‘Sabırsızlığa’ karşı ‘lastikli’ önlem
Lefkoşa, Atatürk Spor Salonu Işıkları’ndan Sanayi Bölgesi’ne girip U dönüşü yapmak isteyen sürücüleri, engellemeye çalışan esnaf, KENDİ ÖNLEMİNİ atıl lastiklerle KENDİ aldı…
Fehime ALASYA
Kendi tedbiri ile Lefkoşa, Atatürk Spor Salonu Işıkları’ndan Sanayi Bölgesi’ne girip U dönüşü yapmak isteyen sürücüleri, engellemeye çalışan Bahadır Gülok, tabelaya aldırış etmeyen şoförlerden dertli.
Yasak tabelası olmasına rağmen U dönüşü yaparak, trafiği altüst eden bazı sürücüleri eski lastiklerle engellemeye çalışan Gülok, U dönüşü yapmaya çalışan sürücüler yüzünden inanılmaz bir ses kirliliği yaşandığına dikkat çekerek, çoğu zaman bununla da kalmayıp, tartışma ve kavgaların dahi olduğunu anlatıyor.
Gülok, “Burada beş dakika oturun, yaşananları görünce inanamayacaksınız” diyor. Refüj uzantısına dizdiği kullanılmaz ve atıl lastiklere rağmen, ısrarcı sürücülerin dönüş yapmaya çalıştığını ifade eden Gülok yaşananları şöyle anlatıyor;
“Bizim insanımız sabırsız, bekleyemez… Burada ‘U dönüşü’ yapılamaz tabelası olmasına rağmen yine de yapmaya çalışıyorlar ve trafiği alt üst ediyorlar. Akabinde trafiği engelledikleri için önce çok yüksek korna sesleri, akabinde ise tartışmalar doğar. Bunların yanında U dönüşü yapan sürücüler, çok açık alıyor ve adeta dükkânın içine kadar giriyor. Bu dönüşler bir kazaya veya belaya neden olacak diye ödümüz kopuyor. Yükselen korna seslerinden de sinirlerimiz bozuluyor o yüzden bu tarz bir önlem aldık. İnsansınız ve bu gürültüye dayanamazsınız.
Bir nevi bu lastikler önlem olsa da yine de ısrarcı sürücüler her şeye rağmen yasak dönüş yapıyor”
“Ne kadar yasa veya ceza koyarsanız koyun, insanın içinde de trafik ahlakı olmalı…”
Yasak olmasına rağmen bu durumun bir türlü önlenemediğini belirten Gülok, “Ne kadar yasa veya ceza koyarsanız koyun, insanın içinde de trafik ahlakı olmalı… Yabancı ülkelerde milyon çeşit insan var ama yine de herkes kurallara uyar.
Bizde polis ceza yazsa, gidip bir tanıdığına sildirecek… Böyle olunca yasa ve kural mı dinler insan? İnsanın biraz da içinde olmalı…”