da Hristofyas zamana oynadı. Bu çözümü başka bahara erteledi. Şimdi Anastasiadis de aynı yolu izleyerek zamana oynarasa bunun kazananı olmaz, kaybeden de Kıbrıslılar, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olur.