1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. RÜTBELERİN ADİL OLABİLME YETİSİ…
RÜTBELERİN ADİL OLABİLME YETİSİ…

RÜTBELERİN ADİL OLABİLME YETİSİ…

Ülkenin derinliklerinde neler oluyor diye sorsam? Buna kimin cevap vereceğini ve nasıl bir cevap olacağını merak etmişimdir.

A+A-

 

 

Ülkenin derinliklerinde neler oluyor diye sorsam?

Buna kimin cevap vereceğini ve nasıl bir cevap olacağını merak etmişimdir.

Bu kadar fırtınanın yaşandığı şu sıralar, merak ettiklerimden birisi de,

Savaş çığırtkanlığı yapanların çocukları eğer bu savaşta ön cephede yer alacak olsalardı, yine aynı şekilde böyle bir savaşa tanık olabilir miydik?

Yarın sabah ilk şehidin kendi oğlu olacağını bilse, kaç general, kaç siyasetçi savaş kararını verebilirdi?

Hadi diyelim ki bu karar verildi, şehit olacak olan ilk askerin, onun oğlunun olduğunu bile bile bu savaşa onay verdi diye,  bizim gözümüzde bir kahraman mı olacaktı?

Yoksa evladını ölüme gönderen taş kalpli bir baba müsvettesi mi?

İnsanın evladından daha mı değerlidir bir toprak parçası diye soracak mıydık kendimize?

Her nedense, başkasının evladı olduğu zaman, ölümden daha kolay ve rahat söz eder insan.

Niye çocukların böyle ölmesini ister bazı insanlar?

Toprak için mi, bayrak için mi, din için mi?

Bunu soruyorum.

Niye öldürenleri ve öldürtenleri bu kadar kolayca kabulleniyor ve ayakta alkışlıyoruz?

Gerek sınır ötesi hareket olsun, gerek mevzide olsun, her evladın aklından yaşadığı gecenin, onun son gecesi olabileceği ihtimali geçer…

Günümüzde insanlar kahraman olmak için, kendi ailelerini, kendi sevdiklerini değil, başkalarına ait yaşamları, sevgileri ve umutları tehlikeye atıyor, ölüme gönderiyor.

Birilerinin kahramanı olmak,

Alkışlanmak,

Daha nereye kadar?

Siz aslında kimin evladını hangi cesaretle ölüme gönderiyorsunuz?

Ve siz, emirleri veren rütbeler size sesleniyorum,

Kendi kendinizle yalnız kaldığınız zaman, aynaya bakma cesaretiniz var mı?

Bakarken gözlerinizden zafer ışıkları mı çakıyor baktığınız aynadaki sen’e?

Alkış sesleri mi geliyor kulaklarınıza?

Gazete manşetlerindeki yaldızlı isminizi mi görüyorsunuz, ölüm emirlerini verenler olarak?

Hepsinden de öte, aynadaki sen’e bakarken, gerçeği kendine itiraf edecek kadar cesaretin var mı?

Senin ölümün kucağına bıraktıkların başkalarının her şeyleri…

Ama senin hiç bir şeyin…

Kendi çocuğun olsa, bu kadar kolay ölmesine izin veremezdin.

Ölümlerden rant yapmak bu olsa gerek…

Ama kendi canın olsa ölümlerden çıkar sağlayamazdın…

Bu çocukları öldüren, öldürten silahları yapan silah tüccarlarının servetlerini artırmak,

ölümlerden rant sağlamak ve kanı paraya çevirmek için yapılan anlaşmaları kendine bile sanırım itiraf edemezsin…

Hangi siyasetçi veya general bu işin içinde değilim dese, sadece kendi kendini kandırır.

Bizim gibi ayakta uyumayanları aldatamazlar…

Ölenin giydiği üniformanın rengi aynıdır.

Ölenin kanı aynı renktir.

Topraktan daha mı değerlidir bir evladın, bir çocuğun canı?

Savaşa giden çocukları, hani şu başkalarının çocukları dediklerimizi, bu ölümlerden kurtarmak için nelerden vazgeçmemiz gerekirdi?

Sizin hiç çocuğunuz cephede öldü mü?

Keşke bunun olasılığını düşünseniz ve nelerden vazgeçeceğinizi görseniz…

O zaman yüreği ve gözü yaşlı insanları anlardınız.

Dinimden, ırkımdan, toprağımdan ve bayrağımdan vazgeçerdim, eğer bilsem ki bir daha hiçbir evlat ölmeyecek…

Ama sen ben olamazsın… 

Bu zamanda yaşanan bu savaşların kime ne faydası var?

Bir tek petrol, esrar ve silah tüccarlarına faydası var.

Kalbin ne ırkı,

Ne dili,

Ne ismi,

Ne rengi,

Ne de doğusu veya batısı vardır.

Ve bizler…

Kıbrıs’ta yaşayan insanlar…

Şuan maddi yaptırımların bizlere uygulandığını göz önüne alırsak, bundan sadece şu sonucu çıkarabiliriz.

Henüz bu topraklarda adalet yok.

Batı toplumlarında insanlar daha fazla özgürlük diye konuşurken,

Doğu toplumlarda yaşayanlar “daha fazla adil bir yaşam hakkı” diye konuşuruz.

Henüz adil bir yaşam yok,

İçimizdeki kötü tohumları yeşerttiğimiz sürece bunun daha farklı olmasına da ihtimal yok.

Yaşanan deprem felaketi de bunu açıkça gözler önüne seriyor.

Bir türlü yerine ulaşamayan yardımlar,

Çadırlar,

İnsanlar sırf taşıdıkları kimlikten ötürü bu şekilde cezalandırılıyorlar.

Kürt, Türk, Yahudi, Ermeni ne fark eder ki?

Özümüzde hepimizde insanız.

Böyle zamanlarda, sadece insan olduğumuzu hatırlasak?

Niye bir toplum bunun için cezalandırılır?

Size söyleyeyim mi?

İktidardaki insanların henüz daha adil ve hukuka dayalı bir yönetim yapmadığındandır da ondan…

Ölmeden evvel şunları demeyi istemez misin?

“Ben dinimden, ırkımdan, toprağımdan ve bayrağımdan vazgeçtim, kimsenin evladı ölmesin, öldürülmesin diye…

“Ben rütbelerimden, gücümden vazgeçtim, Kıbrıs Türk halkının kimliğinin elinden yitip gitmemesi için ve tüm gücümü onların haklarını ellerinde tutmaları için yardım ettim”.

Varsın seni kimse bilmesin, Yaradan bilsin, yeter…

Sahi bunu yapabilir misin?

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1681 defa okunmuştur