SAADET ZİNCİRİ
Çözüm karşıtlığını korkular ve acılar üzerinden pompalıyorlar.
Ajitasyon bu!
Yangına benzin dökmek, sonra da, yanan ormanın rantını yemek!
Kıbrıs’ın bölünmüş hallerini kutsayanların senelerdir tümü elli kelimeden oluşan bir ezberi var.
Üstelik, Kıbrıs’ta barış için söylenmesi gerekenleri alıyor, bu “ateş kes” garabetinin devamına yuvarlıyorlar:
- “Çocuklarımız yeniden savaşmasın!”
***
Öyle olsaydı eğer, sahiller, savaşın “öksüz çocukları”na verilirdi.
Oysa, buralara, şehit çocukları da “bilet”le giriyor şimdi!
Çıkarma Plajı dahi satıldı bu ülkede!
Bir bakınız bakalım, kimlere kaldı.
Ya deniz ötesinden gelen yağlı kodamana…
Ya ilçe başkanlarına…
Ya da partili çocuklara, yöneticilere, yakınlarına…
Savaşın, şiddetin, hıncın, ateşin mağdurlarına bir maaşı zor bağladılar!
Yağmanın kaymağı paylaşılırken, pek de akla gelmedi onlar!
Kıyıya yaklaştırmadılar!
Uzak yerlerde “arsacıkları” oldu hepsi hepsi!
***
Çözüm istemiyorlar çünkü bu pespaye, adaletsiz, yağma düzeni dünyalı bir yapıda sürdürülemez!
Bunu biliyorlar!
Bir kalbur samanı iki eşeğe pay edemeyecek yetenekten yoksun nicelerini “mühim” makamlara oturamazsınız böylesi bir gelecekte.
Sırıtırlar!
O kadar çok “hak etmeden” sahip oldular ki, korkuyorlar, kaybetmekten!
Terlemeden… Üretmeden… Emeksiz…
Bilgisiz… Ve hoyratlıkla elde ettikleri zenginliği, konumu, makamı, unvanı yitirecekler diye ateş alıyor her yerleri.
Çözüme karşıtlık bunun içindir!
“Güvenlik” ya da “garanti” masal...
“Saltanat”ın garantisidir istenen!
***
İstiyorlar ki 74 sonrası oluşturulan büyüklü küçüklü “saadet zincirleri” kopartılmasın.
Dünyanın gözü önüne bu olmaz, yürümez, eninde sonunda çöker böylesi bir düzen!
Panikleri bu!
“İstila” mantığı ile “saadet” sürdürmek, “et tırnak” edebiyatıyla tonla parayı üleşmek, “mutlu bir azınlığın” yarınını kurtarmaktır yaptıkları...
Aman elden gitmesin!
Aman kimseler bu düzeni ellemesin!