Sağlık istemeyin, taksim isteyin!
Meclis’te bir bağırma, bir çağırma!
Sağlık eski bakanlarından biri ile şu andaki bakan bir birlerine “kibarca” ama “çığlık atarak” eleştiriler getiriyor...
-*-*-
Konu yaşlı bakım evleri, hemşire sayısı yeterliydi – değildi...
Hemşire dinlenme odasına dahi hasta yatırdık, yatırmadık, yatırdıydınız, yatırmadıydınız...
Siz yasa dışıydınız, biz yasal yaptık!
-*-*-
Oysa sağlık çökük!
Resmen çökük!
Bu ülkenin sağlık sistemi bu ülkedeki nüfusu kaldıramıyor!
Poliklinikler tıkandı...
-*-*-
Dün sabah hastanenin kalp – damar bölümünü gördüm...
Tanık oldum...
Ürktüm...
İnsanlar kapıda bekliyor...
07.30’da gelmeleri söylenmiş ama kayıt yapacak görevli falan yok...
Bir hasta yakını, “hep böyle” diyor...
-*-*-
Herkesin yüzünde bir umutsuzluk...
-*-*-
Ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kıçında ufak bir çıban çıksa, kontrolü için İstanbul’a gidiyor bunu biliyor muydunuz?
Ve Başbakan Ünal Üstel, ameliyatını Türkiye’de oluyor!
Ve Hasan Taçoy hasta oluyor, özel ve çok pahalı Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılıyor...
Hatta eski başbakanlarımızdan biri, Allah rahmet eylesin, Güney Kıbrıs’ta ölüyor!
-*-*-
Paranız varsa sağlıklısınız!
Yoksa, ölün!
Kimsenin umurunda değil!
-*-*-
Bir devlet düşünün ki; bırakın yöneticilerinin ceplerindeki pasaportların başka devletten olduğunu; sağlık hizmetini kendi devletlerinden almıyorlar!
-*-*-
Kısacası “KKTC’de sağlık” mı?
Egemen ve eşit bullez!
Gandır çocuğu da taksim istesin!
Verin bir top sektirsin!
Yarı toprağı KKTC, öteki yarısı İngiliz Egemen Üsleri içerisinde bulunan Pergama köyünün Belediye Başkanı kimdir?
-*-*-
Çok uzun yıllar bu köydeki belediyenin başkanı UBP’li İlker Edip’ti!
Ancak son yerel seçimlerde bir başkası kazandı...
Şu anda Pergama’nın, yani pardon Beyarmudu’nun Belediye Başkanı Bülent Bebek’tir...
-*-*-
Geçtiğimiz gün İlker Edip, iki iş insanı ile birlikte Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ziyaret edip, bölgede üretilen bir içecek markasından hediye etti...
Her abidik gubidik ziyarette olduğu gibi, Tatar da tuttu bu ziyarette kendisine hediye edilen içecekler ve Edip dahil üç konuğuyla çektirdiği fotoğrafı Cumhurbaşkanlığı resmi sosyal medya hesaplarından paylaştı.
-*-*-
Cumhurbaşkanlığı resmi hesaplarından Edip'e “Belediye Başkanı” denildi...
Yenidüzen bu “hatayı” haberleştirince, paylaşımlar düzeltildi...
Ancak “kaş yapayım derken, bu kez göz çıkartıldı...”
“Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip” ifadesinin en başına “eski” kelimesi yazıldı...
Yani “... eski Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip” dendi.
-*-*-
Bu da yanlış!
Bu ifadenin doğrusu, “Beyarmudu Belediyesi eski Başkanı İlker Edip” veya “Beyarmudu eski Belediye Başkanı İlker Edip” olmalıydı...
-*-*-
Dünya’dan hiç haberi olmayan, bir garip Cumhurbaşkanı!
Türkçe Dil Bilgisi kurallarını hatta doğru dürüst Türkçe konuşmayı bilmeyen bir gülünç adam!
Bunu herkes zaten gözleriyle görüp, kulaklarıyla işitiyor tamam da orada hiç mi Türkçe bilen “Türk” yok!
En iyisi siz verin bir top, sektirsin!
Türkiye’yi yönetenlere sakın bir eleştiri getirmeyin çünkü Rumlar bizi keser!
TDP Genel Başkanı Mine Atlı sordu: “İrademizi gasp eden AKP’dir” diyebiliyor musunuz?
Çok haklı bir soru!
Dün Özgür Gazete’de okudum sevgili başkanın bu konuyla ilgili demecini...
-*-*-
Gerçekten, toplumumuza çok garip bir şekilde, “İrademizi gasp edenlere sakın kimse bir şey söylemesin... Aman, Türkiye’yi yönetenlere eleştiri getirmeyelim... Aman büyükelçiye, komutanlara ayıp etmeyelim...” gibi düşünce yapısı yerleştirildi...
-*-*-
İrademiz gasp edildi mi?
Edildi!
Peki neden bu gaspçılara kimse ses çıkarmasın?
Rum – Yunan ikilisi bizi keseceği için mi yoksa ganimet lokmalarınız kesileceği için mi?
-*-*-
Bakın, dünkü Avrupa’nın manşetinde, depremde kaybettiğimiz meleklerimizden birinin annesinin haykırışı vardı...
Hem okudum, hem ağladım...
Bu haykırışı yapan anne Pervin Aksoy diyor ki, “... Yaşadığım topraklardan ümidimi çoktan kestim, ona buna itaat edenlerden nefret ettim, tek çabam çocuklarımı buralardan uzaklaştırmak, yabancı topraklara tutunmalarını sağlamaktı. Bunu bile çok gördünüz, yıllar önce kurtardınız, ellerinizle diri diri toprağa gömdünüz hepimizi. Katiller...”
-*-*-
Bugüne kadar “deprem konusunda hesap soracağız” deyip de “yalakalık” ötesine geçemeyen Ersin Tatar, hükümet ve tüm benzerleri; yitirdiğimiz meleklerimizin hesabının sorulması konusunda, AKP’ye, Tayyip Erdoğan’a hesap sorma cesaretini gösterebildi mi?
Yoksa onların hiç sorumluluğu yok mu?
-*-*-
Hep aynı!
Değişen bir şey yok!
Türkiye’yi yöneten büyüklerimize sakın bir şey söylemeyin!
Sonra Rumlar bizi keser!
Lider, başkan, cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı falan ve de filan...
Hatta belediye başkanı, kulüp başkanı, dernek başkanı...
Sağlıklı olmak zorundadır...
İlaçlarla sağlıklı olmaya çalışanların sağlıklı kararlar verememe riski çok yüksektir...
Örneğin İngiltere Başbakanı’nı, “başım ağrıyor, iki ağrı kesici alabilir miyim?” demesi halinde, Londra Borsası’nın darmadağın olabileceği gerçeğini biliyor muyuz?
Bir liderin sağlığında en küçük bir sıkıntı varsa, “sağlıklı kararlar alamayacağını” bilmelidir...
Ama bilmesi gereken bir şey daha vardır; “bırakmayı bilmek...”
“Geçmiş olsun Tayyip Erdoğan”