1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Sağlık Bakanlığı, ambulans hemşiresi, hepsine dava açacağız”
“Sağlık Bakanlığı, ambulans hemşiresi, hepsine dava açacağız”

“Sağlık Bakanlığı, ambulans hemşiresi, hepsine dava açacağız”

Vadili’de meydana gelen trafik kazasında kalp krizi sonucu yaşamını yitiren 47 yaşındaki Yusuf Mert’in acılı çocukları Veysel Mert ve Asena Mert YENİDÜZEN’e konuştu, “sistemsizlik ve ihmal sonucu babalarının hayatını kaybettiğini söylediler.

A+A-

Serap ŞAHİN

Vadili’de perşembe günü meydana gelen trafik kazasında kalp krizi geçirmesi sonucu yaşamını yitiren 47 yaşındaki Yusuf Mert’in acılı çocukları Veysel Mert ve Asena Mert YENİDÜZEN’e konuştu, sistemsizlik ve ihmal sonucu babalarının hayatını kaybettiğini, olayı yargıya taşıyacaklarını söylediler.

Yaşadıkları acı günü YENİDÜZEN’e anlatan Yusuf Mert’in çocukları Veysel Mert ve Asena Mert, olay günü defalarca ambulans aranmasına rağmen ambulansın Akdoğan’dan değil de İskele’den geldiğini ve çok geciktiğini anlattılar. Babalarının kalp hastası olduğunu ve kalp krizi geçirdiğini anladıklarını gelen ambulans görevlilerine söylediklerini ve uyardıklarını anlatan Veysel Mert ve Asena Mert, 3,5 saat boyunca babalarının oradan oraya bilinçsizce gezdirildiğini ve müdahalede bulunulmadığını iddia etti. “Geç kalınmasaydı babam şu an aramızdaydı” diyen acılı gençler yargı yoluna başvuracaklarını, sorumluların cezalarını çekmesi gerektiğini söylediler.

“Babamı son yolculuğunda ben yıkadım” diyen Veysel Mert, “Babam; çoluk çocuk yaşlı genç herkes tarafından çok sevilirdi.  Tanıyıp tanımadığım yüzlerce insan babamın ölümünden sonra sosyal medyada onu paylaştı. ‘Soy ismi gibi mert adam, baba gibi adam’ yazıyorlardı. Çok gururlandım iyi ki onun gibi bir babaya sahibim” dedi.

Asena Mert de “Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın. Biz sustukça daha çok kişinin canı yanacak. Kimseden maddi manevi bir şey istemiyorum. Sesimizi duysunlar. Herkes bu davamızı desteklesin” şeklinde konuştu.


Veysel Mert: “Ambulans çok geç geldi

Arkadaşından gelen telefon ile babasının trafik kazası geçirdiğini öğrendiğini söylüyor Veysel Mert ve olay yerine koştuğunu anlatıyor. “Babamın yanına gittiğimde herkes arabanın etrafında toplanmıştı ama babamın yanında sadece kaza yaptığı yerdeki marketin sahibi vardı. Diğerleri uzaktan olayı izliyordu” şeklinde anlatıyor olay gününü.

Market sahibinin defalarca ambulansı aradığını ve karşı tarafın ‘Yeter artık aramayın’ diyerek telefonu yüzlerine kapattığını söylüyor Veysel Mert. Ambulansın Akdoğan’dan gelmesi gerekirken İskele’den yarım saate geldiğini söylüyor Veysel Mert,  “Akdoğan’da ambulans yok dediler. Çünkü şeker hastaları için kullanıyorlar. Ambulans çok geç ve İskele’den geldi. Çok yavaş ve tedbirsiz bir şekilde hasta ambulansa alındı. Yaptığımız uyarılar göze alınmadı. Yavaş yavaş Mağusa’ya, oradan Lefkoşa’ya ve yine aynı yavaşlıkta Yakın Doğu’ya sevk edildi. Bu süreç toplamda 3,5 saat sürdü” diyor.

 

“Babam kalp krizi geçiriyor dedim”

Ambulans geldiğinde sadece hemşire ve şoför olduğunu anlatan Veysel Mert, babasının kalp hastası olduğunu ve ambulans görevlilerine söylediğini belirtiyor:

“Geldiklerinde onlara söylediğim şuydu: Benim babam kalp hastası ve şu an eminim ki kalp krizi geçiriyor. Babamda 5 tane stend takılı ve şu an geçirdiği 9uncu kalp krizi. Vakit kaybetmeden Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne götürelim dedim. Mağusa’ya götürmeleri gerektiğini prosedürün öyle olduğunu söylediler. Onlara vakit kaybettiklerini ısrarla tekrarladım ama dinlemediler. Bilinçsiz ve yavaş hareketlerle sedyeyi ambulansa koymaya çalışırken sedyeyi kaçırdılar ve insanların yardımıyla sedyeyi yerleştirebildiler” şeklinde anlatıyor o günü.

 

“Babam ambulanstan inerken yüzüme bakıyordu ve su istedi”

“Babam ambulanstan inerken yüzüme bakıyordu ve su istedi. Babama su vermelerini söyledim vermediler. Veremezlerse en azından ağzını ıslatmalarını söyledim. Onu da yapmadılar” diyor Veysel Mert.“Hastaneye 10 dakika sonra başka bir ambulans geldi ve babamı tekrar bindirdiler. Babam yine su istedi. Babama hala su vermediniz mi diye bağırdım. Bu sefer de bir ambulans şoförü ve 2 kız hemşireyle birlikte Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gitmek üzere babamı tekrar ambulansa koydular. Oksijen de vermediler. Ambulansın arkasına takıldım ve ambulans 120 kilometreyi geçmedi. Mağusa hastanesinden çıkarken herhangi bir bilgi de verilmedi” diye anlatıyor Veysel Mert. Lefkoşa Doktor Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ne gidildiğinde yine aynı yavaşlıkta babasının ambulanstan indirildiğini anlatan acılı evlat Veysel Mert, “Babamı araçtan çıkarmaya çalışırlarken babam üçüncü kez su istedi” diyor.

 

“Babamı ambulansın içinde 3,5 saat gezdirdiler”

“Babamı ambulansın içinde oradan oraya 3,5 saat gezdirdiler” diyen Veysel Mert, gidilen hiçbir yerde herhangi bir müdahalede bulunulmadığını anlatıyor:

“Gidilen hiçbir yerde ilk müdahale yapılmadı. Lefkoşa’da babam indirildikten 10 dakika sonra hemşirelerden biri koşarak yanımıza geldi ve ‘Hasta yakınları su’ diye bağırmaya başladı. Annem hemen su alıp verdi. Annem kendi gözleriyle gördü ne oksijen takılmıştı ne de herhangi bir müdahale yapılmıştı. Hiçbir şey yapmadılar. Daha sonra hemşire gelip Yakın Doğu Hastanesi’ne sevk edilmesi gerektiğini söyledi” diye ifade ediyor Veysel Mert.

Yusuf Mert’in Yakın Doğu Hastanesi’ne sevk edildikten sonra orada da 1 saat 20 dakika boyunca hiçbir şey yapılmadığını anlatıyor Veysel Mert ve “Yapılan tek şey kalp masajıydı. Bunu bize doktor söyledi” diyor.

 

“Babamı son yolcuğunda ben yıkadım”

Yusuf Mert’in herkes tarafından çok sevilen, yardımsever bir insan olduğunu anlatıyor Veysel Mert ve şöyle devam ediyor:

“Babam; çoluk çocuk yaşlı genç herkes tarafından çok sevilirdi.  Tanıyıp tanımadığım yüzlerce insan babamın ölümünden sonra sosyal medyada onu paylaştı. ‘Soy ismi gibi mert adam, baba gibi adam’ yazıyorlardı. Çok gururlandım iyi ki onun gibi bir babaya sahibim”

“Babam bizim üzülmemizi hiçbir zaman istemezdi” diyor Veysel Mert ve onu kaybettikten sonra hiç ağlamadığını çünkü babasının buna izin vermediğini anlatıyor. “Babamı son yolculuğunda ben yıkadım. Sarıldım, öptüm” diyor Veysel Mert. Babasının her zaman çocuklarını güçlü görmek istediğini anlatan Veysel Mert “İçimden ağlamak bile gelmiyor. Bugün bize olan yarın başkasına da olacak. Kimse bir şey yapmazsa bu sistemsizlik devam edecek. Erken müdahale edilseydi babam şu an aramızda olacaktı” diyor Veysel Mert ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini söylüyor.


Asena Mert: “Kalp krizi geçiren adama ilk müdahale bile yapılmadı”

Olay yerindeki kamera kayıtlarını izlediğini ve babasını sedyeye yürüyerek götürüldüğünü anlatıyor Asena Mert ve “Hepsinden birer birer şikâyetçi olacağım” diyor.

“Ambulans geç geldi ve geldikten sonra da 10 dakika daha babamı beklettiler. Babamı sedyeye yürüyerek götürdüler. Kalp krizi geçiren adama ilk müdahale bile yapılmadı. Benim kardeşim bile babamın kalp krizi geçirdiğini anladı ve onları uyardı. Ama onlar sağlık personeli ve hiçbir bilgileri yok. Mağusa Devlet Hastanesi’nde gerekli cihaz olmamasına rağmen babamı ısrarla oraya götürdüler” diye yaşadığı kara günü anlatıyor Asena Mert.

 

“Bize hastanenin dolu olduğunu söylediler”

“Babam Lefkoşa’ya götürülürken orada çalışan arkadaşlarım aracılığıyla birçok insanla telefonda görüştüm ve içim çok rahattı. Herkes arandı ve bana dediler ki hazır bir şekilde babanı bekliyorlar. Ancak biz gittiğimizde oranın dolu olduğunu Yakın Doğu Hastanesi’ne sevk edilmesi gerektiğini söylediler” diyor Asena Mert ve “Hastanenin dolu olduğu yolda haber verilemez miydi?” diye soruyor. Babasının sedyeyle Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin içinde de gezdirildiğini anlatıyor ve  “Kesinlikle yargıya başvuracağız” diyor.

 

“Sağlık Bakanlığı, ambulans hemşiresi hepsine birer birer dava açacağız”

“Gerek bireysel, gerek devlet bazında, her şekilde canımın ve kanımın son damlasına kadar uğraşacağım. Elimdeki varı yoğu yok edene kadar bile olacaksa olacak. Son ana kadar bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Sağlık bakanlığı, ambulans hemşiresi hepsine birer birer dava açacağız. Hiçbir şekilde durmayacağım. Kimse de durduramayacak” diyor ve sorumluların hesap vermesi gerektiğinin altını çiziyor Asena Mert.

 

“Herkes bu davamızı desteklesin”

“Tek istediğim kesinlikle bize kimse acımasın. Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın. Sesimiz olsunlar ki bir daha kimsenin bu şekilde canı yanmasın. Yoksa daha çok can yanacak. Biz sustukça daha çok kişinin canı yanacak. Kimseden maddi manevi bir şey istemiyorum. Sesimizi duysunlar. Herkes bu davamızı desteklesin” diyor Asena Mert ve şöyle devam ediyor:

“Babam hakkında bir kişi bile kötü söz söylemez. Herkesin baba yarısı bir adamdı. Babam bizi çok güçlü ve sağlam yetiştirdi. Babam soyadına laik yaşadı ve yaşattı. Hiçbir yetimi yolda bırakmadı. Tanıdığı tanımadığı herkese eli dokundu. Ama iyi ki de yapmış”

yd-destek-gorseli-2-20231226094711.jpg

Bu haber toplam 9786 defa okunmuştur