1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Sahtekârlıkta “Master Degree”
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Sahtekârlıkta “Master Degree”

A+A-

Üst düzey bir yönetici; sahte diploma aldığı, bununla yetinmeyip bu sahte diplomayla (maaşı çok düşükmüş gibi) kademe ilerlemesinden de yararlandığı iddiasıyla tutuklandı.

Keşke olayın vahameti bu kadarla sınırlı olsaydı.

Basına yansıyan haberlere göre sahte diplomaların düzenlenmesindeki esas zanlılar; rektör yardımcı ve üniversitenin genel sekreteri.

Öyle bir yükseköğretim yapılanması düşünün ki rektör yardımcısı sahtekârlıktan yargı önünde.

Kendi üniversitesini soyan bir rektörü de görmüştük kısa bir süre önce…

Üniversiteler adası diye yola çıkılmıştı ya. O yol bitti, ülke üniversiteler çirkefliğine döndü.

Akademik kariyerler çöp oldu. Yüksek lisans hatta doktora yapmak sıradan bir hale dönüştü.

Kaliteli eğitimi, nitelikli araştırmayı ara ki bulasın. Yüksek lisans, doktora yapma koşulları sadece ders ücretine bağlandı. Hatta üniversite yönetimleri hiç çekinmeden bu alanlar için kampanya yapmada bile birbirleriyle yarışır hale geldi.

Bırakın üniversiteleri, kamu daireleri “Yardımcı Doçent”, “Doçent”, “Profesör” olanlardan geçilmiyor.   

Akademisyen enflasyonu, ekonomik parasal süreçler enflasyonundan daha büyük değerlere ulaştı.

Yükseköğretimde her şeyi birbiri ile karıştırır hale geldik;

  • Gerçekten alanında uzman kişiler ile “title” meraklısı ve bunun için her şeyi yapmaktan çekinmeyen kişiler birbirine karıştırdık.
  • Üniversite sıralamasında ilk 200’lere giren DAÜ ile apartman üniversitelerini aynı kefeye koyar olduk.

Ne var ki ülkenin yönetiminde de yükseköğretimin yönetiminde de; kaliteyi dert edinen DAÜ’nün batırılmasına, öğrencileri müşteri olarak gören, para için sahtekârlık da dahil her şeyi yapabilme cüreti gösteren üniversitelerinin açılmasına çanak tutan bir siyasi anlayış var.

Üniversitelerimizde kurumsallaşamama, bilimsel etik değerlere önem vermeme ve en önemlisi eğitimde kaliteyi dert etmeme sorunları tavan yaptı.

  • Kaliteli öğretim elemanları iş yükü altında ezilirken, onların çalışma koşulları da sosyal güvenceleri de hiçe sayılıyor.

 

  • Var olan öğrenci simsarları yetmiyormuş gibi üniversite yönetimleri kendileri de birer simsar gibi çalışıp daha çok öğrenci için akla gelmeyen yolları deniyorlar: Lise mezunu olmayanları sahtekarlıkla üniversitelerine kayıt edip öğrenci parasından gelir etme yollarını tercih ettikleri iddiaları katlanarak çoğalıyor.

100 bini aşkın kayıtlı üniversite öğrencisine karşın sadece 70 bin civarındakilerin üniversitelere devam ettiğini biliyoruz. Başka bir ifadeyle; %30’u yükseköğretim gailesi taşımayan pasif öğrencilerden oluşan bir sistemin sağlıklı olması mümkün mü!

Sadece öğrenci parası ile gelir elde eden yükseköğretim anlayışının duvara toslayacağı beliydi ve gerçekleşti. Ancak duvara öyle bir toslandı ki, tüm yükseköğretim kademesi bu duvarın altında kalacak gibi görünüyor. Çünkü bugün yaşadıklarımız, yakın gelecekte yaşayacaklarımızın sadece görünür öncüleridir.

Sözün özü; Daha çok üniversite, daha çok öğrenci değil, kaliteli üniversite, nitelikli öğrenci anlayışını benimsemeliyiz. Yükseköğretimde kalite yaklaşımı üzerine kurulmuş herkes tarafından açık, anlaşılır, bilinen, şeffaf bir yükseköğretim politikasına ihtiyacımız var. Üniversitelerin sayısı değil, kalitesi gelişmişlik göstergesidir.

diploma.png


Anlayana Gülmece

Her Yer Kokuyor

Padişah bir saray yaptıracak. Yalaka çavuş durur mu? Hemen talip olmuş saray inşaatına. Tez elden bitirmiş işleri. Teslim edecek. Padişah almış vezirini sarayı gezmeye çıkar. Yalaka çavuşla çok iyi anlaşamayan vezir, sarayın tuvaletinin olmadığını fark eder ve bu durumu padişaha hissettirmeye uğraşır.  Hemen söze başlar:

  • Hünkarım! Sayın ki çişiniz geldi. Nasıl gidereceksiniz? Nereye edeceksiniz?

Yalaka çavuş fırsat verir mi? hemen atılmış söze. Vezire dönerek:

  • Sana ne… Koskoca padişah! Sana mı soracak nereye edeceğini? Nereye isterse oraya eder!

Okumuş muydunuz?

Büyük beyinlerin, büyük hedefleri vardır. Küçük beyinlerin ise sadece arzuları…
Washington Irving

Bu yazı toplam 3380 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar