SAHTE
En sık ve en çok kullanılan kelime “SAHTE” olan bir ülke düşünün. Bu kelimenin sözlük anlamı Türk Dil Kurumu sözlüklerinde “Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan; çakma, düzme, düzmece” olarak tanımlanır. Yine TDK sözlükleri sahtenin kökeninin aynı isimli Farsça sözcükten geldiği yazılıdır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yarım asra yakın bir süredir sürmekte olan yapı bir bütün olarak sahte diye nitelendirilmektedir. Sahte devlet, sahte yönetim, sahte başkan, sahte okul, sahte öğrenci, sahte öğretim elemanı, sahte diploma vb. tanımlamalarla hemen her gün karşılaşıyoruz.
Son günlerde güncel olan sahte diploma skandalı aslında herkesin bildiği, ama kimsenin ses etmediği bir gerçeğin açığa çıkmasından başka bir şey değildi.
Diploma skandalına bir müsteşarın ve bir üniversitenin üst düzey yöneticilerinin adının karışması olayı magazin haline getirmiştir.
Aslında olayın magazin tarafı bir yana, ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin bu skandaldan çıkaracakları çok dersler vardır.
Bu ülkenin en önemli iki sektörü Turizm ve Yüksek öğrenimdir. Öyleyse bu iki sektörün doğru biçimde geliştirilmesi ve teşviklerle desteklenmesi gerekiyor.
Ama bunu yaparken denetimle birlikte yapılmalıdır.
Üniversite açmak kolay değildir. Herkes üniversite açamaz. Üniversite açmanın belirlenmiş kuralları vardır. Bu kuralların yerine getirilip getirilmediği YÖDAK tarafından denetlenmekte ve buna göre izin verilmektedir.
KKTC’de 20’si yerli, 6’sı TC üniversitelerinin kampüsü olmak üzere 26 tane faal üniversite, 2 tane de faal meslek yüksek okulu var. Ayrıca hali hazırda izin almış ama faaliyete geçememiş 13 tane daha üniversite var.
Bu arada hükümet başka izin vermemişse ve bu üniversiteler de faaliyete başlarsa KKTC’de üniversite sayısı 39 olacak.
Üniversite açmak önemlidir. Ama ondan da önemli olan bu üniversiteleri eğitim kalitesi yüksek bir yapıda sürdürmektir.
Denetim bu amaçla çok sıkı biçimde yapılmalıdır. Kaliteden asla ödün verilmemelidir. Sektörün sürdürülebilir olmasının temeli eğitimin kalitesidir. Bunun da ana unsuru sıkı denetimdir.
Bunlar yapılmazsa ve verilen izinler birilerinin ceplerini doldurması için araç olmaktan öteye gitmezse durum bugün olduğu gibi olur. Üniversiteler sahte diploma, kayıtlı ama kaçak öğrenci, yetersiz öğretim elemanı, yetersiz çalışan, yetersiz bina vb. sahteliklerle anılır.
Üniversiteler adası olduğu söylenen KKTC de, üniversiteler çöplüğü olmaktan öteye gidemez.
***
Olayın bir başka boyutu da gençlerin geleceğiyle ilgilidir. KKTC’de üniversitelerin olmadığı, ya da çok sınırlı olduğu dönemlerde üniversite okuyanların sayısı da sınırlıydı.
KKTC’de üniversiteler çoğaldıkça üniversiteye giden KKTC gençlerinin sayısı da arttı. Bugün artık çağ nüfusunun neredeyse tamamı üniversite mezunudur.
Dünya’da böyle bir ülke varmı bilmiyorum. Çünkü bir neslin içinde yetenekleri çok çeşitli çocuklar var. Herkes kendi yolunu seçmeli ve o alanda uzmanlaşmalıdır.
Üniversite okumanın, daha doğrusu bitirmenin bu kadar kolay olduğu ülkemizde maalesef bütün çocuklar üniversite mezunu olmayı marifet saymakta, bunu bir kurtuluş olarak düşünmektedir.
Gerçekte ise ülkede bir bütün olarak kalite düşmektedir. Diplomalı meslek sahibi kişiler yerine, diplomalı ama meslek bilgisi olmayan kişiler ülkesi oluruz.
Bugün gençlerimizin devlet ve devlet kurumlarında iş talebinin bu denli yüksek olmasının bir nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum.
***
Yüksek öğretim sektörü, turizmle beraber ülkenin en önemli iki sektörüdür. Öyleyse bu iki sektörü gözbebeğimiz gibi korumalıyız. Bunun için radikal kararlar almalı, denetimi, hem de sıkı denetimi sürekli kılmalıyız.
Şimdi sahte diploma olayı yaşandı diye denetim yapılacak. Peki öğrenci kaydı yaptırdıktan sonra bir daha okula uğramayan % 30-35’lik öğrenci grubu nerededir, ne yapıyor?
Unutmayın toplam 100-120 bin yabancı öğrencinin %30’u 35-40 bin öğrenci demektir. Bu gençler bu ülkede yaşıyor, kaçak çalışıyor, ya da kriminal işler yapıyor.
Özetle asıl sorun sahte diploma olayı değil. Asıl sorun her bakımdan denetimsizliktir. Sıkı denetim olmadan sahtelik bitmez.