Sağın işbirliğinin asıl amacı
İki hafta önceki yazımın başlığı “Sağda işbirliği statüko korunsun diye...” idi.
İki hafta önce bu işbirliği henüz realize olmamıştı. Bugün artık sözde yerel seçim işbirliğine çok yaklaşıldığı resmen açıklandı.
Böylece UBP ile DP-UG, yani UBP ile çeşitli dönemlerde UBP’den kopanlar yerel seçimlere birlikte girecekler.
İlk defa mı?
Hayır. Haziran 2010 yerel seçimlerine de iki parti seçimlere ortak adaylarla katılmışlardı. Buna rağmen DP adayının yarıştığı Mağusa’da Oktay Kayalp’a, UBP adayının yarıştığı Girne’de de Sümer Aygın’a yenilmekten kurtulamamışlardı.
Matematikte 2+2=4’tür. Ama siyasette 2+2 her zaman 4 etmez. Bazan 5, bazan 8, ama bazan da 2.5, ya da 3 eder. O nedenle bu işbirliğinden korkmamak gerekir. Kaldı ki 2006’da da açık açık değil, ama el altından bazı yerlerde işbirliği yaptıklarını bugün kendileri itiraf etmektedirler. Bu sayede 2006 seçimlerinde Lefkoşa’yı az bir oy farkıyla DP adayının kazandığını da böbürlenerek anlatıyorlar.
Bu onların doğasında var. Zaten tabanları da iç içe geçmiştir. İddialara göre geçenlerde toplanan DP kurultayında oy kullanan delegelerin önemli bir bölümü bir yıl önceki UBP kurultayında da oy kullanmıştı. Hala da UBP delegesidirler. Elbette bu onların ve bu ülkede yasaların uygulamasını denetleyenlerin sorunudur.
Sağın işbirliği ne zaman gündeme geldi?
Erken genel seçimlerden sonra hükümet modelleri üzerinde konuşulurken çoğu kimse halkın bir CTP-BG, DP-UG koalisyonu işaret ettiğini hemen herkes kabul etmişti. Elbette başka alternatifler de vardı. CTP-BG-UBP, UBP-DP-UG, ya da UBP-DP-UG-TDP olasılıkları vardı. Ama o günlerde CTP-BG, DP-UG ile CTP-BG, UBP koalisyonları dışında bir alternatif üzerinde fazla durulmamıştı.
Çünkü % 38 oyla 21 milletvekili çıkaran CTP-BG’nin dışarıda kalacağı bir alternatif uzun erimli ve sorun çözücü olamazdı.
Peki bugün ne değişti de UBP-DP-UG koalisyonu konuşulmaya başladı?
Birincisi UBP’de de DP-UG gibi Eroğlu’nun yönlendirmesine açık bir yönetim işbaşına getirildi.
İkincisi ve daha önemlisi ise Kıbrıs sorununun çözümü için yeniden düğmeye basıldı. Eroğlu’nun hiç de hoşnut olmadığı ortak metin iki lider tarafından kabul edilerek görüşmeler yeniden başladı.
Eroğlu “Tek egemenliği, tek uluslararası kimliği ve tek yurttaşlığı” kabul ederek ortak metne imza koydu.
Şimdi bundan nasıl kurtulacağının hesaplarını yapıyor. Bu amaçla öncelikle becerebilirse yerel seçimlerde CTP-BG’ye oy kaybettirmeyi hedefliyor. Büyük yerleşim yerlerinde CTP’nin elinde olan bazı belediyeleri sağın kazanmasını sağlamak ve ardından da CTP-BG’yi hükümetten uzaklaştırarak etkinliğini kırmak istiyor.
Etkinliği kırılan bir CTP’nin çözüm sürecinde de etkisi elbette azalacaktır. Bu da statükonun devamına yardımcı olacaktır.
Bu kadar açık ve net. Sağın işbirliğinin asıl amacı bütün halkı bezdiren bu statükonun sürmesi, Eroğlu’nun yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi ve görüşmelerden herhangi bir sonuç alınamadan 40 yıl daha sürüp gitmesidir.
Bu nedenle kendini sol kulvarda gören siyasi partiler ve tüm çözüm güçleri bu dönemde her zamankinden çok daha fazla dikkatli olmalıdırlar. Çözüm güçlerini zayıflatmaya dönük icraat kimseye bir fayda sağlamaz. Aksine statükoculara yardımcı olur.