Sağ Panikte, Sol Dağınık?!...
Erken genel seçim dedikleri yedi ay önceye çekilmiş bir seçim; aslında erken değil, tarihi öne alınmış bir seçim… Ancak, bu seçim önemli; sandık sonuçları ise Kuzey Kıbrıs siyasetinde ilginç gelişmelere gebe…
En sancılı olanlar sağ siyasi partiler… Seçim tarihin üzerine yaşadıkları panikten de belli oluyor. DP son demlerini yaşıyor gibi, Serdar Denktaş’ın bütün hezeyanlarının altında bu endişe var. Onun biraz daha zamana ihtiyacı vardı, hedef kitle seçmenine bir şeyler daha dağıtsın, oy kapasitesini birkaç puan daha artırsın da belki barajı geçer diye… Ayrıca, kaderde yeniden mecliste ve dolayısıyla hükümette olmamak da var; yakın çevresini nemalandırmak için biraz daha zaman gerekiyordu… Ona baskın gibi gelen ve ihtiyaçlarını halletmeye yeterince zaman bırakmayan bu seçim tarihi Denktaş’ın seçimden sonra siyasi kepenklerini indirmesi gibi bir sonuca gebe, hele ki Lefkoşa’da oy deposu olan ve artık siyasetten bıktığını söyleyen Arabacıoğlu da sözünün eri olup aday olmazsa…
Ancak bu sonuç, DP tabanını kemiren UBP ve özellikle HP’nin başarısına da bağlı. Ve her halükarda Denktaş soyadının Kuzey Kıbrıs siyasetinde olmayacağı gibi bir durum düşünülemez. DP’nin kepenklerini indiren Serdar Denktaş ve oğlu ve sülalesi bir başka siyasi dükkanda işbaşı yapar mutlak…
HP’nin umudu da DP’yi kemirme projesindeki başarısına kalmıştır; başaramazsa kendisi baraj altında kalır ve DP de yara-bere içinde sırat köprüsünü geçer… Şimdiki gözlemlere göre, kemirmeyi başaracaklar gibi ama kaşarlanmış siyasetçi Denktaş’a karşı toy Özersay, seçim öncesi gördüğü ilgiyi ve aldığı sanılan desteği seçime giden süreçte koruyabilecek mi? Burası henüz kesin değil… Koruyamazsa, ‘yıldız’ kayar ve beraberinde HP’nin kepenkleri de iner. Dolayısıyla HP kanadında da bu seçim tarihi biraz apansız geldi; örgütlenme sorunlarını daha aşamadı ve adaylıklar konusunda içerde sıkıntı var. Özersay’ın, HP hükümetinde bakanların dışardan atanacağını söylemesi, milletvekilliği aday adaylarında yaşadığı iç sıkıntıya bir mesajdı.
UBP’nin başkanı erkene alınmış seçim tarihinde kendince haklı; her geçen gün oy kaybı var ve hem seçimde istediği sonucu alamayacak, hem de seçimden sonraki kurultayda parti başkanlığından da olacak. Dolayısıyla, erken bir seçim, derdine deva olabilir; en azından denemiş olur. Seçimde başarılı olmaktan çok, ilk kurultayda parti başkanı olmak hevesinde olanlar seçim tarihini sevmedi; onların stratejisine çomak sokulmuş oldu. Hele bir de kamuoyu yoklamalarında olduğu gibi UBP birinci parti çıkarsa, başkanlık onlar için ötelenecek bir hayal olacak. Dolayısıyla UBP’de şimdi İrsen Küçük ve Derviş Eroğlu operasyonları ve karşı operasyonları tekrarı var ve taraflar panikte…
Diğer küçük sağ partiler de panikte… Onlar, hangisine katılarak seçime girmek ve nerede bir kişisel yer kapabilmek ile dertli; önlerinde pazarlık edecek yeterli süre de yok… Bol keseden atma devam ama ya mevcutlarla işbirliği, ya da seçime ayrı girip barajın çok altında kalmak ve siyasi mefta olmak… Sağdaki bu panik halleri seçimde genel bir başarısızlık yaratırsa, Kuzey Kıbrıs’ın ve Kıbrıs adasının yararına olacak.
Peki solda durum?!. Panik yok… Solun ana akım partisi CTP zaten bir süreden beridir seçim istiyordu, seçimin erkene alınması için de pek tereddüt göstermedi; seçim tarihini belirleyen parti olarak da paniklemedi. Buraya kadar tamam… Peki, CTP seçime hazır mı? İşin püf noktası burada… Gözlenen, son dönemlere ve kıyaslamalı olarak CTP daha sükûnet içinde hazırlanıyor, daha fazla sükûnet ve örgütlerdeki dağınıklığı toparlamak için de parti yönetiminin çok stratejik davranması da gerekiyor. Adaylıklar konusunda ve özellikle tüzükte yer alan ‘herhangi bir cinsiyetin seçim listelerinde yüzde kırk oranından daha az temsil edilemeyeceği’ konusunda çok dirayetli durması gerekecek. Parti yönetimi adayları süzgeçten geçirmeli, ince eleyip sık dokumalıdır; seçilince bilgi ve deneyimlerini tam olarak kullanabileceği ve kullanarak da, hükümette veya muhalefette başarılı çalışmalar yapabileceği ve tam zamanlı milletvekilliği yapacak isimleri listelerine almasında yarar var. Bu seçimler dağınıklığa kurban gitmemeli… Seçim sonuçlarının başarı düzeyi, seçimden sonraki iç toparlanmayı kolaylaştıracaktır.
Diğer sol partilerin durumu, tabir caizse, içler acısı… TDP ve TKP-YG tartışması, gazete üzerinden yürütülen ‘hukuk savaşı’ her iki parti için de kamuoyunda iyi bir izlenim yaratmıyor, güven de vermiyor. Bu ‘aile-içi çatışma’ çok abartıldı, çok uzatıldı; kendi kendilerini kemirerek dağıtıyor, tüketiyorlar… BKP’de yaşanan iç tartışma da küçük sol partilerin birlikte hareket edip etkin konum elde etmesini önlemektedir. Benzer düşünen partilerle işbirliği modellerinde kendi içinde bile anlaşamayanlar, başkaları ile nasıl anlaşıp da yol yürüyecek, hayır edecek?!. Amip gibi bölünerek üremek, halk içinde sol ideolojiyi büyütmek olmuyor, tam aksine “bunlar kendine yar değil” yorumu ile halkın sol ideolojiyi ‘kendi kendisi ile kavga edenler’ ile tanımlamaya başlar… Öyle görünüyor ki, seçimlerden sonra küçük sol partilerde lider değişiklikleri ve hatta, ayakta ne kalmışsa, birleşmek de olacak…
Kuzey Kıbrıs’ın ihtiyacı güçlü soldur. Üç ay sonraki seçime sağ partilerin panik içinde girecek olması ve dolayısıyla başarısız çıkması, Kuzey Kıbrıs’ın geleceği için bir şans iken, sol partilerin yaşadığı dağınıklık bu şansın değerlendirilmesine engel olabilir. CTP dışındaki sol partilerin seçimde marjinal oy alması sol için önemli bir kayıp olacaktır. Bu partilerin tabanı ve sempatizanları seçimlere kadar toparlanamayan partilerine sandıkta mesaj verirse ve “sizin egonuza Kuzey Kıbrıs solunu kurban etmem” diyerek soldaki seçeneğine oy atarsa kimse bu tabanı veya CTP’yi suçlamamalı, “seçmenimiz ihanet etti, CTP altımızı oydu” dememeli… Ve hatta bu tabanın savrulmaması veya sandığa gitmemezlik etmemesi için CTP’nin onlara ilgi göstermesi bile yerinde ve sol adına sorumlu bir davranış olacaktır. Bu seçimlerde, hele ki Kıbrıs sorununda çok çetrefilli bir noktaya gelinmiş bu aşamada, Kuzey Kıbrıs’ın sol ve ilerici unsurlarının sorumlu davranmaları ve hiçbir oyu heba etmemeleri gerekmektedir.
Sağ ve gerici siyaset panikte kalsın, kendi içinde panik ataklar da yaşasın; sol ve ilerici unsurlarda dağınıklığa son vermek gerek, adanın geleceği adına…