SADRAZAMKÖY’DE VELESBİT
Sadrazam’da denize girmekten başka, yapmaktan en çok keyif aldığım şeylerden biri de bisiklet sürmektir. Bu yüzden ne zaman gitsem, yanımda en iyi yol arkadaşımı da götürürüm. Bisikletimi.
Filiz Uzun
Dünya’nın neresinde yaşamak istersin deseler, her olumsuzluğuna rağmen yine Kıbrıs derdim muhtemelen. Nedenim; buraya ait hissetmekle ilgilidir sanırım. Bu Ada’nın her yerinde anılarım var. Baf’tan Larnaka’ya, Limasol’a, Karpaz’a, Yeşilırmak’tan Omorfo’ya, Lefkoşa’ya, …
Artık o kadar sevmediğim şehirler de var tabii, mesela Girne. Ama bayıldığım ve ilk fırsatta ev almak ve taşınmak istediğim yerler de. Sadrazamköy bu yerlerin başında geliyor.
Sadrazamköy, gittiğim ilk günden beri bana acayip duygular hissettiren bir köydür. Kokusu örneğin doğduğum topraklar Baf’ı hatırlatır bana. Kokular önemlidir. Bilincinize yerleşir ve asla oradan gitmezler. Aynı kokuyu duyduğunuzda bir ışık çakar beyninizde.
Doğasına hayranım. Bozulmamış. Umarım bozulmaz da. Bir tarafta dağ, diğer tarafta nefis Akdeniz. Hiçbir yerde bu kadar mavi değildir deniz. Ve temiz. En huzur duyduğum yerlerin başında gelir burası. Deniz’inden mi, doğasından mı yoksa oksijeninden mi bilmem hep Nazım’ın şiirlerini mırıldanırım burada.
Bulut mu olsam:
Denizin üstünde ala bulut
Yüzünde gümüş gemi
İçinde sarı balık
Dibinde mavi yosun
Kıyıda bir çıplak adam
Durmuş düşünür
Bulut mu olsam,
Gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
Yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o
Deniz olunmalı oğlum,
Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla
SADRAZAMKÖY’DE UYANMAK
Ne zaman Sadrazamköy’de kalsam (yazın tabii) balkonda uyurum. Yıldızların en güzel göründüğü gökyüzü buradadır. Gecenin sessizliği, yıldızlar ve siz. Doğanın mis gibi kokusu ve yaz serinliği. Ağustos ayında bile yorgan alırsınız üstünüze dışarıda yatarken. Öyle güzel ve derin uyursunuz ki sabah, gün doğmadan kendiliğinizden uyanırsınız sabaha. Dingin ve dinç. En güzel gün doğumu buradan görünür. Gün batımı da.
Ne zaman yorulduğumu hissetsem, ne zaman şehrin gürültüsünden, sahteliğinden sıkılsam hep buraya kaçarım ben. Denizin sesi beni iyileştirir. Dağı, taşı, sokakları. Nereden bakarsanız bakınız deniz her yerden gülümser size. Kışın dalgaların çıkardığı sesler, yazın da uyur gibi sakinliği hep iyi gelmiştir bana denizin.
SADRAZAMKÖY’DE BİSİKLET SÜRMEK
Sadrazam’da denize girmekten başka, yapmaktan en çok keyif aldığım şeylerden biri de bisiklet sürmektir. Bu yüzden ne zaman gitsem, yanımda en iyi yol arkadaşımı da götürürüm. Bisikletimi. Gider gitmez de mutlaka ne kadar yorgun olursam olayım özlem gidermek için taşıyla, toprağıyla, bisikletime atlar kısa bir tur yaparım. Denizin kenarında oturur denizle konuşurum. Kendimle hesaplaşırım.
Sadrazam köyün nefis bir manzarası var. Köyün başından sonuna kadar yol deniz şerididir. Solunuzda dağ, sağınızda deniz. Doğası en bereketli köyümüzdür. Aradığınız her otu bulabilirsiniz. Ot severler bu yüzden Pazar günleri buraya gelirler. Ayrıca her mevsim rengârenk çiçekler en güzel buralarda açar bana göre.
Bisiklet sürerken manzaram budur benim Sadrazam’da.
Sadrazamköy yolunun bittiği yerde taşlı bir yol başlar. Bu yol sizi fenere çıkarır. Kısa bir tur yapacaksam bu yolu tercih ederim. Taşlı yolda sürerken her kasınız çalışır. Sarsıldıkça kendinize gelirsiniz adeta.
Şayet Sadrazam Köyde uzun bir tur yapmak istiyorsanız arabanızı Tepebaşı köyünde bırakıp Sadrazamköy’e sürerek gelebilirsiniz. Bu yol da çok güzel bir yoldur. Ağaçlar arasından sürerek denizle buluşmak da harika olacaktır.
Ağaçlar arasından geçerken kuş sesleri eşlik edecek sizlere. Yol kenarında otlayan hayvanlar el sallayacak. Eğer bahar veya yaz ayındaysanız mutlaka bir gufi yılanıyla karşılaşacaksınız bu yollarda. Selam verin ve geçin. Her canlı önemlidir doğa için. Her canlı yaşamayı hak eder. Bu doğanın dengeleri için gereklidir.
Bu yol yaklaşık 30-35 km kadar bir yoldur. Son 10 km’si yokuştur. Alışkın olmayanlar zorlanabilir. Ancak tepede karşınıza çıkan manzara görülmeye değerdir. Kendinizi yokuştan aşağıya bıraktığınızda deniz sizi tüm güzelliğiyle kucaklayacaktır. Yol üstünde Kormacit köyü var. Uğrayıp bir tur da orada sürebilirsiniz. Kormacit, Sadrazamköy kavşağında Maronitlerin Pazar ayini yaptıkları küçük bir kiliseleri var. Ziyaret etmek isteyenler kısa bir mola verebilirler burada.
Dönüşte de Mariya’nın restorantında küp kebabı yemeden dönmeyin derim.
KAYALAR KÖYÜNDEN SADRAZAMKÖY’E
Yok bu 30-35 km beni kesmez diyenlere bir alternatifim daha var. Girne Güzelyalı tarafından çevirin ayakçaları ve Kayalar köyüne çıkın. Hep yokuş. Zorlu bir yol. Ancak inanılmaz bir manzara. Performans kazanmak için ideal bir yol.
Ben yaptım. Geçitköy, Kayalar, Kormacit ve Sadrazam sanırım 50-55 km. Ancak 100 km gibi gelmişti bana. Dik bir yokuş olduğu için. Hala hatırladıkça mideme ağrılar girer. Profesyonel bisikletçilerle sürmüştük. Onlara yetişebilmek için acayip efor harcamıştım.
Pazar günleri bu yolun müdavimleri çoktur. Özellikle profesyonel yarışçılar.
SADRAZAMKÖY’ÜN SONU FENER
Sadrazamköy’de yolun sonu denizdir. İlginç bir denizle karşılaşırsınız burada. Doğudan ve batıdan gelen denizin kesiştiği yerdir burası. Birbirleriyle çakışırlar. Görülmeye değerdir. Denizin bittiği yer olduğundan Fener vardır burada. Denizciler için.
Eğer şanslı gününüzdeyseniz yunusları görmeniz de mümkün. Ben bir kez gördüm. Atlayıp zıplıyorlardı. Çok mutlu olmuştum. Fotoğraflamaya çalıştım ama telefonla pek mümkün olmadı.
Fenere her gittiğimde dünyanın farklı ülkelerinden gezginlerle karşılaşırım. Fotoğrafçılarla da. Almanya’dan, Japonya’dan, Fransa’dan insanlar burayı duyup, biliyor ve fotoğraflamak için geliyorlar. Oysa ben eminim ki Kıbrıs’ta yaşayan birçoğu Sadrazamköy’e hiç gelmemiştir. Gelse bile Fenere kadar çıkmamıştır.
Son gittiğimde Alman bir çift ile karşılaşmıştık. 60 yaşlarındaydılar. Sırt çantalarında fotoğraf makineleri gün batımını bekliyorlardı fotoğraflamak için. Kısa bir sohbet yaptık. Nereden duydunuz burayı? Dedim. Geçen yıl tura gelen arkadaşlarımız anlattı dediler. Sanırım bizim ülkenin güzelliklerini yabancılar daha iyi biliyor.
ÜLKEMİZİ GEZİN GÖRÜN KEYFİNİ ÇIKARIN
Henüz gitmemişseniz Sadrazamköy’e, Fenere, gidin mutlaka. Birer rahat sandalyesi ve biralarınızı da alınız yanınıza. Feneri arkanıza, denizi de karşınıza alın. Fonda mutlaka güzel bir müzik olsun. Oturun ve derin bir nefes alın.
Hepimizin derin nefeslere ihtiyacı vardır. Sakinliğe ve romantizme de. Hele ki sandalyeler iki ise ve diğer sandalyede sevdiğiniz varsa. Sizden şanslısı yoktur. Sevin, sevilin. Ne kaldı ki elimizde sevmekten başka. Her şey parayla artık. Ama sevmek bedava. Hayat kısa. Hem ülkenin hem de yaşamın tadını kısa molalar vererek çıkartmak gerek. Ne de olsa yolun sonu belli.