1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Sağlıkla eş zamanlı ekonomi
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sağlıkla eş zamanlı ekonomi

A+A-

Dünya elbette bu salgını da yenecek, öncekiler gibi...
SARS gibi MERS gibi H1N1 gibi.
İşte o zaman asıl gündeme döneceğiz: Geçim derdi.
Çok daha zor olacak.

*  *  *
Sağlıkla birlikte ‘eş zamanlı’ ekonomiyi de planlamak şarttır.
Eş zamanlı diyorum.
Sağlık farklı uzmanların işi, ekonomi başka…

*  *  *

En temel geliri “turizm” olan bir ülkenin bakanı, başbakanı, müdürü “turistler geldikleri gibi gidecekler” der mi? “Yarın bir uçak gelip Almanları alacak” gibi bir tondan konuşur mu?
Dememeli…
Bu kriz aslında bir fırsatı da içinde barındırıyor.
Çünkü eninde sonunda “olağanüstü koşullar” ortadan kalkacak.
İnsanlar turizm, öğrenim, ticaret için “en güvenli” ülkelere yönelecek.
İtalya, dünyanın en önemli turist potansiyeline sahip ülkelerinden biri…
Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) 2019 verilerine göre, İtalya 64.6 milyon turisti ağırlamış. Çin 67.5 milyon, Fransa 90.2 milyon…
Böylesi bir potansiyel ‘ortada’ olacak.

*  *  *

Kıbrıs, eğer başarırsak, hele de bu tek yanlı kararlardan vazgeçerek “işbirliği imkânları” yaratırsak, bu krizin sonunda “en güvenilir adalardan biri” olmaya adaydır.
Hele de İtalya'ya, Çin'e, Almanya'ya kıyasla...

Sağlıkla ilgili bilimsel, kararlı, gerekli tedbirleri alırken, ekonomik geleceği de planlamalıyız, iletişimi bunun üzerinden düşünmeliyiz, süreçleri yönetmeliyiz.
 

*  *  *

Bir yandan sağlık uzmanları işin “salgın” boyutuyla ilgilenmelidir, elbette.
Çok daha radikal tedbirler de kaçınılmaz olabilir.
Ancak…
Unutulmamalıdır ki “kapalı” bir ülkeyi tümden kendi içine hapsetmek, ABD ya da Avrupa’daki bir ülkeyle eş sonuçlar doğurmaz.

*  *  *

Sağlık en önemlisi, haklısınız…
Ekonomi de sonrasında yaşanacak yıkımdır, eğer tedbir alınmazsa…
En önemli nakit akışı güneyden ve turizmden geliyor çünkü…
Unutmayalım, bizim Avrupa ülkeleri gibi bir sanayimiz yok, aman aman bir üretim de…
İşte o nedenle sağlıkla birlikte ekonomi için de farklı aktörler devreye girmelidir.
Seyahat acenteleri...
Otelciler...
Hava yolları...
Turizm örgütleri...
Ticaret, sanayi odaları, esnaf…
Toplum liderliği, hükümet, muhalefet…
Sağlıkla eş zamanlı ekonomi de gündeme gelmelidir.

korona_-havaalani-001.jpg



Güneyde krize karşı ‘ekonomi destek paketi’ hazırlığı

Güneyde, Maliye Bakanı Petrides, corona virüsü etkilerinin göğüslenmesi için ‘ekonomi destek paketi’ hazırlıyor. Pakette vergiler, finansmanlar, kredi ve destek programları olacağı söyleniyor. ‘İşten çıkarılacak insanların maaşları’ dahil bir paket üzerinde duruluyor.

“Turizm sektörü dış etkenler karşısında savunmasızdır, ülke gelirine ve istihdama katkısı önemlidir, o nedenle, özel bir pakete ihtiyaç vardır” diyor.
Peki kuzeyde?
İşte tam da bunu anlatmak istiyorum!

 



Yüzleşmek

Koronavirüs salgını umarım hepimize “kamusal sağlık” ve “sürdürülebilir çevre” gerçeğini yeniden anımsatır. Yurdun dört bir yanında altyapısı güçlü hastanelere ihtiyaç vardır. Çok daha fazla nitelikli kamusal laboratuvara, salgın hastalıklar merkezine, karantinaya… Kamu hastanelerinde tam gün hizmet mutlaka başarılmalıdır. Bütçeden sağlığa ayrılan pay da çok daha ileri olmalıdır. Sağlığı sürekli ‘özelleştiren’ tüm paydaşlar için umarım ciddi bir yüzleşme süreci yaşanır.

*  *  *

Bir “yüzleşme” de Kıbrıs adası için önemlidir.
"Ayrı ayrı" olmuyor.
Larnaka'dan gelen uçağa muhtaçsın, Ledra'dan geçecek turiste, sağlığı ve ekonomiyi birlikte düşünmek, planlamak, yönetmek hepimizin yarınını iyileştirecektir.
Salgına karşı ortak mücadeleye muhtaçsın…
Barikatı, egemenliği, flaması yok bu işlerin…

 



Bu nasıl bir başkanlık? Bu nasıl bir toplantı?
akinci_tatar-foto.jpg

Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaptı.
Fotoğraflar çekildi.
Sonra kararlar açıklandı.
Derken bir açıklama daha geldi, Cumhurbaşkanı Akıncı’dan: “İki kapı kapanmış, haberim yoktu.
Bu kadar mı basit?
Hem hükümete sözüm, hem başkana…
Bu nasıl bir toplantıdır ki, toplantıya başkanlık eden alınan kararlara “haberim yoktur” diyor, bu ülke nasıl yönetiliyor?
Kimin haklı kimin haksız olduğundan çok daha fazlasına ihtiyacımız var.

Yani Başkan, tüm toplantı orada değilse, izlemeyecek ve karar alma sürecinin tümünü yönetmeyecekse, niye başkanlık yapıyor?

Hükümet, eğer toplantı başkanına, Cumhurbaşkanı'na saygı duymayacak, bilgi vermeyecekse hem başbakan, hem yardımcısı, niye Cumhurbaşkanlığı’na aday oluyor?
Bu ülke siyasi rekabet, rövanş, medyatik gösteri, kibirle neler kaybediyor?

“Bilgim yoktu”, “haberim yoktu” diye diye bu ülke nereye gidiyor?

 

Bu yazı toplam 1562 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar