1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Saatli Bombalar ve İhtiyat
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Saatli Bombalar ve İhtiyat

A+A-

Yaşam tam da böyle birşey işte.

Dünya kadar program, proje, organize yapıp hayaller kurarsınız da, yaşamınızı/yaşamları etkileyecek öyle birşey çıkıyor ki, deyimi yerindeyse; herşey başaşağı döner. Yani “up side down”.

O zaman da ne bankadaki paranızın, ne ticarethanenizin, ne özel işinizin ne de zevkli sosyal faaliyetlerinizin bir önemi kalmaz. Tüm insanlık “eşitlenir.” Tıpkı şu anki Koronavirüs kaynaklı durum gibi.

Koronavirüs ne zangin ne de fakir ayırmaz, ayırmamakta.

Standart bir markete zengini de fakiri de girer, birbiriyle ister istemez yakınlaşabilir. Bunun gibi daha birçok toplu temas yerleri var ama, iyi ki alınan önlemlerle önemli derecede önlenebilmektedir.

Buna rağmen işin ciddiyetinde olmayan ve kendisinden öte olası bir taşıyıcılıktan ötürü başka insanlara da bulaştırma riski yayacağının farkında olmayanlar, virüsün ikinci ayağı ve daha da tehlikelisidir.

Çünkü virüs teşhisi konulan artık “bilinen” olmakla, onu ve ondan korunmanın önlemi alınabilmektedir.

Ya dışarıda hâlâ dolaşıp da bilinmeyenler?

Onlar saatli bombadan farksızlar.

İlla ki zoraki evden çıkma gibi bir durum söz konusuysa, tüm ihtiyaçlarını bir defada hallet ve evinde otur.

Zor mu? Evet Zor. Ama bu da bir savaş ortamı gibidir.

Herkes kendi kafasına göre davranamaz ve özellikle yetkililerin uyarı ve kurallarına uymak, bu olağanüstü durumdan en az zararla çıkmanın tek yoludur.

Olayın bir önemli yanı da elbette ekonomi olacakır.

Ve “elbette” bu sorunlar sadece bize mahsus değil.

Dünya aynı durumda ki bu da herkesin içine kapanıp kendi imkanlarıyla bilinçli ve bilimle bu kaostan kurtulması gerektiği gerçeğini bize gösteriyor.

Yani, yaşanacak olan ekonomik yıkım, ardından başgösterecek işten çıkarmalar, işsizlik, piyasaların allak bullak olması, yaşamsal tüm ürünlerin neredeyse yüzde yetmiş-sekseninin yurtdışından getirildiğini ve belki de süreç uzadıkça bunun da imkansızlaşacağı gerçeği karşısında, nasıl olsa TC bize ekonomik yardımda bulunur kolaycılığına ve rahatlığına düşmemek gerek.

Kendi imkanlarımız/imkansızlıklarımızla bu gemiyi batırmadan yüzdürebilmeliyiz. Bu iş ne tek bir kaptanla olur ne de sadece tayfalarla. Kaptanı da tayfası da birlikte hareket etmek, birbirini dinlemek ve kaptanın emirlerini de uygulamak durumundadır. Sana o an ters bile gelse.

Fırtınalar ancak böyle atlatılır.

22-03-2020-ihtiyat-koruma.jpg


İhtiyat...

Büyük büyük anneannem, yani annemin anneannesi Düriye Kamil, 1901 doğumluydu. 91 yaşında Girne’de vefat etti.

1. Ve 2. Dünya Savaşlarını, 1964 ve 1974 Leymosun Savaşlarını da gördü yaşadı.

Düriye ninem ölene kadar çarşafını çıkarmadı. Bir siyah bir de laciverti vardı yabanlık olarak. Bir de daima elinde küçük bir çantası ki ona “çentam” derdi.

İçinde de her zaman tığ işi, jelatinle sapı sarılmış gözlüğü ve bir de bizde er yemek yiyip evinin yolunu tutacağında bir parça ekmek sarıp çantasına sıkıştırdığı “mandili” (mendil).

O ekmeği hiçbir zaman ihmal etmiyordu. Çünkü yaşamı boyunca birçok açlık yokluk yaşamış tanık olmuş biriydi.

Sonradan hali vakti yerinde olsa da ihtiyatı elden bırakmak istemiyordu.

Yılların alışkanlığı ve içinde biriken o yoksulluk/yoksunluk duygusu.

O bir parça ekmeği ölene kadar mendiline sarıp evine götürmüştür.

Diyeceğim o ki, koronavirüs’ün aşısı bir zaman bulunup insanlara belki de tıpkı diğer grip aşıları gibi enjekte edilip bağışıklık sistemimizi güçlendireceğiz. Ve elbette bu zaman isteyecek.

Belki de bir yıl, bilinemiyor.

Ama dünya ekonomisiyle birlikte bizim ekonomimiz, yaşam standartımız, alım gücümüz veya düne kadar kolaylıkla ulaştığımız birçok ürünü bulup bulamayacağımız muamma.

Çünkü biz değil sadece, dünya önünü daha göremiyor.

Bundan dolayıdır ki ihtiyatlı olmak önemlidir.   

Bu yazı toplam 1500 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar