Sami Özuslu

Sami Özuslu

SAFRA

A+A-

 

“Büyük sözü dinleme” konusunda atasözlerimiz var ama doktor dinleme konusunda karnemiz peki de iyi değil.
Doğrusu ben bu bakımdan ‘kötünün iyiyi’ olmama rağmen yine de kendi kafama göre ilaç kullanmaktan vazgeçtiğim için az kalsın başıma büyük işler açıyordum.
Bizim United Medya’da ‘işyeri hekimi’(!) olarak da işlev gören Cenk’in girişimi ve ilk müdahalesi sonucu soluğu hastanede aldım, epey bir süre tansiyon problemiyle didiştim, ikinci ilaç işe yaradı da bir ayın sonunda yavaş yavaş damarlarımdaki asil basınç azacık sakinledi.
‘Neden’ sorusunun peşinde birçok tahlil, tetkik, röntgen, ultrason derken, sonuçta fizyolojik bir sebep bulunamazken, bütün sorumluluk ‘stres’e kalıverdi!..
Bir de sülaleye…
Genetik ve stres olunca neden, elden bir şey gelmiyor zaten…
Başa gelen her neyse onu kabullenmek ve illa ki tıp biliminin gösterdiği şekilde yaşam şeklini değiştirmek, uygun görülen ilaçları almaktan başka yapacak bir şey yok…
Teşhis belliyse ve doğruysa, tedavi genellikle doğru sonuç verir. Yok eğer teşhiste sorun varsa, bir süre sonra ortaya çıkar. ‘Motor’ teklemeye başlar, ‘gösterge’ler yanıp söner, vücut alarm verir.
Bakın, tansiyonu hallettik.
Şimdi başka ‘teşhis’ var: Safra ful!..
Gidilecek ameliyathanenin minareleri göründü yani… Yapacak bir şey yok. Teşhis ortada, çaresi de operasyon…
Başa gelen çekilecek. Biri bitmeden, belki başkası başlayacak hastalıkların ama doğru teşhis konulduğuna göre, tedaviye katlanılacak.

***

Toplum yaşamında ve ülke yönetiminde de bu böyledir.
Sorunlar her zaman vardır ve hiç bitmez… Biri biter, öbürü başlar. Hatta aynı anda birçok sorunla boğuşursunuz.
Önemli olan sorunlara teşhis konularak, doğru adımların atılmasıdır. Doğru teşhisi koymaz, koyamaz, koymak istemezseniz ya da, ‘hasta’ iyileşmez. Belki ölmez de…
Ama sürünür.
Tıpkı bizde olduğu gibi…
Biz konulara ‘yarı buçuk’ bakmaktan muzdarip bir toplumuz bence…
Genel bir bakış açısı ve vizyon yerine günübirlik, tepkisel, yarım yamalak görüşler ve tepkilerle yürüyoruz yolu…
Yolda yürüyoruz bir şekilde, ama çok önemli bir sorun var: Nereye gittiğimizi de bilmiyoruz, nereye varmak istediğimizi de!..
Neden?
Çünkü ‘teşhis’ yanlış…

***

‘Su’ konusundan tutun da ‘Ercan’daki denetim’ meselesine kadar pek çok güncel örnek de ‘doğru teşhis’ konusunda tartışma kaldırır.
Ama genel mevzularda da farklı bir tablo yok ortada…
Eğitim mesela… ‘Vizyon’u var mıdır bizdeki eğitim sisteminin?
Trafikte ‘teşhis’ doğruysa, neden her yıl bunca insan ölmeye devam ediyor örneğin?
Mali politikalarda ‘hastalık’ doğru tanılandıysa eğer, niye her yıl sonunda aynı ‘marazi’ açıklamalar duyuyoruz ülke yöneticilerinden?
‘Kamu verimliliği’ konusunda bulmuşsak yanlışı, ne diye düzeltemiyoruz peki de daha da kötüye gidiyor işler?

***

Örnekler uzayıp gidiyor böyle…
Çünkü biz ‘tıp’ bilimine güvenmeyi öğrenmediğimiz gibi, işleri uzmanına sormak yerine ‘kılıfına’ uydurmak, ‘tepeden gelen’le yetinmek ya da ‘salla külahı kap pilavı’ modundayız, maalesef…
Ankara’nın buradaki temsilcileri, toplumu da yönetenleri de ‘kaderci’ yaptı çünkü…
‘Kaderi değiştirme’ konusunda herkes ‘umutsuz vaka’ haline gelmek üzere…
Uyansak artık iyi olur bu derin uykudan.
Çünkü ‘hastalık’ çok ve ‘teşhis’ gerekli, hemen…
Toplumun da ‘tansiyon’u çok yüksek olabilir… Hem ‘safra’ da dolmuştur, taşmak üzeredir belki…
Doğru teşhis lazım önce, sonra doğru tedavi…

Bu yazı toplam 2312 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar