“Sabrımız taştı”
Güneyde çalışan ve salgın nedeniyle işine gidemeyen emekçiler, yazılı basın açıklaması yaparak hükümet ortaklarının ‘tutarsız’ açıklamalarını kınadı, sabırlarının taştığını belirtti.
Güneyde çalışan ve salgın nedeniyle işine gidemeyen emekçiler, yazılı basın açıklaması yaparak hükümet ortaklarının ‘tutarsız’ açıklamalarını kınadı, sabırlarının taştığını belirtti.
Devlet yönetiminin ve sağlık örgütlerinin olumlu rapor vermesine karşın, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın neden hala geçişlerin açılmasına müsaade etmediğini soran çalışanlar, hükümeti ‘iki başlılıkla’ suçladı. Hükümet ortaklarının tutarsız açıklamalar yaptığına dikkat çeken işçiler, artık sabırlarının taştığını kaydetti.
Açıklamada, “Biz oyun oynamıyoruz? Sabrımız taşmış durumdadır. Diğer tüm yöneticiler Kudret Beyle hemfikir değilse, çıksınlar ve bunu açıkça ortaya koysunlar. Aksi halde onlar da bu oyunun parçasıdırlar. Eğer öyle değilse, Kudret Bey kimin sözcülüğünü yapıyor? Eğer hükümet adına o makamda bulunmuyorsa ve başkalarının sözcülüğünü yapıyorsa, derhal istifa etmelidir!” denildi.
Hükümetin yüzlerce aileyi açlığa mahkum ettiğini savunan çalışanlar, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Krallık mı ilan Ediliyor?
Bir gün arayla 2 Haziran ve 4 Haziran tarihlerinde meclis önünde iki eylem gerçekleştirdik. Bu eylemlerde güney emekçileri olarak net taleplerimiz şöyleydi;
1- 8 Haziran sonrası geçişlerle ilgili olumlu bir karar üretilmesi.
2- Güney yönetiminin talep ettiği testlerin nasıl yapılacağı ekonomik durumumuz da göz önünde bulundurularak açıklanması.
3- Geçişler günübirlik geçişler olacağından, geri dönerken şartların ne olacağının açıklanması
4- Mağduriyetimizin giderilmesi için tatmin edici diğer planların varsa acilen açıklanması.
Ve ekledik,
Ne salgından, ne de açlıktan ölmek istemiyoruz!!!”
4 Hazirandaki eylemimizde Başbakan Sn. Tatar ısrarlı çağrılarımızın ardından dışarıya çıktı ve bize bir açıklamada bulundu. Özetle;
Yaşadığımız sıkıntıların farkında olduğunu, geçişler konusunda bir çözüm bulunması ve 1 Temmuzdan önce geçişlerin başlayabilmesi için çalıştıklarını bizlerle paylaştı ve ümit verdi.
Bizim artık laf değil, çözüm istediğimiz ortadadır. Bu, yaşadığımız tansiyondan da anlaşılıyordu. Bunu da gördükleri için olsa gerek, Sn. Başbakanın talebiyle, apar topar Sn. Akıncı’yla Cumhurbaşkanlığı’nda ikili bir toplantı yapıldı. Toplantının ardından, sağlık komitelerinin ortaya koyduğu raporların da ışığında olumlu değerlendirmelerde bulunuldu.
Sürecin başından itibaren hemen hemen herkes sağlık uzmanlarına kulak verelim demektedir ve bu yönde açıklamalar yapmaktadır.
Gerek Sağlık Ortak Komite üyesi Sn. Bülent Dizdarlı’nın açıklamaları gerekse KTTB Başkanı Sn. Özlem Gürkut’un yaptığı açıklamalar, geçişlerin başlayabileceği yöndedir ve pratik açılımları yapma sırası siyasilerdedir.
Ne var ki Sn. Kudret Özersay, bu konuda tersi açıklamalar yaparak, 1 Temmuz öncesinde geçişlerin açılmayacağını söylemektedir. Gerekçe olarak da başta sağlık sistemimizin yetersizliğini dile getirmektedir. Sağlık sistemimiz yetersizse evlere kapandığımız iki ayda iyi yönettiğiniz ne idi?
Devleti yönetenler başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hatta Sağlık Bakanı açıklamalarında olumlu duruş sergilerken, Dünya sağlık örgütü, Ortak sağlık komitesi ve diğer uzmanlar olumlu raporlarını ortaya koyarken, hükümet ortağı parti lideri ve Dışişleri Bakanı Sn. Özersay tamamen 1 Temmuz öncesini reddetmektedir. Hükümet iki başlı mı hareket ediyor? Yoksa bize iyi polis, kötü polisi mi oynuyorsunuz?
Biz oyun oynamıyoruz? Sabrımız taşmış durumdadır. Diğer tüm yöneticiler Kudret Beyle hemfikir değilse, çıksınlar ve bunu açıkça ortaya koysunlar. Aksi halde onlar da bu oyunun parçasıdırlar. Eğer öyle değilse, Kudret Bey kimin sözcülüğünü yapıyor? Eğer hükümet adına o makamda bulunmuyorsa ve başkalarının sözcülüğünü yapıyorsa, derhal istifa etmelidir!
Tekrar soruyoruz;
· Halkımızın iki aya yakın bir süre evlerine kapatıldığı dönemde ne yaptınız?
· Hükümet ortakları olarak neden tutarsız açıklamalar yaparak bizleri çileden çıkarıyorsunuz?
· PCR testleri yapılarak güneye gönderme teklifinizin bunca aile için, o kadar basit olduğunu mu sanıyorsunuz?
· Gitmek istemeyen ve kuzeyde kalmak zorunda olan ailelerin, çoluk çocuklarıyla nasıl geçinmesini öneriyorsunuz? Yoksa o hiç görmediğimiz 900’ler-1200’lerle mi?
Sizler, hala yüzlerce aileyi açlığa mahkum ettiğinizin farkında değil misiniz? Öyle sanıyoruz ki tek hemfikir olduğumuz sağlığın öncelikli olduğudur.
Tok açın halinden anlamıyorsa, ne açlıktan, ne salgından ölmeyeceğiz.”