Bu güne kadar özellikle CTP'nin ortaya koyduğu birçok politik duruşun siyasetin geneline yayıldığını görüyorum.
Öylesine bir yayılma ki bu; örneğin artık UBP’nin yeni lideri kurultaydan önce ‘Türkiye'nin dayatmalarına karşı olduğunu’ açık yüreklilikle söyleyebilecekti.
Eskiden yeni politika ve yeni bir düzen önerme noktasında yalnızdı CTP.
Hatta kimi zaman “bir yerlerin karşıtı” olarak da anıldı.
Ya da bir yerlerin yanlısı!

Ve dahası…
Şimdi bakıyorum da, özelikle sağ partilerin kullandıkları argümanların tükendiği bir döneme girdik.
'Vatan Millet Sakarya' işleri artık prim yapmıyor. Bir tek Ersin Tatar var o çizgide ve biraz da karikatürize…
Bayrak edebiyatı tutmuyor.
Toplumun çok büyük bir kesimi bu tarz siyasetlerin tükendiğinin farkında…
Sadece toplum değil, sağ cenahtan kimi liderler de bu ‘yeni’ durumu görebiliyor.
                                                             ***

Mesela UBP lideri…

Ağzından “Bir karış toprak vermeyiz” lafını duyamazsınız örneğin.

Deme ama lafı çiğneyebilir.
Ya da aşırı milliyetçi söylemler pek işitemezsiniz.
Değişen konjonktürün farkında olan Sucuoğlu’ndan muhalefet gibiymiş gibi sözler duyabilirsiniz mesela.
He ne kadar hala içinde aşırı milliyetçi unsurlar taşısa da ‘UBP’nin dili’ değişim gösteriyor.
Aynı şekilde DP’nin de…
Zaman zaman yalpalasa da DP’lilerin ağzından bu güne kadar sol partilerin kullandığı cümleleri duymak imkansız değil.
“TC Yardım Heyeti kapatılsın” sözleri de Denktaş’ın DP adına değişime dem vuran sözler olarak kayda geçirilebilir.
UBP'deki gibi olmasa da DP'deki söylem değişikliğinin filizlenmeye başladığını söyleyebiliriz.
Bu filizlerin zamanla çok büyümediğini, kuruduğunu, sonra yeniden filizlendiğini görüyorum tabii.
Sağ cenahta ‘sol dili’ kullanarak yer bulmaya çalışan Özersay da bu 'yeni kefeye' konabilir.
Eğer dikkatli takip ederseniz sol değerleri, yalancıktan da olsa bir sistem eleştirisi kullanarak sağ siyasette yer edinmeye çalıştığını görebilirsiniz.
Üstelik ‘herkese’ hitap eden bir dille…
YDP lideri bile yeni bir düzenden bahsediyor üstelik!
Sağ tandanslı kişilerdeki tüm bu söylem değişimlerin tek bir nedeni var.
Denktaş dönemiyle başlayan içe kapanma, statüko döneminin artık son bulması gerektiği fikri…
Artık herkesin bu sistemin bu şekilde sürdürülemeyeceğini anladığını görüyorlar.
Ve yalan da olsa, inanmadan da olsa, sağ cenahın liderleri de bu tespitin varlığından haberdar.
Yani ellerindeki tüm argümanların tükendiğinin farkında hepsi.
                                                             ***

Peki sağ böyleyken, sol için çıkış yolu nedir?
Çıkış yolu bellidir dostlar.

Çıkış çözümdür, statükonun sonlandırılmasıdır, sivilleşmedir.
Ve bunun öncesinde de sol partilerin alternatif sol siyasetleri çok daha ileriye taşıması gerekliliği elzemdir, hükümette olsun ya da olmasın…
Sağ 'sollaşmışsa' eğer, solun kendi değerlerini daha da belirginleştiren siyasetleri hayata geçirmesi şarttır.
Her bireyin günlük yaşamına dokunan, “iyi ki varsınız” dedirten siyasetleri.
Emekten yana, az gelirliden yana siyasetleri…
Kısacası sandıktan güçlü bir CTP çıkmalıdır, başka yolu yok.

Omicron'un ortağı kim?

Geçtiğimiz hafta iki milletvekili adayının sohbetine kulak misafiri oldum…

Yan yana yürüyoruz.

Köy kahvelerinde insan olmadığından yakınıyorlardı.

"Bir kahveye gidiyoruz, kimse yok, nerede bu insanlar?"

Birinde maske yoktu, diğerinde yarım yamalak bir maske, burnu dışarda!

Daha sonra akşam saatlerinde düzenlenen 'aday tanıtım' etkinliğine girdiler.

İçerisi kalabalıktı.

Vekil adayları, partililer, aileleri…

Kimisi maskeli, kimisi maskesiz…

Sarılmalar, el ele tokalaşmalar, sırt sıvazlamalar…

Kahkahalar atılırken havada uçuşan tükürük taneleri.

Aynı yiyeceklerden elleye elleye yemeler, içmeler, sohbetler…

O gece, diğer etkinliklerde olduğu gibi sağlık alanındaki adımlardan bahsedildi sonra, pandemiye ilişkin önlemlerden…

Gülümsedim.

Oysa ki Omicron o gece bayram yapmıştı!

Demem o ki dostlar, ne okullar ne de başkası!

Uzakta aramayın bulaşı!

Omicron'un bir koalisyon ortağı var, o da seçim etkinlikleridir!

Benden söylemesi.