Tarım ve Doğal Kaynaklar Eski Bakanı, CTP Milletvekili Erkut Şahali, “Mağusa Sahipsiz Değil!” başlığıyla, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Mağusa Belediyesi’nde artık ‘acil durum sirenleri çaldığını’ ifade ederek, derhal mercek altına alınması gerektiğini işaret etti.

“Mağusa Belediyesi’ndeki borçlanmayla ilgili durumunun mercek altına alınması gerektiğini kaydeden Şahali, Meclis kararı olmadan ve yürürlükteki yasalara aykırı olarak 'fahiş' faizlerle yapılan borçlanmaların derhal incelenmesi gerektiğini savundu. Yazısında bazı bilgiler de veren ve bunların incelenmesi gerektiğini belirterek “Açık duyuru ve ihbar” yaptığını belirten Şahali, İçişleri Bakanlığı, Sayıştay Başkanlığı ve KKTC Merkez Bankası’nı bu bağlamda göreve davet etti.

Şahali’nin açıklamasının tam metni şöyle:

“Mağusa Sahipsiz Değil!

Gazimağusa Belediyesi'nde tehlike çanları duyulalı çok olmuştu, acil durum sirenleri çalıyor artık, acı acı.

Biz bunu daha ilk günden söylemiştik ama "seçim kaybını hazmedemiyorsunuz" gibi sığ bir karşılık bulmuştuk, doğrusu itibar da görmüştü bu sığlık.

Gazimağusa Belediyesi'nde 2014 yılında yaşanan değişim, salt bir başkan değişimi değil bir vizyonun da değiştirilmesiydi. Her türden kaynak verimliliğini, gelir yaratmayı ve hizmet çeşitliliği ile kalitesini artırmayı esas alan bir vizyon, yerini verimsizliği sakıncalı saymayan, hemşehri memnuniyetinin yerine bireylerin çıkarlarını koyan ve gelir yaratmayı siyasi risk gördüğü için tahsilat disiplininden sürekli uzaklaşan bir vizyona bırakmak zorunda kalmıştı.

Çarşambanın gelişi salıdan belliydi.
Söyledik, "hazımsız" dediler, uyardık, "halkın takdiri" deyip üstüne yattılar.
"İşi bilmiyorsun, bilenlere kulak ver" dedik, yiğitlik lekelenir sandılar.

Ve gelinen durum ortada:
Alacaklar yığılmış, borç gırtlağı aşmış, bir zamanların "belediyecilikte çığır açan" Gazimağusa Belediyesi'nin yerinde yeller esiyor. Yapılan onlarca istihdama karşın, temel hizmetleri yürütmekten aciz, çalışanlarına maaş ödeyemediği için grevlerle baş başa kalan ve akıbeti meçhule düşen zavallı bir belediye ve başında da 'ilk günkü acemiliğiyle' beşinci görev yılında bir başkan!

Buna seyirci kalmak, altı yıl öncesinin başkentinin içine düştüğü duruma, Gazimağusa'nın da düşmesine göz yummaktır. Aynen o dönemki gibi, Gazimağusa Belediyesi bugün, aşırı istihdam yükü altında eziliyor, borcu borçla kapatmaya çalışıyor, usulsüz borçlanıyor, mali durumuyla ilgili yalan beyanlara sarılıyor ve iş barışından her gün biraz daha uzaklaşıyor.

Borçlanmaların üstünde mutlaka durmak gerekir:

Hükümet makamları, Anayasamız gereği bağımsız olması gereken devletin denetim organı Sayıştay, Belediye Meclis kararı ile yapılan borçlanmaların da, Meclis kararı olmaksızın ve yürürlükteki yasalara aykırı olarak 'fahiş' faizlerle yapılan borçlanmaların da mutlaka üstünde durmalı, kalın bir mercekle derhal incelemeye almalıdır.

Bakılması lazım: 
Meclis kararı ve Bakanlar Kurulu onayı ile yapılan borçlanmalar amacına uygun olarak kullanılmış mı!

Bakmak lazım:
Meclis kararı olmadan yapılan borçlanma var mı? Varsa maliyeti nedir ve bu maliyeti, Meclis kararı olmadığına göre, kim üstleniyor?

Ve bakmadan olmaz:
6 milyonluk overdraft limiti aşıldı mı?
Örneğin Meclis kararı yasal gereklilik olduğu halde, overdraft 11 milyona çıkarken Belediye Meclisi karar almış mı? Almamışsa, ki almadı, ilgili banka overdraftı 11 milyona çıkarırken neye dayanarak bu kararı aldı? Ve Meclis kararı olmadan yapılan bu borçlanmanın faiz yükü nedir ve nasıl ödenecektir...

Açık duyuru ve ihbarımdır!

Gazimağusa Belediyesi bugün ağır ve çok pahalı bir borç yükünün altındadır ve bu yasaların ihlali anlamına gelmektedir.

1- Meclis Kararı olmadığı için 51/95 Belediyeler Yasası ihlal ediliyor.
2- 45/2011 KKTC Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası çiğneniyor.

- Belediyelerin hamisi İçişleri Bakanlığı uyanmalı,
- Sayıştay Başkanlığı derhal harekete geçmeli ve
- Ödeme kabiliyeti olmayan bir kuruma, gayrı yasal kredi kullandıran bankayı, KKTC Merkez Bankası hemen yola getirmelidir.

Aksi halde raydan çıkan Gazimağusa Belediyesi, sur duvarına vursa da duramayacak ve denizin dibini boylayacak.
O gün geldiğinde "biz söylemiştik" deriz demesine de, her söylenecek söz için artık çok geç kalınmış olacak.”