“Sadece sosyal hak ve düzenli maaş istiyoruz!”
Kamu okullarında taşeron şirketler bünyesinde hademelik yapan, sosyal hak ve zamanında maaş ödemesi için aylardır mücadele veren emekçiler ‘bıçak kemiğe dayandı’ dedi.
Fehime ALASYA
Kamu okullarında taşeron şirketler bünyesinde hademelik yapan, sosyal hak ve zamanında maaş ödemesi için aylardır mücadele veren emekçiler ‘bıçak kemiğe dayandı’ dedi.
Uzun süredir mağdur edildiğini YENİDÜZEN’e anlatan hademeler, ‘asgari ücretle çalışmaya razı olduğunu anlatarak, sadece toplu iş sözleşmesi istediklerini, düzenli maaş alma derdinde olduklarını ifade etti.
Kimisi yatırımının eksik olması nedeniyle sağlık hizmeti alamadığını, kimisi maaşını çok geç aldığı için taksitlerini ödeyemediğini dile getirdi… “Ev kiramı ödeyemedim, evden çıkmam söylendi, ne yapabilirim ki?” diyen bazı emekçiler, ayın 20’sinden önce maaş alamadığını anlattı.
Okulların kapalı olduğu 3 aylık yaz tatili öneminde işten duruşları verilen ve sadece işsizlik ödeneği alan görevliler, yatırımlarının düzensiz olduğunu, sağlık sigortasından bu nedenle faydalanamadığını anlattı.
Geç ödeme ve yatırımlarının düzensizliğiyle ilgili sıkıntılarına devletin kayıtsız kaldığını ifade eden hademeler, “Sesimizi duyan olmadı” dedi.
Taçoy: “Yetki ve sorumluluk Eğitim Bakanlığı’nda”
Geçmiş açıklamalarında “İlgili bakan ile konuyu görüşeceğiz” diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy YENİDÜZEN’e dün yaptığı açıklamada tüm yetki ve sorumluluğun Eğitim Bakanlığı’nda olduğunu söyledi.
Taçoy, “Ben sorduğum zaman bana bu kişilerin hemen ödenebileceklerini söylediler, özel sektör onları hemen ödemeye hazırdır dediler ama son şeklini, gelinen son aşamayı bilmiyorum” dedi.
Hijyen sıkıntı olabilir…
Okul yönetimi ise grevlerin uzaması durumunda okullarda özellikle hijyen konusunda sıkıntı yaşanabileceğini işaret etti.
OKUL HADEMELERİ NE SÖYLEDİ? OKUL HADEMELERİ NE SÖYLEDİ?
YENİDÜZEN, dün grevde olan Lefkoşa'da Atatürk İlkokulu ve Arabahmet İlkokulu hademeleri ile görüştü…
Atatürk İlkokulu Hademesi Aslı Gülpınar:
“Biz asgari ücretle çalışmaya da razıyız, sadece toplu iş sözleşmesi istiyoruz, düzenli maaş alma derdindeyiz”
Yaklaşık 10 yıldır okulda hademelik yapan, 7 yıldır da Atatürk İlkokulu’nda görev yapan Aslı Gülpınar, “Biz asgari ücretle çalışmaya da razıyız, hiçbir şey istemiyoruz, sadece toplu iş sözleşmesi istiyoruz, biz kadrolanma derinde değiliz, düzenli maaş alma derdindeyiz.” dedi.
Yatırımlarının eksik olduğunu anlatan Gülpınar, bu kadar zamandır hiç sendikalı olmadıklarını ifade etti.
Gülpınar, şöyle devam etti:
“Kendimiz örgütlenip sendikaya gittik, sığınacak liman aradık, örgütlenmemiz zaman aldı çünkü herkesin işini kaybetme korkusu vardı.” diyen Gülpınar, yılladır küçüklü büyüklü mağdur olduklarını anlattı.
Her yıl bizi şirket arardı, bu yıl bakanlık tarafından arandık ve 5 Eylül’de işbaşı yaptık. 50 gün oluyor hala ödenmedik, ne zaman nasıl ödeneceğimizi de bilmiyoruz. Bize Taşeron şirkete imza atın, oradan hemen ödenin deniyor. Ama taşeron şirket bizi mağdur ediyor. Bazen ayın 15’inde bazen 25’inde ödüyor, yatırımlarımız eksik, iki dudak arasındayız. Pandemide covid-19 olduk, ödenmedik ama şirket bakanlıktan ödememizi aldı. Taşeron şirketler bizi mağdur ediyor. Gören yok, duyan yok, bizi Eğitim Bakanlığı aradı, 5 Eylül’de işe çağırdı, geldik ama hala maaş almadık. İşimizi hiçbir zaman da aksatmadık, çocuklarımızı mağdur etmedik. Biz asgari ücretle çalışmaya da razıyız, hiçbir şey istemiyoruz, sadece toplu iş sözleşmesi istiyoruz, biz kadrolanma derinde değiliz, düzenli maaş alma derdindeyiz.”
Atatürk İlkokulu Hademesi Aysel Bayraktar:
“Eşim hasta, 6 çocuğum var ve kirada kalıyorum, ihtiyacım olduğu için çalışıyorum, başka hiçbir gelirim yok”
Asgari ücretle çalışmaya razı olduğunu ve sadece toplu iş sözleşmesi istediğini ifade eden Aysel Bayraktar, amaçlarının memur olmak değil, her ayın başında düzenli ödeme almak oluğunun altını çizdi.
Özelde kendi yaşadığı sorunları anlatan Bayraktar, özetle şunları dile getirdi:
“İşe başladığımızda 4,5 gün eksik yatırım yapıldı, bu nedenle ben yaz tatilinde çalışmadığım günde işsizlik ödeneği de alamadım. 15 Şubat tatilinde de ödenmiyoruz. 1 Eylül’de işe başladım, yatırımlarım 5 Eylül’de başladı, yatırımlarım 5 gün eksikti, işsizlik alamadım, arayıp söyledim, bana bağırdılar. Bana bağıramazsınız dedim, benim eşim hasta, 6 çocuğum var ve kirada kalıyorum, ben ihtiyacım olduğu için çalışıyorum dedim… Hiçbir gelirim yok. Kızım bu yıl üniversitede, hiçbir ihtiyacını alamıyorum. Borç alıp benzin koyuyor işe gidip geliyorum. Herkesin durumu farklı ama hiç kimse bizi anlamıyor. Biz hakkımızı savunuyoruz. Onlar bizim yaşadıklarımızı yaşıyorlar mı? Benim çocuğum beyaz ayakkabı ile okula gittiği için disipline veriliyor çünkü siyah ayakkabı alamıyorum… Bir çocuğum doğuştan hasta, onun 6 ayda bir tedavisi var, yapamadım, 9 aydır tedavisi aksadı çünkü sigortalı değiliz, çünkü yatırımlarımız yapılmadı… Biz asgari ücretle çalışmaya razıyız, sadece toplu iş sözleşmesi istiyoruz, amacımız memur olmak değil, her ayın başında düzenli ödenmek, yatırımlarımızın düzenli yapılması…”
Arabahmet İlkokulu hademesi Fatma Pekün:
“Biz zaten kadrolu memur olmak istemiyoruz, sadece her ayın başına maaşımızı almak istiyoruz”
Dört yıldır Arabahmet İlkokulu’nda görev yapan Fatma Pekün, “Artık bıçak kemiğe dayandı, sendikaya bağlandık çünkü mağdur ediliyorduk” dedi.
Ayın başında ödeme alamadıklarını anlatan Pekün, “Nisan ayı maaşımızı Mayıs ayının 28’inde ödediler. Taşeron şirketler tarafından mağdur ediliyoruz. Devlet seyirci kalıyor. Son çareyi sendikaya sığınmakta, yardım istemekte bulduk.”
Bakanlık tarafından işe çağrıldığını anlatan Pekün, maaşını nereden ödeneceği sorusuna karşın ise ‘hükümet ödeyecek’ yanıtını aldığını dile getirdi. Buna rağmen hala maaş alamadıklarını kaydeden Pekün, “Mağduruz, herkesin bir ihtiyacı var, herkes ihtiyaçlı diye çalışıyor” dedi.
Pekün, şöyle devam etti: “Kızım üniversiteye başladı, ihtiyaçlarını karşılayamıyorum, araba taksitlerimi ödeyemiyorum, ayın 18’i olmuş hala ödenmedik. Biz zaten kadrolu memur olmak istemiyoruz, bir garanti, her ayın başına maaşımızı almak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Arabahmet İlkokulu hademesi Kevser Ural:
“Bilelim ki her ayın başında maaşımız yatacak, çok şey mi istiyoruz?”
Geçindirmekle yükümlü olduğu bir ailesi olduğunu anlatan Kevser Ural, özellikle kira ödeyen kişilerin çok mağdur olduğunu anlattı.
Eğitim Bakanlığı’ndan gelen çağrı ile Eylül ayında işe başladığını anlatan Ural, hala ödenmediğini ifade etti.
Belirsizliğin hakim olduğunu kaydeden Ural, bunun daha da süreceği korkusunu paylaştı.
Ural, “Bilelim ki her ayın başında maaşımız yatacak, çok şey mi istiyoruz?” şeklinde konuştu.
Kamu İşçileri Sendikası (Kamu-İş) Genel Başkanı Ahmet Serdaroğlu:
“İnsanları hakkaniyetli çalıştırmak istemiyorlar, sendikalaşmanın önüne geçmek istiyorlar”
Taşeron şirketlerle sözleşme imzalamak istemeyen ve sendikalı olmak için direnen emekçiler yerine ihaleyi alan şirketlerin yeni personel getireceğini belirten Kamu-İş Genel Başkanı Ahmet Serdaroğlu, tüm bunların yasaya aykırı olduğunun altını çizdi. Serdaroğlu, “Anti demokratik bir davranış, başka eleman getiriliyor. Dediğimi yapmayanı işten polis zoruyla atın diyorlar, yasalar hiçe sayılıyor” dedi. Bakanlığın talimatıyla işe çağırılan hademelerin 50 gündür çalıştırıldığı ve hala ödeme alamadıklarını kaydeden Serdaroğlu, şimdi de işten durdurulacaklarını anlattı.
Bir hademenin dün okul kapısından geri çevrildiğini, bakanlığın okullara yazılı talimat gönderdiğini ifade eden Serdaroğlu, çalışanların ‘sendikalı olduklarından dolayı işten durdurulduklarını’ dile getirdi.
Yaşananları dünkü bir gelişme üzerine anlatan Serdaroğlu şöyle devam etti:
“TMK’da 50 gün çalışan bir hademe arkadaşımızı müdür içeriye almadı, başka eleman gönderecekler, sizin çalışmanız yasal değil dendi. O zaman yasal değilse neden 50 gün bu insanlar çalıştı? Bu çalışan ‘Benim 50 günümü kim ödeyecek?, Sendikadan istifa etmedik diye eve mi gönderiliyoruz?’ diye sordu ama yanıt alamadı…”
“Nasıl ödenecekleri hala belirsiz”
Serdaroğlu, özetle şunları belirtti:
“İhaleyi alan şirket istediğini yapar düşüncesiyle hareket ediyor, tüm sözleşmeli elemanları işten durduracaklar. Bu kişileri zaten kayıtsız çalıştırdılar. Eğitim Bakanı, müdürlere yazılı belge geçerek şirkete imza atmayanları okula almayın dedi. Bu insanların toplu iş sözleşmesi hakkı var. Bakanlığın asli görevi sendika ve şirket arasında iş barışı yapması ama yapmıyor.
Bunu yapma yerine sendikadan istifa edin ve şirketi imzalayın diyor, sendikalı olduklarından dolayı işten durduruyorlar. 50 gün çalıştıklarını kim ödeyecek diye soruyoruz? Sendika ödeyecek diyor… Nasıl ödenecekleri hala belirsiz.”
“Dediğimi yapmayanı işten polis zoruyla atın diyorlar”
“İhaleye çıkıldı, sonuç alındı, biz hala sözleşmeyi bile görmedik. Sadece sözleşmeler tamamdır ifadelerini duyduk. Bu sözleşme de hukuka aykırı.
Yasalar işçilerle devletin yaptığı toplu iş sözleşmesi dışında işçi çalıştıramayacağını söylüyor.
Tüm yasalar çiğneniyor. Eğitim Bakanlığı kendine göre imparatorluk kurdu, dediğimi yapmayanı işten polis zoruyla atın diyor. Bezdirme, bıktırma politikası yapıyorlar.”
“Sendikalaşmadan neden bu kadar korkuyorlar?”
“Tek istedikleri iş garantisi, sendikalı olmak, ödemelerini zamanında almak, yatırımlarının eksiksiz olması. İnsanları hakkaniyetli çalıştırmak istemiyorlar, örgütlenmekten korkuyorlar, sendikalaşmanın önüne geçmek istiyorlar. Neden bu kadar korkuyorlar? Bu konunun bundan sonra da hep takipçisi olacağız, ister sözleşmeli, ister sözleşmesiz her şekilde yanlarında olacağız...”