SAHNE
“Yaşamda paraya pula sahip olamamaktan öte bir yoksulluk var mıdır? diye düşünebilirsiniz, ama kesinlikle vardır. Bir hobiye sahip olamamak”.
Ersin Kaşif
Sanatın varlığıyla, sanatı hayatımızda hissetmemiz, bizleri insan yapan etkenlerden değil midir? Profesyonel ya da amatör, sanatın herhangi bir dalından biraz olsun yakalayabilmek, yaşamımıza anlam katabilmek değil midir? Amatör gençlerlerle birlikte bu sanatı gerçekleştirmek ve bunu sahnelemek, sahnelerken ise bunu profesyonelce yapmak, başarının da en büyük etkeni değil midir? Programlı ve çok çalışmak, bir enstruman çalarken en iyisini, tertemiz seslerle çalmak. Çoksesliliği anlamak, anlamaya çalışmak ve anlatmak. Birinci kemanlarda kendi partinizi çalarken, çello partisini de dinleyebilmek. Kontrabas çalarken 2. kemanların, viyolaların ezgilerini de dinleyebilmek. En önemlisi de, birlikte müzik yapmaya alışabilmek ve bir eserin bütününü nüanslarıyla çalabilmek. Sonuç olarak da, hep birlikte bu eserleri sahneleyebilmek. İşte, senfonik bir orkestrada buluşup, dünyaca ünlü bestecilerin eserlerini, birlikte çalan bu güzel gençlerin orkestrasını yönetmek ise, sanırım anlatılamaz.
YOKSULLUK: BİR HOBİYE SAHİP OLAMAMAK
İtalyan besteci Antonio Vivaldi’nin la Minör Keman Konçertosu’nu birlikte çalmak. Joseph Hayd, J.S.Bach, Erdal Tuğcular, Charles Woodhouse, G. F. Handel, Peter Warlock, Frederic Chopın, H.F.Handel, Wolfgang Amadeus Mozart, Neal Schon&Jonathan Cain. Dünyaca ünlü bestecilerin orkestra için besteledikleri eserleri çalarken, dünya sanatını biryerlerden yakaladığımızın sevinci ve heyecanıyla seyirciyle buluşmak. Enstrumanını iyi çalabilen gençlerin buluşacağı ve birlikte müzik yapabileceği bir orkestranın varlığını bilmek heyecan veriyor. Artık enstrumanını iyi çalan ve iyi bir seviyede olan gençler, hatta çocuklar bir hedef olarak kendilerine bu orkestrayı seçebilecekler. Türkiye’de iyi bir müzik eğitimcisi ve birçok müzik eğitim kitabının da yazarı olan Salih Aydoğan şöyle diyor; “Yaşamda paraya pula sahip olamamaktan öte bir yoksulluk var mıdır? diye düşünebilirsiniz, ama kesinlikle vardır. Bir hobiye sahip olamamak. Yaşamı boyunca bir kez olsun hayallerini tuvale taşımamış, bir sanat ortamında kille-çamurla boğuşmamış, küçücük bir rolle de olsa sahnede alkış almamış, koroda şarkı söylerken armoninin büyüsüyle bulutların üstüne çıkmamış olmaktan daha büyük bir yoksulluk olabilir mi? Bir müzik aleti çalarken, seslerin titreşimi ile bambaşka dünyalara, yıldızlara ışınlanmamış olmak ne büyük talihsizlik” sizce de öyle değil mi? Eğitimi planlarken bunları düşünmek ve hayata geçirmek gerekmez mi?